Yönetmenliğini Yağmur Kayış ile beraber yaptığımız, benim yazdığım bir kısa film.
Oyuncular: Mert Dağdelen (Ali) Tuğba Yaylak (Ayşe) ikisi de tiyatro oyuncuları ve bendeniz öğretmen rolündeyim.
Ekipmanlar:
kamera: Canon 600d
ses: Zoom h1n
ışık: 2x 500w halojen projektör + fırın pişirme kağıdı (Diffuser olarak)
Makyaj için bol bol bebek pudrası, fondöten, kahverengi kalem (ne kalemiydi makyajcı bilir)
vay hacım, ellerinize sağlık, teşekkür için de teşekkür 😀 teşekkür duruyor demi, rezil olmayalım şimdi tekrar izlemedim de 😀
Gayet başarılı buldum. Müziğin sesi biraz yüksek olmasına rağmen filmin duygusuna tamamen uymuş. Oyunculuklar da basit ve güzeldi. Siyah tona yakın filmleri pek sevmesem de beni rahatsız etmedi.
Gitarist biraz fazla uzundu bu tam kararında olmuş derdini gayet güzel anlatmış. Tebrik ederim 🙂
Ben sana sinema yapma demiyorum. Yap ama hobi olarak yap!!
Gitaristten ağzı yanan İzi 4 dakika tutarmış 🙂
Samsun müzik konusunda bir numara.
Öyküden çok tekniğe yüklenmişsiniz sanırım bu filmde makyaj-oyunculuk-ışık-ortam vs. hoşuma gitti ama senaryoyu biraz tekdüze buldum abi.
Ekipmanları not düşersen sevinirim.
Emeğinize sağlık başarılarınızın devamını dilerim.
senaryoyu bende tekdüze buldum korku filmi tadında güzel bir çalışma olmuş. elinize sağlık
ağalar nedir olay, "zamanında cetveli yedim, şimdi cetvel bende cetveli basarım kaçırmam" olayı mı, hepsi bu mu? bu mesajı vermek için film çekmeye gerek yok zira yaşamın her kesitinde var olan bir travma bu. başka bir mesaj vardı da ben mi kaçırdım lütfen aydınlatın dıııt dıııt.
Öğrencilerine şiddet gösterirken elinde tuttuğu cetvel kendinede zarar veriyor.Ben böyle anladım.
sıradışı,farklı ve çok güzel bir çalışma olmuş bence,tebrik ederim,öğrencilerden tırstım az da olsa 🙂 müzik de güzel oturmuş,ellerinize sağlık,başarılarınızın devamını dilerim.
Ellerinize sağlık ilkersn güzel olmuş 🙂 arka planı siyah nasıl yaptınız perde mi kullandınız
ağalar nedir olay, "zamanında cetveli yedim, şimdi cetvel bende cetveli basarım kaçırmam" olayı mı, hepsi bu mu? bu mesajı vermek için film çekmeye gerek yok zira yaşamın her kesitinde var olan bir travma bu. başka bir mesaj vardı da ben mi kaçırdım lütfen aydınlatın dıııt dıııt.
ben tezinizi tam anlamadım...mesela kadına şiddet yaşamın her kesitinde var olan bir travma diye çekmiycez mi?
ben şöyle düşünüyorum: bu yaşamın her kesitinde var öyleyse bunu bir de sinemayla anlatmaya çalışmalıyız, yani bunu hep yaşadın, duydun, şahit oldun, bir de kısa film olarak izledin şimdi, ha konu hoşuna gitmemiştir ya da iyi görselleştirilemediğini düşünüyorsundur o ayrı ama konu zaten yaşamın her kesitinde var diye karşı çıkmayı tam anlayamadım, anlamama yardımcı olursan da sevinirim 🙂
hayır filmin kötü olduğunu söylemiyorum yanlış anlaşılmasın. biraz da pink floyd'un the wall klip çalışmasını andırıyor. söylemek istediğim, bu travmayı yaşayanlar betimlenecekse eğer, bir sonuca bağlanarak etki-tepki-sonuç döngüsü kurulabilirdi. şunu yaparsan şöyle olur ve şu sonucu doğurur gibi düşünebilirsin. şimdi burada etki var, tepkiyi de öğrencilerin çocukluk neşelerini kaybederek robotlaşması olarak düşünelim, sonuç nedir? öğretmenin de kendi fiilinden zarar görmesi ya da eskiden yaşadığını şimdi öğrencilerine uyguluyor olması mı?
öğrencilerin büyüyüp hayata atıldıklarında yaşamlarındaki bazı asosyal tavırları eğer bu filmin aralarına serpiştirilseydi, bağ kurulabilir ve bu film tadından yenmezdi onu diyorum. vardı da ben mi kaçırdım dediğimden kastım buydu.
Sağolun arkadaşlar yorumlarınız için.
tarıktastekin, tiyatro sahnemiz orası, arka plan siyahtı zaten ama biz orayı da biraz aydınlatmaya çalıştık çekimlerde zifiri karanlık değildi, postta kararttık, eğer çekimlerde arka plan simsiyah olsaydı görüntüde bozulmalar olacaktı, Fulgura usta sağolsun anlatmıştı bir yazısında o yüzden görüntüler fena olmadı.
Çok sağol yorumun için Exx, eğer dediğin gibi olsaydı filmin atmosferini bozmuş olabilirdik sanırım, filmde üzerinde durduğumuz konu ezberci ve dayakçı eğitim, canavarlaşan öğretmenlerdi, zaten onu da başardıysak yeter bize.
Işık daha kontrollü kullanılsaydı, anlatı az daha zenginleştirilseydi(mesela durmadan dönen küflü büyük bi çark gösterilseydi kısa bi planla) daha etkileyici bi film olabilirdi. Bu haliyle de etkileyici(örneğin öğretmen gelirken araya sıkıştırılmış korkutucu plan çok yerinde kullanılmış, keza sıralardaki oyuncuların cansız mankenlerden oluşması da öyle) ama az etkileyiciydi. Sanırım exx'de yukarıda bunu kastetmiş.
Konuyu çok seçkin buldum. Her yaştan insanı ilgilendiren, kapsayan ender konulardan biri.
Bana kalırsa film, yönetmenin ustalık eseri. Gitarist amatör bi filmdi, bu filmde amatörlük atılmış, profesyonelliğe ilk adım atılmış. Artık uzun metraj isteriz 🙂
Merak ettiğim bir şey var. Film boyunca arkada akan, aşırı yavaşlatılmış ne dediği anlaşılmayan sesin repliği neydi acaba. Duyduğumuz repliklerden biri miydi?
Çekimleri çok sevdim. Tertemiz olmuş. Sinema tadı aldım. Konuyu sevmedim ama işleniş biçimi çok iyi. Ellerine sağlık...
İz filminin senaryosunu okumak ve İlker'in yeni fotoğrafını görmek için aşağıda verceğim linke tıklayınız, foto gerçekten çok iyi, çok beğendim 🙂