Forum

O / She

33 Gönderi
15 Üyeler
0 Reactions
6,693 Görüntüleme
(@beran)
Gönderi: 0
 

Epeyce haklısın bu konuda. Küçük videolara bile baya yazılıyor...

Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!Toprak bakır gök bakır.Haykır güneşi içenlerin türküsünü,hay-kır haykıralım!

 
Gönderildi : 23/08/2008 11:58 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Benim bu filme yorum yapmamamın nedeni, zamanında msn'den uzuuunca film hakkında Ahmet'le konuşmuş olmamdı. Eğer isterse buraya da bir değerlendirme yazarım.

 
Gönderildi : 24/08/2008 12:20 am
(@beran)
Gönderi: 0
 

Gerçi ben de konuştum . Ama diğer dostlar yazabilir birşeyler.

Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!Toprak bakır gök bakır.Haykır güneşi içenlerin türküsünü,hay-kır haykıralım!

 
Gönderildi : 24/08/2008 12:50 am
(@mobidik)
Gönderi: 0
 

Öncelikle hikaye gerçekten güzel olmuş.. Bunu bu stil ile çekmek de ayrıca bir hoşluk katmış işin içine.. Özellikle filmin sonunda yüzüğün "O" olması olayını çok sevdim. Güzel fikir. Bu yöndeki çalışmalarının devamı da gelecek sanırım. Zahmetli iş ama sonucu güzel oluyor..
Emeği geçen herkese ve bizimle paylaştığın için de sana teşekkürler.
Daha başka güzel çalışmalarını görmek dileğiyle =)
Kolay gelsin...

Maksadım sana gördüğünü anlatmak değil anlamadığını göstermektir.

 
Gönderildi : 24/08/2008 4:49 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Daha önce msn'den yorumlamıştım Ahmet'e ama buraya da yazayım kalıcı olsun.

Öncelikle basit bir hikaye ama olumlu anlamda tabi ki. -Basiti hiçbir zaman olumsuz anlamda kullanmam- Yani anlamı "hepimizin başından geçen" demek aslında ki böyle hikayeler çok hoşuma gidiyor. (Gerçi kendim hala böyle bir film çekebilmiş değilim ama sinemaya kezzap atmaktan vazgeçtiğimde benim de böyle basit hikayelerim olacak)

Filmde hoşlanmadığım şey mekan!
Şimdi bu film sembolik bir anlatım aslında, yani "yol" hayat olarak sembolleştiriliyor ve hayat yolunda "aşk" ve "dostluk" kavramı üzerine basit birkaç olay gösteriliyor. Fakat sembolik bir hikayeyi "gerçek" bir mekanda çekmişler. Yani o mekan sanki sembolik olarak orada yürüyen iki karakterin değil gerçekten yürüyen karakterin hikayesiymiş izlenimi veriyor. Bu da filmden çıkartıyor izleyiciyi.
David Lynch örneğini vereyim. Yani kendisini çok sevmem ama yine de takdir edilesi bir biçimde yapmayı başardığı şey gerçek mekanları "hayal mekanlarına" çevirebilmektir. O nasıl bir atmosferdir dedirtir insana. Los Angeles'da geçen yüzlerce belki de binlerce film vardır. Mulholland Drive da Los Angeles'da geçer ama hiç o diğer filmlerin Los Angeles'ı gibi değildir. Şaşırtıcı bir biçimde bir hayal dünyasıdır.

Hadi sevdiğim ustadan örnek vereyim, hatta en sevdiğim filminden. Bergman'ın Persona'sı. Bildiğin "gerçek" ortamda geçiyor gibidir, ev sahil falan. Ama sembolik anlatım o evi ve de sahili bir hayal mekanına çeviriverir.

İşte bu filmin en önemli eksiği bu. Işık, color correction, mekan seçimi, ne derseniz deyin filmi sembolik dünyadan alıp gerçeklik dünyasına hapsediyor.

Ama genel olarak sevdiğim bir film. Bilgisayarımda kayıtlı bir biçimde duruyor zaten. Ara ara açıp izliyorum.

 
Gönderildi : 24/08/2008 11:56 pm
(@karatasa)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Eleştri diye ben buna derim. Düşüncelerini bu kadar güzel dile getirdiğin için teşekkürler.

 
Gönderildi : 25/08/2008 6:01 pm
(@mecayonur)
Gönderi: 0
 

izlerken çok eğlendim güzeldi gerçekten anlatımında çok hoş olmuş emeğine sağlık

Shut your fucking bloody mouth!!!( çeviri: allah belanı versin! )

 
Gönderildi : 01/09/2008 4:14 pm
(@bensgolia)
Gönderi: 31
 

hehe ne sewimli bi film olmuş yahu.keşke ben de böle bi fotofilm çekebilsem ama aklım dramya yanıp tutuşuyi anasını satiyim:) datlı film nası olur bole olur işte.herkese terbikler:) bu arada eleman ufacık kalple kızın yanından gecerken kız arkasından dolaşıp yanına sokuluyo ya,işte bu gercek hayatta olmayan şeylerden anca filmlerde olacak şeylerden bi tanesi:)

 
Gönderildi : 04/09/2008 7:37 pm
(@gambit)
Gönderi: 0
 

Künyeyi bu başlığa da eklemek gerektiğini düşünüyorum...

Yönetmen & Senarist
Ahmet Karataş

Oyuncular
Murat Yazgan
Selcen Ünalp
Feyza Küçük
Gaye Manioğlu
Kamber Çiçek
Tayfun Tuna
Ahmet Karataş

Kurgu
Tahsin Berkan Aşkın

Müzik
Hakan Yıldızeli

Renk Düzenleme & Animasyon
Ahmet Said Kaplan

Kamera
Tayfun Tuna

Makyaj
Ümmüş Özgün

Sanat Ekibi
Seyfettin Karataş
Murat Yazgan
Ercan Aytaç

dünya bir oyun sahnesi

 
Gönderildi : 10/09/2008 6:57 pm
(@karatasa)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

İzleyen, yorumlayan, paylaşan herkese teşekkürler. Videonun izlenme sayısı 4000'e yaklaştı. Bu arada eğer izlenme sayısını önemsiyor ve bir sonraki projenizde son filmim şu kadar izlendi demeyi düşünüyorsanız vimeo'yu tavsiye etmiyorum. Çünkü youtube'un hem kullanıcı sayısı çok daha fazla, hem yüksek kalitede izleme seçeneği mevcut ve en önemlisi sayfa açıldığında videonuz otomatik olarak başladığı için izlenme sayısı epey yükseliyor. Vimeo'da ise izleyicinin direk olarak videoyu başlatması gerekiyor. Gerçi bu durum gerçek izlenme sayısını ölçmeye olanak veriyor ama youtube avantajlarınıda göz ardı etmemek lazım. Ayrıca Fransa'dan bir organizasyondan davet aldı film oraya yolladım, birde filmaka.com diye bir siteden birileri benimle temasa geçti. Gerçi filmi oradaki yarışmalara sokmak ücretli ama ilginizi çekebilir, sitelerine bir göz atın derim.

 
Gönderildi : 21/11/2008 10:54 pm
(@aygunb)
Gönderi: 0
 

Turkishstyle merhaba,

Ben aklima gelen birseyi sormak istiyorum: Simdi sagda solda hakikaten beni sasirtan derecede detayli stop-motion filmler goruyorum ama her defasinda sanki karsimda maharetlerini arsizca gostermeye calisan bir sirk cambazi izliyormus gibi oluyorum. Daha acik konusursam: Bir hikaye anlatici olarak sen neden stop-motion ile film cekmeyi dusundun? Bu teknik ile filmi cekmen hikayeye, hikayeyi anlatis tarzina, izleyicinin hikayeyi algilamasina ne anlamda katkida bulundu?

Sinemanin baslangici ile neredeyse ayni zamanlara kadar uzanan bu stop-motion teknigi ile film cekmenin genel olarak bir yonetmene ilgi cekici gelen yonleri, artilari eksileri ve kazandirdiklari nedir?

Ellerinize saglik,

Sevdiginiz, keyif aldiginiz islerde MADDI ve manevi basarilarin sizinle olmasi dileklerimle,

"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen

Bayram Aygun

http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 22/11/2008 9:09 am
(@karatasa)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Merhaba aygunb,

Öncelikle yorumun için teşekkür ediyorum çünkü yorumlar sayesinde yaptığımız filmler ve yapanlar hakkında izleyicilerin ne düşündüğünü anlama şansı buluyorum. Bu düşünceler arkadaş çevremizden gelen basit yorumlardan fazlası olduğunda ise daha memnun oluyorum.

maharetlerini arsizca gostermeye calisan bir sirk cambazi

Sirk cambazının işi zaten maharetini gösterip bu yolla hayatını kazanmak olduğuna göre bu kişiyi maharetini gösterdiğinden dolayı kınamak mantıklı olmuyor. Tabi benim sirk cambazlarını koruma gibi bir derdim olmadığından kendi yaptığıma yönelik konuşayım. Buradaki mecazdan bir maharetin söz konusu olduğunu anlıyorum ki burası sevindirici, diğer bölüm ise arsızca gösterme merakı oluyor. Aslında bu kadar kısa yazmasaydın seni daha iyi anlayıp daha iyi cevap verebilme şansım olurdu. Bu şekilde içine sadece kendi yorumlarımı katıp, yani "ben bu laftan şunu anladım" deyip birşeyler yazabilirim. Bunuda yapmak istemediğimden sana filmin çıkış sürecini anlatayım.

Bu filmin senaryosu bizzat benim gönül ilişkilerime dayanıyor. Her sevdiğim, hoşlandığım kız benden birşeyler götürdü. Projeye böyle bir derdimi anlatmak için başladım. Esasen yolda yürüyüp kalbini dağıtan çocuk figürü epeydir kafamda canlanıyordu bende bu figürü senaryonun baş karakteri yaptım. Film çekmek için birde olayın teknik yönü vardı, bir kaç farklı metod izleyebilirdik. Kalp paylaşım sahneleri için ; 3d ve 2d animasyon yapabilirdik ancak bu filmi çekmek için profesyonel bir fotoğraf makinası bile bulamadığımı hesaba katarsak böyle bir arayış içine girmek tam anlamıyla bir macera olacaktı. Bende araştırmaya neler yapabilirim diye düşünmeye devam ettim.

Stop motion tekniğini biliyor ve kendi adıma ilgi çekici buluyordum zaten ardından bizde yapabilirmiyiz sorusunu kendime sorup bir sürü araştırma ve denemeler geldi. Kare/saniye hesapları, çekim tekniği, montajlaması vs.. gibi teknik detaylarıda öğrendikten sonra evin çatısında arkadaşla deneme videoları çekip dolly, jimmy jib tarzı aletlerin yaptığı hareketlerin pek başarıyla yapılamadığını görüp kullanmadık. Ardından ne çekeceğimize emin olduktan sonra mekanı epey aradım sonra burayı buldum ve tam kafamda canlandırdığım yeri bulduğumu hissettim. Son olarak çekim kısmı kaldı. Filmi bir günde hiç fazladan plan almadan şu anda gördüğünüz halde çektim. Bilgisayarda sadece videoya çevirmek kaldı. Renk düzenlemesi ve müzikle birlikte film bitmiş oldu.

Peki neden böyle bir işe kalkıştım ? Ben kendimi yönetmen olarak görmedim , görmüyorum. Ben haikaye anlatıcıda değilim. Ben réalisateur yani gerçeğe dönüştüren olmak istedim, hayalleri gerçeğe dönüştüren kişi olma çabasındayım. Bu filmde kendi hayalim, kendi geçmişimdi ve böyle bir film ortaya çıktı. Eğer bana neden böyle bir konu seçtin derseniz orası ayrı bir konuya girer.

Bu teknik ile filmi cekmen hikayeye, hikayeyi anlatis tarzina, izleyicinin hikayeyi algilamasina ne anlamda katkida bulundu?

Şimdi izleyici yönünden bakarsak filmi izlemeye başlayan kişi filmin hiçbir bölümünü geçmiyor veya yarıda kapatmıyor. Bundan eminim çünkü karşılarında belki hiç rastlamadıkları bir görüntü akıyor. Öte yandan stop motion tekniğini hakkında bilgi sahibi seyirci kitlesi için bu film teknik açısından yine bir değer taşıyor. Çünkü bu tekniği genelde hareketsiz objelere hareket vermek için kapalı mekanda kullanıyorlar. Bizim kullandığımız şekilde dış mekanda, insanlarla yapılmış stop motion filmler oldukça azınlıkta.

Sinemanin baslangici ile neredeyse ayni zamanlara kadar uzanan bu stop-motion teknigi ile film cekmenin genel olarak bir yonetmene ilgi cekici gelen yonleri, artilari eksileri ve kazandirdiklari nedir?

Sanırım benim için ilgi çekici şeyler genele göre biraz farklılık gösteriyor. Daha önce parmaklarla çektiğimiz bir film var, ileride tüm film boyunca sallanan bir adamın hikayesi var kafamda. Bunu nasıl açıklayabileceğimi bilmiyorum, bilseydim seve seve açıklardım ama neden böyle şeylere ilgi duyuyorum gerçekten bilmiyorum.

Son olarak pek farkedilmeyen ama bu filmin tüm Dünya'da Türkler kadar anlayan bir kitlenin olduğunu söylemek isterim. Filmin ön çalışmasındada buna özen gösterip bu şekilde tasarladığımız bir proje olduğundan nerede olursa olsun, ne anlatmak istediğimizi anlamayan birine rastlamadım. Bu işin bir başka sevindirici tarafı.

Sevdiginiz, keyif aldiginiz islerde MADDI ve manevi basarilarin sizinle olmasi dileklerimle,

Teşekkür ederim. Umarım herşeyimle yaptığım bu işlerden bir gün hayatımı kazanma imkanı bulur ve başka nereden para kazanırım diye düşünmeden istediklerimi yapma şansına erişirim. O zaman üzerinde daha çok çalışılmış daha geniş kitlelere hitap eden filmler yapma şansı bulabilirim.

 
Gönderildi : 22/11/2008 5:52 pm
(@aygunb)
Gönderi: 0
 

Detayli cevabin icin tesekkurler. Sorularimin bazilarina cevap aldim yalniz su noktayi tekrardan sormak isterim:

Filmin derdi, askin tek tarafli bir fedakarlik iliskisi degil cift yonlu bir paylasim uzerine oldugu idi. Yureginden parca parca koparip sonra karsiliginda kirik bir gonulle birakan vefasiz, yalanci sevgililier uzerine idi film. Bu guzel fikri stop-motion yerine normal tekniklerle yine sessiz cekse idin ne degisirdi seyircinin algilamasinda ya da senin hikayeyi ozumsemende? Tamam farkli bir teknikle izleyiciyi yakalayan bir urun elde ediliyor ama filmin derdi daha iyi mi anlatiliyor? Sen kafanda bu fikri cekmeye karar verdiginde senaryo uzerine degil de teknik uzerine neden yonlendin? Bir secim bu tabii ki ama bana oyle geliyor ki stop-motion teknigi ile yapilan eserler ancak havai fisek kadar ilgi cekici oluyorlar. Sanki hikayenin ozunden daha cok "sekilcilik" uzerine bir yonelme var: "Sirk cambazi" benzetmem ondan. Birinde kalabaligin ilgisi "anlatacak seyleri olan" bir meddahin hikayeleri ile digerinde ise "gosterecek seyleri olan" jonglorun dusurmeden cevirdigi portakallari ile cekiliyor. Sanirim yonetmenlerde (ya da senin tabirinle réalisateur) ikiye ayriliyor meddahlar ve jonglorler diye. Zeki Demirkubuz bir meddah mesela ama Tim Burton bence bir meddahtan ziyade bir jonglor. Ya sen?

Kolay gelsin baba,

P.S: (1) Bu mesajin yazim asamasinda hicbir meddah ve portakala zarar verilmemistir. 🙂

P.S. (2)Altta yazdigim uzere ismim Bayram Aygun. Sen de ismini bagislar misin yigidim?

"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen

Bayram Aygun

http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 22/11/2008 11:51 pm
(@karatasa)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Bende filmimle ve düşünce yapımla bu kadar ilgilenip anlamaya çalıştığın için teşekkür ederim.

Bu guzel fikri stop-motion yerine normal tekniklerle yine sessiz cekse idin ne degisirdi seyircinin algilamasinda ya da senin hikayeyi ozumsemende?

Kalplerin büyüme hareketini en güzel stop motionda verebilirim diye düşündüm. Benim için önce hikaye, yani ne ile ilgili bir film yaptığım gelir teknik ikinci plandadır. Bu mantıkla diyebilirim ki anlatmak istediğimi seyirci yaklaşık olarak anlayabilirdi ama bu şekilde bir film olmazdı. Ayrıca
bir yığın tekdüze kısafilmi izledikten ve hafiften bayılma seviyesine geldikten sonra
şeklinde bir yorum alamazdım sanırım. Tabi bunlar varsayım olduğu için kesin konuşamıyorum. Bu filmi klasik yöntemlerle çekseydim nasıl bir sonuç alabileceğimi hiçbir zaman öğrenemeyeceğim.

Tamam farkli bir teknikle izleyiciyi yakalayan bir urun elde ediliyor ama filmin derdi daha iyi mi anlatiliyor?

Birşeyi paylaşmak için insanların sizi dinlemesi gerekiyor. Bu filmde teknik, insanların dinlemesine yardımcı oluyor. Bunun yanında tekniği şirin buluyorum ve filmede bu anlamda kazanç sağladığını düşünüyorum.

Sen kafanda bu fikri cekmeye karar verdiginde senaryo uzerine degil de teknik uzerine neden yonlendin? Bir secim bu tabii ki ama bana oyle geliyor ki stop-motion teknigi ile yapilan eserler ancak havai fisek kadar ilgi cekici oluyorlar.

Söylediğin gibi seçim meselesi, ben havai fişek gibi olduğunu düşünmüyorum. Aksine her karenin üzerinde bu kadar çalışılmış eserlerin bir çok teknikten daha değerli olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncen üzerinde pek durmayacağım ama böyle söylediğini canlandırma sinema yapanların pek hoş karşılayacağını sanmıyorum.

Zeki Demirkubuz bir meddah mesela ama Tim Burton bence bir meddahtan ziyade bir jonglor. Ya sen?

Bende Ahmet. İnsanların düşünce sistemi kategorileştirmeye daha müsait birşeyi başka birşeye benzetince daha iyi anladığımızı düşünüyoruz. Bu yüzden yeni çıkan bir müzisyen yurtdışında aynı türde müzik yapan bir başkasına benzetiliyor veya bir kısa film yönetmeni hemen yurtdışındaki bir başka isme benzetiliyor. Bunu yargılamıyorum, insanoğlu böyle düşünmek istiyorsa böyle düşünür.

 
Gönderildi : 23/11/2008 1:20 am
(@karatasa)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

...

 
Gönderildi : 25/11/2008 2:22 pm
Sayfa 2 / 3
Paylaş: