@Berkan çok teşekkürler değerlendirmelerin için. tek katılmadığım konu sanırım Eylem'in de kasteddiği gibi filmin sonu. Filmin sonu açık değil aslında. Ama Okan'ın bu sonu nasıl göreceği açık. O da bizim hayal gücümüze kalmış. E armut piş ağzıma düş yok :p Senin ve daha önceki tüm arkadaşların belirttikleri hatalar yanlışlar bir bir kenara yazıldı 🙂 işin zaten burasını seviyorum. Bilmiyorum ben kendi gelişimimi uygulamalı eğitim olarak değerlendiriyorum.
mesela filmde şu ana kadar pek bahsedilmeyen büyük bir hatamdan bahsedeyim: siyah kesmeler. bunlar tamamen genel tecrübesizlik ve bilgi eksikliğinin yamanmasıdır. daha önceki çalışmam aşk içerisinde farklı komposizyonlar işlememiştim, yani tek akıcı bir anlatım vardı. ancak ikinci habeci, ~22dklık daha uzun bir film ve içerisinde farklı komposizsyonlar var. işte benim bilmediğim -sonradan gördüğüm hatam olarak- bu komposizyonların bağlantısı idi. özellikle bir bölümün son karesini uzun tutmamamdan kaynaklanan anlamsız kesilmeler de cabası. ama sonuçta işin güzel kısmı bu ve bunun gibi hataların su yüzüne çıkmış olması ve öğrenme cetveline bir kaç çentik daha atılması..
uygulamalı eğitim!
bu arada kamera arkasından fotoğraflar ekledim siteye, şuradan erişebilirsiniz:
http://www.centralproductionunit.com/photo-gallery/7-ikinci_haberci_second_messenger.html
hey gidi izmir hey..
cehalet mutluluktur
Tüm yorumları okuduktan sonra aynı şeyleri söylemek çok anlamsız olacak. Ama genel itibariyle Kezzap'ın bahsettiği "eternal.." benzetmesi oldukça yerinde. Ve anlatmak istediğin şeyi böyle zor bir paravanla anlatmak büyük cesaret işi. Genel konu itibariyle ise Gambit'in bahsi anlatmak istediklerime yakın.
Oyunculuktaki göze batan kısımların senaryodan kaynaklandığını düşünmekle beraber bazı yerlerde çok kolay repliklerde bile belli bir uyumsuzluk söz konusu. Ama sanırım bu da aklını kaybettiğini düşünen bir insanı canlandırmanın zorluğundan olsa gerek.
Daha doğal bir senaryo ve oyunculukla filmin gömleği bir kaç boy büyüyecekmiş, bu kesin. Ama bu haliyle de kalitesi ortaya koyabiliyor.
Tebrikler.
Not: Ozan'ın müziklerini oldukça beğendim ve filme çok iyi gittiğini düşünüyorum.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
filmi az evvel izledim,senaryosunda sıkıntılarının olduğu doğru,ancak tamamen film profosyonel bır tad bırakıyor,renkler film look olayına çok yakın olmuş,aks atlamalarını ben farketmedım,sayet hangı dakıkalarda atlama olduğunu yönetmenımız yazarsa bizler de görür daha ıyı öğrenırız,emeği geçen herkesi tebrik ederim,yönetmenımızın aks atlama zamanlarını bekliyorum...
valla en bariz olanı koşma sahnesinde yakın takibe geçerken sanırım. ben 180 derecelik değişimleri hata olarak kabul etmiyordum, o yüzden belki izleyen diğer arkadaşlar tam tanımına uygun olarak hataları listeleyebilirler ?
cehalet mutluluktur
Hele aksiyon sahnesinde seyirciyi rahatsız etmek bile iyi olabilir zaman zaman...
- baço
Tamam o halde eser kardeşim, geliyor saniye saniye:
Dakika 8, kovalamaca başlangıcı, 2li kadranın solundan çıkıyor, hareket yönümüz sola, bir sonraki kesmede kadranın sağına koşuyorlar. Bir sonraki kesmede yine sağa koşuyorlar, sonra soldan çıkıyorlar. Gerçi burada kamera hareketli olduğundan sorun yok, kamera hareket ederken aks atlanabilir, sadece sabit açılarda geçerlidir aks. Ama dediğim gibi ilk atlama dakika 8. Ama en büyük hata bundan sonra zaten, hareketli kamera ile aksı değişmişsin, insanlar ekranın sağına koşarken 180 derecelik kesme ile sola koşturtmaya başlamışsın. 180 derece aksı bozmaz, ancak o 180 derece aks çizgisinin 2 ucu arasında ise ancak geçerlidir. Böyle dik atlamada değil (burada bir de yakalanma ânı var ki, son sürat koşan koşucular 4000 metra maratonun finiş çizgisi sonu gibi bir anda duruyorlar..).
Şu kafe sahnesinde bayğaı bir atlamadır vs.dir var ama yanıltıcı cinsten değil..
19:08de de bir aks atlaması var ama bunu söylersem artık yuh be birader n'aptın diyeceksiniz tamam demiyorum :).
Bunlardan başka da bir atlama çarpmadı gözüme şu izlemede, niye o kadar çok var demişsem, ama sanırım koşma gibi aksı takip edilmesi en kolay çekimlerden birinde olması beni rahatsız etti :).
Ancak şimdi tekrar izlerken beni akslardan çok geniş açıdan dolayı oluşan lens distortion dediğimiz görüntü bozulmaları rahatsız etti..
Neyse onun dışında gözüme takılan şeyleri bizzat yüz yüze konuşmak isterdim eser de işte görüşemiyoruz ne yazık ki..
Valla filmi bir kez daha takdir ettim izlerken. Tekrar eline sağlık eser.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
eylem çok sağol detaylı dökümün için 🙂
şimdi koşma sahnesini zaten geçiyorum. o noktada her şey açık dediğin gibi. ama kovalamacada aksın korunması bence zor. yani o zaman hep soldan çekmem lazım ve adamlar hep sola koşuyorlarmış gibi gitmesi lazım. ama sokak arasında giden bir kovalamacan ziyade düz otoyoldaki bir kovalamaca olabilir gibi bu. bu değişmeme durumu boğucu bir anlatım olur gibime geliyor. hep sola hep sola. hem farklı sahnelere geçerken sonuçta arada atlanmış yerler de var, yani her sahne diğerinin devamı gibi değil. kaldı ki tüm bunların dışında ben kovalama sahnelerini hiç beğenmedim 🙂 şimdi yapsam çok özenirim diyorum. tabi imkanlara da bağlı. neyse.
koşu sonrası durma konusu ise biraz istisnai. zaten farkettiysen artık kaçan karakter kaçmayı da bırakıyor. sanki koşarak olmayacağını anlamış gibi ... orayı çekerken çetin (okan) ve macit (macit)'in başı döndü cidden. durma planında nefes nefese kalmaları gerekiyordu. fazla tekrar ve fazla oksijenden kafayı buldular 🙂
kafedeki sahnede şöyle bir durum var. normalde karakterlerin teker teker gözüktükleri karede karşılıklı 2 kare ile kurulmuş bir aks çizgisi var. sanırım bahsettiğin atlama, bu karakterlerin hepsini yandan aldığım plana geçince oluyor. ancak burada tüm öğeleri/karakterleri plana alıyorum. yani çizgi yeniden kuruluyor. eğer bu yandan aldığım planda sadece tek bir karakter olsaydı, o zaman gerçekten atlama olacaktı. yani o tek karakterin karşısındaki karakteri kaybedecektik. yani demek istediğim -belki hafifletici sebep sayılabilir- aksın kurulduğu tüm öğeleri barındırdığı için bu planı çok hatalı görmemiş olmam.
19:08 deki olayı da kabul edemem gibi 🙂 eğer bunu da aks kabul edersem vay benim halime. neyi nereden çekeceğim kurallarla belirlenmiş yani? 🙂 ilk nereden bakarsam orada kalmak durumunda mıyım ? 🙂 sanırım bu konuda daha çok çalışmalıyım.
evet distortion var cidden. 0.45x wide lens kullanmıştım harici. onun naneleri.
eylem işte istanbul'da izmir'de olabilsem neler neler yaparız da.. gurbet ellerde zor 🙂 buradan anavatana selamlar sevgiler.. 🙂
cehalet mutluluktur
Ya yok şimdi yaz dedin diye yazdım ben, yoksa o atlamaların hiçbiri beni fazla rahatsız etmedi. En azından atlamamak için çok çaba sarf ettiğin belli. Benim laf attığıma bakma, bizim çektiğimiz filmde ben öyle 3 aks atlamışım ki aceleden dillere destan yani.. Gerçi 1i dışında planlı atlamalardı ama ara sahneler kullanılmayınca rezalet oldular.
Velhasıl bir gel memlekete de tanışalım artık, Şubata mı gelirsin :).
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
detaylı yazdın derken kinaye yok, gerçekten teşekkürler. 🙂
bakalım yılbaşı zor gibi ama mart belki, ya da öyle birşey.. ben forumdakilerin ensesine yapışırım gelmeden zaten. ve umarım eleştirecek yeni işlerimiz de olur önümüzde o zaman 🙂
cehalet mutluluktur
Peşin peşin söylemek gerek film gerçekten güzel, yukarıda zaten birçok yorum var ayrıntılandırmayacağım ellerinize sağlık 🙂 sormadan geçemeyeceğim bir yer var ama ,ayrıntı olmakla beraber takılıyorum böle şeylere . Okan biyokimya üstüne çalışıyor peki ama kamera okan ın odasını gösterip yatağa dönerken masadaki fiziğin temelleri ,matematiğin gizli dünyası,modern fiziğe giriş kitapları duruyor ben ilişkilendiremedim biyokimyayla kaçırdığım başka bişey mi var acaba 😉
eheh geç kalmış yerinde bir soru 🙂
şimdi genel bir giriş yapmam gerekirse, izmir'de daha fazla zamanım olsaydı altını daha fazla çizmek istediğim şeyler vardı aslında. bunlardan biri de bu ikinci diğer evin nasıl bir ev olduğu idi. sağda solda okan'ın eski fotoğrafları falan olacaktı ve eski ders kitapları. yani aslında burası ailesinin evi. bu gördüğümüz kitaplar da erken üniversite hatta geç lise döneminden kalan şeyler. o yüzden aslında kitapları bilerek kaldırmadım. ama isterdim ki elbette kitap biyoloji nöroloji üzerine olsun. ancak arkadaşımın evinde ne yazık ki ne o tarzda bir kitap vardı, ne de benim bu detaya inecek kadar zamanım.
başka noktalara da değinelim; mesela bariz bir şekilde laboratuvar aslında kimya laboratuvarı, ve üzerlerindeki önlükler kimya önlükleri. biyoloji okuyan, konu ile ilgili olan herkes tebessümle bakacaktır ekrana (benim tanıdıklarım baktılar :)). ama işte yine çekim imkanı olarak ege'de orayı ayarlayabildik koştur koştur arasında.
şebnem ile okan'ın konuşmasının olduğu sahnede ise fotoğrafçının gözünden bakarsanız şebnem'in saçı düz (fotoğraflarda da öyle), ancak yakın çekimlerde dalgalı. çekimleri aynı günde bitiremediğimiz için olan değişiklikler bunlar.
aylin'in evde fotoğraflara baktığı sahnede aslında elindeki kağıtlar boş, çünkü fotoğrafları daha sonraki bir gün çektik. bir yerde daha sonra çektiğimiz bir green screen shot kullandım, diğer yerlerde de kompozisyonda fotoğrafları ekledim.
okan'ı evde yalnız bırakırken yaptığımız şaryo'da televizyondaki yansımadan özben'i az da olsa farkedebiliyorsunuz. ev içindeki koltukta oturma planında arkada kalan vitrin camından gelen yansımaları ve daha başka bir sürü mikrofon/tabela vs. istenmeyin görüntüyü de sonradan temizlemiştim.
dahası için linki ilk gönderide bulunan kamera arkası videosuna bakın diyim reklam olsun 🙂
cehalet mutluluktur
ikinci haberci bu ayki (mayıs-2010) PcNet dergisinin 147. sayfasında kısa da olsa tanıtılmış. Tebrikler. Aynen daha önce İLAN arkadaşımızın Fahrettin Orda mı Lan filminin de tanıtıldığı gibi ( http://www.filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?f=14&t=5665&p=82081#p82081 " onclick="window.open(this.href);return false;).
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
PcNet forumun iyi takipcilerinden galiba 😀
Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?
Başlığa tekrar baktım da über nostalji oldum..
Bu adam geldi evimde kaldı, beraber filmler çektik, forum hatırası çektik, içtik falan, hatta ben de gidip onda kalacaktım ama istemedi beni.. Ama ilk mesajda siz biz falan diyorum hehe..
Ah ah..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
hatta evinde kalmakla kalmadım, evini stüdyo yaptım lan! şişme yatak üzeri beyaz çarşaflar falan.. olm bi daha kapı açmadı dersen gelirim aparkat falan dalarım sana ona göre. zaten sana cücükistandan gönderttiğim hediyeni başkalarına veriyormuşsun, aldım haberlerini.. 🙂
cehalet mutluluktur