Forum

His

22 Gönderi
14 Üyeler
0 Reactions
4,413 Görüntüleme
(@copen)
Gönderi: 911
Başlığı açan
 

eline sağlık

kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....

 
Gönderildi : 31/12/2011 5:03 am
(@copen)
Gönderi: 911
Başlığı açan
 

bu arada neyle çektin, nasıl çektin ne gibi tecrübeler kazandın ne öğrendin ????

kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....

 
Gönderildi : 31/12/2011 5:04 am
(@ayberk-olgay)
Gönderi: 0
 

Görsel anlamda yaptığınız denemeleri takdir ediyorum. Henüz çok iyi diyemesem de doğru yolda gittiğinizi görebiliyorum Anıl. Kamerayı tanıdıkça ve görsellikle ilgili daha ayrıntılı düşünmeye başladıkça daha iyi olacaktır. Özellikle ışık kullanımı konusunda denemeleriniz umut verici.

Fakat senaryo açısından oldukça zayıf buldum ne yazık ki. Kendim de senaryoyu 2. planda bırakıp önce teknik meseleleri halletmek için çabalamış biri olarak çok da umursamadım tabi bunu da belirteyim. Görsel açıdan bir gelişme görmeseydim de tek derdiniz senaryo hissi uyansaydı ağır eleştirebilirdim. 🙂

Yine de biraz daha kafa yorun. Bu kadar derin mevzulara girmek için zorlamayın kendinizi. Daha yaşınız çok ufak. Melih gibi konuyu 2. plana atıp renk, ışık, doku, denge, kompozisyon gibi konularda kendinizi test edeceğiniz video art tarzı şeyler çekin derim. Başarılar.

 
Gönderildi : 31/12/2011 5:50 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Söyleyecek birşeyim yok....

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 31/12/2011 11:32 am
(@bilaldincer)
Gönderi: 82
 

bence senaryoda oyunculuğa da fazla yüklenmeyin. şahsi fikrim bir duyguyu oyuncunun mimikleri yerine sinemayı sinema yapan unsurlarıyla göstermek daha etkileyici olur.
tek olumsuz eleştirim bazı sahnelerin gereksiz uzun olması bazılarının da hemen geçip gitmesi.
musluk sesi de bi garip olmuş. açılış sahnesini öyle yapmanız o rahatsızlığı en başından vermiş. güzel.

 
Gönderildi : 31/12/2011 3:47 pm
(@beran)
Gönderi: 605
 

Fena durmuyor renkler ve kadrajlar.Elinize sağlık. Adamın çıplak olması durumunu anlamış değilim. Ve ben klasik açılışlardan nefret ediyorum. Kuş sesi, musluk sesi, hödö hödö sesi ve filmin ismi gelmesi, garip bir durağanlık... Neden be abi ?

Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!Toprak bakır gök bakır.Haykır güneşi içenlerin türküsünü,hay-kır haykıralım!

 
Gönderildi : 31/12/2011 4:40 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Ben söyeleyeyim Görkem'in yerine.

Bak Anıl hiç cesaretini kırmak istemiyorum, sevdiğim bir kardeşimsin. Buraya konulan bir filmin kötü bir yorum almasının ne demek olduğunu ben de biliyorum. İnsanın içini burkar. Ben de yaşamışımdır. Ama yapılan kötü eleştirinin bile içinde farklı, olağandışı bir şeyler barındırması o filmin bir şeyler denemiş ve yapamamış olması anlamına gelir. Size yapacağım eleştiri içinde yeni bir şeyler barındırmıyor, ama ben biraz eğlenceli hale getirmeye çalışacağım o yüzden. Bunlar sizleri biraz utandırmak, ama bir abiniz olarak samimiyetle, ve bundan sonraki işinizde elli defa düşünüp bir kere hareket etmeniz için yapılan şeyler olacak. İyi niyetime inanın lütfen. Çünkü ben de utandım, çok utandım, filmlerime yapılan bazı eleştiriler beni kendimden soğuttu, ama bu yüzden şimdi yaptığım işler üzerine elli defa düşünüp vazgeçiyorum ve belki de film yapmayacağım bir daha. Yaparsam da, belki kötü bir film yapacağım yine, ama bir şeyler kazanmış olacağım ve o kazandığım şeyler o utanç ve sorgulama anlarının ürünü olacak. O nedenle utanç ve sorgulama anlarınızı eğer size bunları söyleyenlerin iyi niyetine de inanıyorsanız sahiplenin, sahiplenin ve kendiniz üzerine düşünün, sonuç ancak o zaman iyi olacak. Belki siz de vazgeçeceksiniz ama şunu bilerek: İnsan sadece film yaparak sinemaya hizmet etmez, başka şeylerle de edebilir.

Sizlerin yeteneksiz olduğunuzu düşünmüyorum. Bu filmde de belli yetenek kırıntıları var. Ama onları saymayacağım. Sayacağım şeyler. İlk önce şu filmdeki çocuğun anası babası olsam, elime geçen ilk can acıtı nesneyi alırım kıçına kıçına vururum:
"ulan daha senin yaşın kaç, girdiğin triplere bak, Kurt Cobain'sin sanki pezevenk" diye de bağırırım. Ya yüzünde daha kıl çıkmamış bir ergenlik sonrası genci "aynanın önüne dikip" kendiyle yüzleşme klişesi mi ararsın, mum dolu depresyonik bir odada yakılan sigara ve uzaklara dalıp "ahhh bu acı yüzünden birazdan hayatımın en müthiş eserini çıkarıp, elime gitar verirseniz Jimmy Hendrix, kalem verirseniz Dostoyevski olurum" halleri mi ararsın... Bomba ise sonda. Hafif Ağır Roman'dan arak izlenimi veren, "manken kolpa" sevgiliyle sevişme durumu. Şimdi bu Ağır Roman'da yer. Çünkü orada Ağır Roman'da bu eyleme girişen veletler, günlerinin 24 saatini ojeden, tinere geçiren ve daha ufacık yaşta hayatın sillesini yemiş tipler olduklarından, değil kolpa mankenle sevişmek birbirleriyle bile sevişirler. Ama kendisiyle ilgili bildiğimiz tek malumatı, onu da film söylemiyor, filmin konusu kısmında yazan şey söylüyor, sevgilisinden ayrılmak olan post-ergen bir genç bunu yaparsa, sizin duygu-düşünce-depresyon-histeri beklediğiniz yerde izleyici güler. Etkileyiciliği arttıracağını düşündüğünüz duvarda gölge meselesi ise, "herhalde görüntünün kendisi komik oluyor, dur gölgeyi çekelim" gibi algılanır. Düşündürür sonra da bu çocuk bu kafaya "tekel 2000 le kısa samsunla mı erişiyor?" diye...

Hadi göstergeleri yumuşattınız diyelim. Bu kadar ağır triplere girmesin genç. Bir gencin sevgilisinden ayrıldıktan sonraki depresyonik halleri bizi neden ilgilendiriyor? Bu haleti ruhiyeyle ilgili milyonlarca çeşit şarkı yapılmıştır. Şimdi birincisi sizin girdiğiniz trip "sevgilim beni terkettiğin için derbeder oldum" sözlerine benziyor. Ama aynı şeyi çok güzel ifade eden şiirler de var, şarkı sözleri de. Bir kişinin derbeder olması bize yeni ufuklar açıyorsa, bizi kendi derbeder olma durumumuzla ilgili çıkarımlara sürüklüyorsa değerlidir.

Nacizane tavsiyem. Derhal minimalist yönetmenleri izlemeyi bırakın. Çünkü ben onları izleme, ama onlar kadar derinleşememe hali gibi görüyorum sizin bu halinizi. Onlar birilerinin durumlarını anlatıyorlar. Bir adamı üç dakika bir yere baktırıyorlar ve "vahey vahey ne kadar anlamlı" sonuçları çıkarmamızı bekliyorlar, haa eylemi içlerinde geliştirdikleri bağlam bizi anlam deryasına sürüklüyor olabilir. Ama işte hmm sevgilisinden ayrılmış adamın "durum öyküsü" o kadar kuvvetli bir bağlam olmuyor.

Gidin ilginç hikayeler bulun. Ne bileyim illa durum öyküsü çekmek istiyorsanız basuruyla sıkıntısı olan bir adamın durumunu görelim de en azından bağlam değişik diyelim. Ama lütfen öykü konusunda biraz daha yaratıcı olun.

Tamamıyla dostça ve iyi niyetle yazdım bunları. Sevgiler.

 
Gönderildi : 31/12/2011 6:59 pm
(@ayberk-olgay)
Gönderi: 0
 

Fırat'ın söylediklerine katılmakla birlikte filmin adını "Bicepslerime düşen gözyaşları" olarak değiştirmenizi öneriyorum. 🙂

 
Gönderildi : 31/12/2011 9:10 pm
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

Evet değerli yorumlarınız için tesekkurler.Filmi anneme babama izlettim ... Onlar tam tersi daha yapıcı oldular . Senaryoyla ilgili bizim de kafamızda soru işaretleri vardı.Ama gördüğünüz gibi çıkan iş bu.Tabi ki senaryonun iyi olduğunu falan savunamam . Bu yorumlarla daha fazla kafa yorup daha iyi senaryolar,daha yaratıcı hikayeler,daha iyi kısa filmler çekmeye çalışacağım . Tişörtün de olmaması " bak bak pezevenge ( kezzapın tabiriyle ) kaslarını göstermeye çalışmış " amaçlı değildir . Sadece her insan üstsüz yatabilir ve ev hali olarak tişörtsüz gezebilir mantığıydı . Söyleyeceklerim bu kadar dediğim gibi yorumlarınızla daha iyi hikayeler,senaryolar,kısa filmler çekmeye çalışacağız.

 
Gönderildi : 31/12/2011 9:59 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Anne baba derken senin annenden babandan değil karakterin anasından babasından bahsettim. Pezevenk de sen değil karakter, ki hakaret değil, sevgi kelimesi o. Erkek bebeği pezevenge bak diye seversin ya o şekil. 🙂

 
Gönderildi : 31/12/2011 10:22 pm
(@kykgm)
Gönderi: 0
 

her ne yapmayan çalıştın bilemem ama kadrajlar iyi

Yaş, milliyet yada özgeçmiş önemli değil; önemli olan söyleyecek bir şeyin olması.

^^KYKGM^^

 
Gönderildi : 31/12/2011 10:36 pm
(@sekko)
Gönderi: 159
 

aslında tişörtün olmamasına daha sanatsal bir kulp bekliyordum ben. "hepimiz çıplak geldik, çıplak gidicez" vs. 🙂 her neyse.
yine de oynayan arkadaş bedeninin gözüktüğü sahnelerde "hımps!" diye karın kaslarını sıkıp bir külçe gibi dolaşmasaymış daha doğal olurmuş sanki.

 
Gönderildi : 31/12/2011 10:40 pm
(@mecayonur)
Gönderi: 830
 

Fırat'ın söylediklerine katılmakla birlikte filmin adını "Bicepslerime düşen gözyaşları" olarak değiştirmenizi öneriyorum. 🙂
bu yorumunla beni öldürdün kardeşim gülme krizine girdim yaaaaa
😀

Shut your fucking bloody mouth!!!( çeviri: allah belanı versin! )

 
Gönderildi : 01/01/2012 12:25 am
(@uguratilgan)
Gönderi: 0
 

Film yapmak için film yapmayı bırakırsak çok daha güzel işler görebileceğiz diye düşünüyorum. Genel bir kanı bu..

 
Gönderildi : 01/01/2012 1:00 am
(@ayberk-olgay)
Gönderi: 0
 

Yeni yıla gülerek girmene sevindim Onur. 🙂

Bu arada senaryodaki sorunu "bereke sendromu" olarak adlandırmayı uygun buluyorum. Katılan var mı acaba bana?

 
Gönderildi : 01/01/2012 2:44 am
Sayfa 1 / 2
Paylaş: