Diğer başlıktaki "olanları açıklama" mesajı bana göre zaten yeterince "olanların açıklanmaması gerektiğini hatırlatır" bir mesajdı. Şİmdi bu klip de "gerçekten olan biten açıklanmamalı" fikrini pekiştirdi.

Arkadaşım.... Biz senin konu üzerine ne düzeyde birikimin, eğitimin olup olmadığını bilmiyoruz, buna göre de mesaj yazıp yorum yapmıyoruz. Anladığım kadarı ile "klasik yönetmleri biliyorum, ben yenilikçi olmaya çalışıyorum, ilginç şeyler denemek istiyorum, Yoksa klasik birşeyler yapmak kolay iş!" gibi birşey diyorsun. Bunu söylerken 2 kez yanılıyorsun. Ama bu yanılgıları sana söylemeyeceğim, madem yeterince bu konuda eğitimli ve birikimlisin, bunu açıklamama gerek yok. Eğitimin ve birikimin sana bunu fark ettirmediyse benim fark ettirmem zaten güç olur. Ki yüksek olasılıkla zaten biliyorsun ve önemsemiyorsun.

İkincisi, bu klip için "evet, tartışılması gereken kadrajlar sunuyorum size" diyorsun ve 2 kez daha yanılıyorsun. Bu 2 yanılgıyı da söylemeyeceğim, çünkü bu klip, anladığım kadarı ile senin gayet özenle biçimlendirdiğin, rastgele/doğaç biçimde var etmediğin bir klip. O yüzden söyleyeceklerimi yine ya baştan biliyor ve önemsemiyorsun ya da zıt görüştesin. İkisi de olası. Eh, canın sağolsun.

Bana göre bu klip de diğerinden çok da fark sunmayan bir klip. O klibin ayrı güzellikleri ve sorunları vardı, bunun ayrı güzellikleri ve sorunları var. Sadeleştirme yapacak olsak elimizde yakın değerle rkalır.

Ve son olarak; sen konuyla ilgili biri olduğunu göstermek için eğitim ve birikiminden söz etmişsin. Hani kişisel olarak hiçkimseye "sanatçı geldi, açılın lan!" gibi bir tavır sergileme amacında değilsin, farkındayım. Ama yine de bu tip bir açıklama ya da bilgilendirme pek nazikçe ve "estetik" görünmüyor. Konuyla yakından ilgili biri olduğunu ve çalışmandaki birçok şeyin rastgele değil bilinçli olarak orada olduğunu ifade etmenin başka yolları da vardır takdir edersin ki.

Ve memnun oldum, ben 20 kuşaktır sanatla ilgisi olmamış hatta sanatı boş görmüş bir ailenin, kötü bir üniversitede tarım Fakültesi okumuş, tarım mühendisi (bahçıvan diyene alınmam 🙂 ) ve memur (ne derseniz diyin alınmam) oğluyum. Bilmiyorum sohbet ettiğin ve sanat ve estetik konuştuğun adamın böyle biri olması seni nasıl etkiler? Ve bu durumların (kim olduğumuzun, eğitim ve birikimimizin) sohbetimize farklı bir denge katmasını istemezdim.

İyi çalışmalar....

İletiniz çok az karakter içeriyor.

bana göre çok etkileyici değil...beğenmedim açıkcası ama nedenlerini söyleyeyim.

Bana göre bu filmi güzel olmuş şekli şudur...
(sakın sen değilsin veya bana öğretmeye çalışıyor gibi algılama,yazackalarım sanki böyle olsa daha çok hoşuma giderdi demek istiyorum,yaptığın işe saygı gösteriyorum eline sağlık.)

İlk olarak cep telefonuyla o şiirsel yaklaşım hiç hoş olmamış.Teknolojiyi işin içine hiç katmasaydın...Sahne başladığı gibi devam ederken,O adam o masada çayını içerken kız mektubu okumaya başlasaydı...Adam masadan kalksaydı onsuz hayata tutunmaya çalışan boş şeylerde kenidini arasaydı ( balık tutan bir adamın yanına gidip bir şeyler sorsaydı,bir bankda oturup bir kediyi gözlemlesydi (müzik devam ederken) çoğaltılabilir herneyse).Kız ise bu arada hep mektubu okurken görünmeseydi,sahne ileriye aksaydı ama mektupdaki sözler arkadan gelseydi,kız senaryoya göre madem kalkıp gidecek son 40 saniye kala çıkıp gitseydi uzaklaşsaydı...Böylece mektupdaki merak duygusu daha artardı.sözleri daha dikkatli dinler,zaman kavramını daha iyi anlaymaa çalışıp filme daha süper(manyak konsatre olurduk)... bu kadarcık 🙂 eline sağlık...

Teknik olarak...Burada iddialı olmayarak bazı şeyleri söylemk istiyorum...(yine öyle olması gerekir değil kendi 'bence'lerimi aktaracağım...

Film başlarken denizi çekiyorsun sadece su var orada,araya girmeye çalışan bir taş bir kaç palmiye yaprağıydı sanırsam onlar...onlarıda oraya yanlışlıkla sokmuşssun gibi 🙂

Ekran çat çut değişiyor bu beni çok rahatsız ediyor...tokat atar gibi al buna bakkkkk,al sanaaa bir de buna bak,bir de buna,bir de şuna. derken tokat manyağı oluyorum,tabi sesde eklenince buna çok iyi bir dayak yemiş havasına bürünüyorum...birde değinmek istediğim sahne..kız kalkarken eliyle kahve fincanını deviriyor...:) o neydi ya? dedim kendi kendime..o sahneyi, mektubu alırken (telefon ama, hani mektup yapmıştık ya 🙂 ) kahve fincanını düşürseydi daha üzel olurdu...

eline sağlık ,iyi çalışmalar.

güzel 😉

Şiirsel bi kısa film olmuş
Bu tür filmleri anlamam baştan diyeyim yani benim yapacağım yorumları ciddiye almasan da olur 🙂
Ben işin açıkçası beğenmedim aslında bu tür filmlerin hiç bi türünü sevmiyorum sıkılıyorum bunalıyorum. Bence (bence dediysem başta dediğim gibi anladığımdan demiyrum, ben yazsaydım nasıl olurdu manasında) aralara izleyiciyi çok küçük miktarda güldürecek birşeyler katarsan benim gibi izlyiciler varsa onlarıda kaparsın.
Emeğine saygı ve sağlık, nice filmlere 🙂