Forum

Hayat

31 Gönderi
13 Üyeler
0 Reactions
7,104 Görüntüleme
(@sadoline)
Gönderi: 0
 

mevcut yorumların üzerine katabileceğim pek birşey yok...
makinist amcanın sahnesini daha etkileyici beklerdim... yakın planlara hasret bırakmış ama tek seferlik çekimin zorluğu ve bütünlğün katkısı göz ardı edilemez tabiki..
giriş kapısını tam karşıdan yakın plandan yavaş zoom çıkarak yada şaryoyla alınsaydı ve en sonda da aynı şeklde girerek/çıkarak alınsaydı yüklenmek istenen anlama daha çok hizmet ederdi gibime geldi...
elinize sağlık daha güzellerini bekliyoruz...

 
Gönderildi : 03/07/2008 3:28 pm
(@isadora)
Gönderi: 36
Başlığı açan
 

teşekkürler sadoline makinist sahnesi istediğm gibi olmadı aslın da neyse artık diğer çalışmalarım için tecrübe oldu görüşürüz..

 
Gönderildi : 04/07/2008 1:33 am
(@ercin)
Gönderi: 0
 

Filmin vimeo linki eklenmiştir.

http://www.vimeo.com/1379506

 
Gönderildi : 21/07/2008 7:34 pm
(@ozgurmert)
Gönderi: 0
 

Öncelikle filminiz hayırlı olsun arkadaşlar. Yapılan yorumlara ek olarak şunu söylemek istiyorum. Fon müziği kullansaymışsınız daha iyi olabilirmiş. Sesteki gürültüyü temizlerdi ve daha etkili bi anlatım olurdu. İlerdeki filmlerinizin daha başarılı olacağından eminim.

 
Gönderildi : 25/07/2008 6:19 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
 

Sağlam bi film olmuş, elinize sağlık. Baştaki insanların sinemaya girişleri ve bilet aldıktan sonra farklı düşüncelerin bira arada bulunması olayı bence iyi anlatılmış. Arkadaşını bekleyen kız, tek başına oturmuş sigara içip etrafı izleyen biri, tiki grup, ve diğer insanlar bence anlattılmak isteneni güzel yansıtmış. Makinist amcanın kalbinin iyice sıkıştırmaya başladığı sahneler biraz sarsıntılı olmuş ama güzel.

Diyaloglardan hiç bişey anlamadım ama önemli diyaloglar olduğunu da zannetmiyorum görüntüler yeterince anlatıyo. Elinize sağlık.

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 25/07/2008 7:18 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

İlk Yorum Şekli : Film Seyredildiği An İç Sesin Gevezeliği

Giriş niye çok uzun? Tam 04:00 da, dış çekim bitti (ilk sahne) ‘’Doğum’’ kısmına geçildi. Bilinçli yapıldığı belli. Fuayenin akustiği güzelmiş. En arkadaki kız çok ‘cool’. Ayrıca merak ettiğim bütün bu arkadaşlar rol mü yapıyorlar, yoksa bir kısmı gerçek seyirci mi? Konuşmalardan şu ana kadar hiçbir şey anlamadım. Belki de bir önemi yok. Amaç belki de bazen, diyalog veya iletişim yolu seçmenin anlamsız olduğu yönünde. 06:13 hala hiçbir konuşma anlaşılamadığına göre bu gürültü bilinçli olarak veriliyor. Haneke’nin film sonlarını andıran –Saklı- bir gidişat. 07:38 kırmızı tişörtlünün Erçin olduğunu düşünüyorum. Gürültüye devam. Sabit kamera, açılar, çekim ölçekleri şu ana kadar sırıtmıyor ama bir sıra dışılık hissi de vermiyor. 08:30 Erçin’in kız ile konuşmalarını çok merak etmeme rağmen bir türlü anlayamıyorum. 08:54 makinist amcanın odasının çekiminde kameranın görüş açısını beğendim, bir doğruldum yerimden. 11:06 ‘’Yaşam’’ gerçek film başlıyor diye mi? Film başladığı halde makinisti görmeye devam ediyoruz. Seyirciye o zaman diliminde farklı, sıra dışı bir yaşam sunarken gösteriliyor, bu yüzden direk filme geçmiyor kurguda, bence. Amcanın su şişesini alması, hap içmesi… doğaçlama mı, siz mi istediniz merak ettim. 17:14 hareketli kameraya geçiş, bir şeyler olacak amcaya. Amca çok doğal ama kriz anında, suya ve haplara ulaşamaması biraz zorlama olmuş. Sanki ilk uzanışında alması çok rahat gibi görünüyordu. Oflayarak çıkan gençleri yine anlayamadım. Film mi yarıda kaldı ona kızıyorlar, yoksa filmi mi beğenmediler. Evet makinistin odasında boşa dönen bir makara var ama hangi makara?

Genel Yorum :

Öncelikle göze batan süresinin çok uzun olması. 10 dakikaya indirgenebilecek bir filmin iki katı uzunlukta olması, kısa film mantığına aykırı. Elbette bir bildiğiniz vardır ama ben o bildiğiniz şeye ulaşamadıktan sonra bir anlamı yok. Senaryo genel anlamda sade ve sıradan görünmesine rağmen, biraz kafa yorulduğunda –en sevdiğimiz şey - bazı altmetinlere de ulaşabiliyoruz. Birbirine yabancı hayatların sinema yoluyla kesişmesi ve birbirine teğet geçip yine kendi eksenlerine dönmesinden bahsedebiliriz. Birbirlerini görmüyorlar bile. Makinist bir nevi, kısa bir süre için Tanrı’dır diyebiliriz: Kullarına görmek istedikleri hayatı verir ve aradan çekilir. Tanrı’nın ölümü bile sessiz olur, bilinemez. Birileri bunu haykırmadığı sürece (Nietzsche gibi) hayat akmaya devam eder. Film döner, gençler dağılır, eylem sürer. Senaryonun hakkı tam verilememiş, daha güzel çekilebilirdi. Ama bir, ilk film için güzel ve sağlam bir adım atılmış. Devamında başarılar dilerim.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 26/07/2008 7:55 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bir sayfa kadar bir eleştiri yazdım filme ama şimdi eleştirimi okudum da fazla ağır geldi sanki ve kırıcı olarak algılanabilineceğinden korktum o nedenle göndermedim (kibarca tekrar yazmaya da üşeniyorum :)). Eleştiri bende duruyor, eğer okumak isterlerse erçin ve isadora'ya özelden ulaştırabilirim veya buradan atabilirim.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 26/07/2008 10:23 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
 

İlk Yorum Şekli : Film Seyredildiği An İç Sesin Gevezeliği

Giriş niye çok uzun? Tam 04:00 da, dış çekim bitti (ilk sahne) ‘’Doğum’’ kısmına geçildi. Bilinçli yapıldığı belli. Fuayenin akustiği güzelmiş. En arkadaki kız çok ‘cool’. Ayrıca merak ettiğim bütün bu arkadaşlar rol mü yapıyorlar, yoksa bir kısmı gerçek seyirci mi? Konuşmalardan şu ana kadar hiçbir şey anlamadım. Belki de bir önemi yok. Amaç belki de bazen, diyalog veya iletişim yolu seçmenin anlamsız olduğu yönünde. 06:13 hala hiçbir konuşma anlaşılamadığına göre bu gürültü bilinçli olarak veriliyor. Haneke’nin film sonlarını andıran –Saklı- bir gidişat. 07:38 kırmızı tişörtlünün Erçin olduğunu düşünüyorum. Gürültüye devam. Sabit kamera, açılar, çekim ölçekleri şu ana kadar sırıtmıyor ama bir sıra dışılık hissi de vermiyor. 08:30 Erçin’in kız ile konuşmalarını çok merak etmeme rağmen bir türlü anlayamıyorum. 08:54 makinist amcanın odasının çekiminde kameranın görüş açısını beğendim, bir doğruldum yerimden. 11:06 ‘’Yaşam’’ gerçek film başlıyor diye mi? Film başladığı halde makinisti görmeye devam ediyoruz. Seyirciye o zaman diliminde farklı, sıra dışı bir yaşam sunarken gösteriliyor, bu yüzden direk filme geçmiyor kurguda, bence. Amcanın su şişesini alması, hap içmesi… doğaçlama mı, siz mi istediniz merak ettim. 17:14 hareketli kameraya geçiş, bir şeyler olacak amcaya. Amca çok doğal ama kriz anında, suya ve haplara ulaşamaması biraz zorlama olmuş. Sanki ilk uzanışında alması çok rahat gibi görünüyordu. Oflayarak çıkan gençleri yine anlayamadım. Film mi yarıda kaldı ona kızıyorlar, yoksa filmi mi beğenmediler. Evet makinistin odasında boşa dönen bir makara var ama hangi makara?

Genel Yorum :

Öncelikle göze batan süresinin çok uzun olması. 10 dakikaya indirgenebilecek bir filmin iki katı uzunlukta olması, kısa film mantığına aykırı. Elbette bir bildiğiniz vardır ama ben o bildiğiniz şeye ulaşamadıktan sonra bir anlamı yok. Senaryo genel anlamda sade ve sıradan görünmesine rağmen, biraz kafa yorulduğunda –en sevdiğimiz şey - bazı altmetinlere de ulaşabiliyoruz. Birbirine yabancı hayatların sinema yoluyla kesişmesi ve birbirine teğet geçip yine kendi eksenlerine dönmesinden bahsedebiliriz. Birbirlerini görmüyorlar bile. Makinist bir nevi, kısa bir süre için Tanrı’dır diyebiliriz: Kullarına görmek istedikleri hayatı verir ve aradan çekilir. Tanrı’nın ölümü bile sessiz olur, bilinemez. Birileri bunu haykırmadığı sürece (Nietzsche gibi) hayat akmaya devam eder. Film döner, gençler dağılır, eylem sürer. Senaryonun hakkı tam verilememiş, daha güzel çekilebilirdi. Ama bir, ilk film için güzel ve sağlam bir adım atılmış. Devamında başarılar dilerim.

Öncelikle teşekkür ederim hegel.yazını burada görmek çok güzel.

Merak ettiklerine geçeyim.

Filmdeki herkes, teker teker seçilmiştir.Yönetmen onlarla günlerce prova yapmıştır.Sinema salonu çalışanları bizim çekimlerimiz için seferber olmuştur.Emekli olmuş gerçek makinist amca evinden getirilmiştir.Yine yönetmen ona ince ince ne yapması gerektiğini anlatmıştır.Bu kalabalık kadro titizlikle organize edilmiş ve herkesin ne yapacağı önceden defalarca anlatılmıştır.Bu yüzden bu filmde senaryomu emanet ettiğim yönetmenimiz Emrah'ı tebrik ediyorum.Benim iki yıldır çekmeye cesaret edemediğim belki de hakkını verememekten korktuğum bu senaryoyu hasbel kader yanlışlarıyla doğrularıyla kotarmıştır. Kameranın yetersizliği, mikrofon'un ortamdaki tüm sesi alması gibi teknik olanaksızları anlatarak bahane bulmuyorum ama tahmin ediyorsunuz eminim şartları.

Konuşmaların önemsiz olduğuna dair yaptığın yorumu hem ben yazarken hem de emrah çekerken benimsemiştik. Oradaki kırmızılı genç, evet ben oluyorum, ne konuştuğumun önemi yok hemfikiriz zaten, ama biraz anlatayım. Orada kıza, marlon brando'nun çetrefilli kişilini anlatıyordum. onun bir filmin kurgusunu değiştirecek kadar baskın, çalışılması zor bi oyuncu olduğunu söyleyerek hollywoodun star sistemini eleştiriyordum.gerçi eleştirilecek sadece bu değil, tümüyle eleştiriyom da o sırada o aklıma gelivermişti.

Makinist amca tümüyle emrah'ın kontrolündeydi, sanki doğuştan sinema oyuncusu olarak doğmuş. Emrah anlattı ve tek seferde yaptı her şeyi. Biz şaşkınlıkla izledik onu. Onu ilerki projelerde de göreceğiz muhtemelen, çok yetenekli. Ayrıca o yaştaki bi insanı o makine dairesinde 3 saat boyunca terlettik, makine çalıştığında orası cehennem gibi oluyor bilenler bilir..bu şartlarda açıkçası bayağı korktum ama kazasız belasız bitti çekimler.

Kalp krizi anında kameranın aktüel bir hal almasının nedeni salonda 5 dakika sonra film başlaycak olmasıydı. sanırım emrah kafasındaki planları çekemedi ve bir daha fırsatı olmadığı için kriz anını öylece çekmek istedi.bu filmin görsel bütünlüğünü sekteye uğraıyor kanımca ve çok başarısız.şartların zor olması bahane değil, filmin en can alıcı bölümü kötü hatta çok kötü olmuş.

Oflayarak çıkan genç benim..ben hep salondan çıkarken öyle yaparım, benim için boşalma anı sanırım. bu sıkılma belirtisi gibi görünmüş aslında benim aldığım hazdan kaynaklanıyor. ama hazzı gösteriş biçimimi cidden sorgulamalıyım.

boşa dönen makara tamamiyle ölümü simgeleştirmek amacıyla yapıldı. senin de söylediğin gibi filmin içerisinde yer alan küçük büyük sürprizler, altmetinler...film biter, hayat da biter... filmde birbirinin içine girmiş iki farklı hayattan bahsediyorum, ikisinin de kendine göre koşulları ve büyük benzerlikleri var.20 dakikalık bir yolculuğun ardından tüm bu metinleri seyircinin ifade edemese de hissedebildiğini düşünüyorum.belki daha iyi çekilebilirdi, daha da iyi anlatılabilirdi.

Son olarak okumaların her zman olduğu gibi yine güzel. ulaştığın metinleri bilmem çok iyi..okuyabildiysen ne mutlu bana.ayrıca makinist'in oradaki vasfı üzerine çok çeşitli kelamlar duyuyorum, çoğu da birbirinden farklı; tanrı,peygamber,yönetmen,sinema emekçisi,orada bulunanların en tecrübelisi, bilge kişi,yaratıcı,sanatçı,sıradan biri, annem,babam... bu daha gidiyor.. herkes hayatındaki kendi kahramanını makinistle özdeşleştiriyor..bu çeşitliliği hedeflemiştim, film hiç başarılı olmasa bile bunları duymak bile beni çok mutlu ediyor.

Teşekkür ediyorum hegel.. Görüşmek üzere.

 
Gönderildi : 27/07/2008 6:25 am
(@ercin)
Gönderi: 0
 

Bir sayfa kadar bir eleştiri yazdım filme ama şimdi eleştirimi okudum da fazla ağır geldi sanki ve kırıcı olarak algılanabilineceğinden korktum o nedenle göndermedim (kibarca tekrar yazmaya da üşeniyorum :)). Eleştiri bende duruyor, eğer okumak isterlerse erçin ve isadora'ya özelden ulaştırabilirim veya buradan atabilirim.

ben bazen aşırı tepki verebiliyorum galiba, kezzap ta aynısı söyledi, beni eleştirmeye korktuğunu... aman, insanlarda nasıl bi izlenim bırakmışım, aslında hiç fevri bi adam değilimdir. 😀 seni tanıyorum abi ya, bu yüzden kırılmam.ben art niyetli laflara kızdım,kızıyorum.. bu yüzden gönül rahatlığıyla foruma gönderebilirsin yazını. yok içerisinde rencide edici, filme alakasız sadece üslup farklılığından rahatsız olduğun için şahısa yönelik laflar ettim diyorsan, 😀 he he gönder özele, ordan kapışalım..:D

baştan söyleyeyim, neden üslubun böyle, o ilk plan neden uzun gibi eleştiriler defalarca geldi, burda sıkıntılı olduğumuzu düşünüyoruz. bu yüzden yerden yere vurduysan canın saolsun da..başka türlüsü olmazdı bu filmde.. belki ilk ve ikinci planın estetik doygunluğu daha falza olsaydı ve mizansen,kalabalık çok daha iyi ayarlansaydı ve hedeflenen gerçeklik yakalansaydı bu kadar göze batmayacaktı. kabul ediyorum ilk iki plan başarısız. ama bu başarısızlığın nedeni asla uzunluğu değil.

eglaia, düşüncelerini bilmek, okumak, faydalanmak isterim, isteriz. Gönder abi..;)

 
Gönderildi : 27/07/2008 6:31 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Ya noktasına ellemeden gönderiyorum ama lütfen hiçbirinin kişiye özel olmadığını ve sadece gördüklerimi yazdığımı bilin. Yani amacım rencide etmek veya aşağılamak değil. Düşündüklerim bunlar, normalde olsa da dediğim gibi yazmam, erçin'i ve eleştirilerini sevdiğim için ben de onun bir işini incelemek istedim, bek istediğim gibi olmadı üzgünüm :(.

Filmi ilk koyduğunuz gün indirip 20 dakika olduğunu görünce izlememiştim.. Senaryoyu'yu erçin'in yazdığını öğrenince az önce, hemen oturdum izledim.. Ne yazık ki hayal kırıklığı. Beğenmediğim filmlere eleştiri yazmam normalde ama sözkonusu erçin olunca yazmam gerektiğini hissettim (kötü manada değil yani, erçin'i bilenler anlayacaktır ne demek istediğimi).

Şimdi teknik kısımla başlayalım..

Filmin sonunda boom yazıyor da kusura bakılmasın, bu filmde boom kullanıldığına inanmak için orada olmam lazımdı.. Ne dendiği önemli olmasa bile konuşmaların anlaşılması şarttır.. Bozuk bir ses bandı insanı filmden uzaklaştırır.. Aynen bana yaptığı gibi.. Üstelik kadrajların vasat bir seviyede seyretmesi ve üzerine filmin durgun havası eklenince, doğum bölümü, Doğum Sancısı bölümüne dönüşüyor ve gelmeyen arkadaşını bekleyen kız gibi sıkılıyoruz biz de.. Hiç yapmayı sevmem, hiç de yapmak istemedim ama filmi yer yer 5er saniye ileriye alarak izledim..

Şimdi bir uzun plan vardır, karede hiçbir şey olmaz ama sıkılmazsınız.. Ancak ne yazık ki o etkileyicilik yok filmde.. Kadrajların özensizliği yanında, dikkat edilmeyen aks, her kesmede baş döndürüyor.. Yakın planlarda oturma planı kafa karıştırıyor, üstüne bir de bu sahnelerin uzunluğu ve gereksiz detaylarla dolu olmaları bize daha da çok sıkıyor. Makinistin odaya nerden girdiği nereden çıktığı belli olmuyor. Çay almaya giderken herhalde odada tuvalet var oraya gidiyor dedim, meğer odaya girdiği yermiş vs. gibi..

Senaryo kısmını pek eleştiremeyeceğim zira hem zaten pek anladığım bir alan değil, hem de senaryo açısından işlevsel bir kusrunu göremedim.. Ancak teknik detaylardaki eksiklik, senaryonun işlenmesini engellemiş.. Bir önceki sayfada erçin "sinema salonunu dünya, dolayısıyla da ana rahmi olarak betimlemek istedim" demesi beni dumura uğrattı tabii çünkü filmde bunu anlayabileceğimiz ne görsel, ne de bilinçaltına hükmedecek herhangi bir şey yok..

Belirli bir hava yakalanması için uzun planlar kurulmuş tabii ama bu uzun planlar kurulurken çok önemli bir nokta göz ardı edilmiş.. Öncelikle bu bir kısa film. Kısa filmin amacı kısa ve öz derdini anlatmak.. Hegel'in de dediği gibi, 10 dakikada hatta 5 dakikada anlatılabilinecek bir konu 22 dakikada anlatılınca insan yoruluyor, sıkılıyor.. Uzun çekseniz bunlar kabul edilebilir.. NBC de uzun planlar kullanıyor(evet onlarda da çok sıkılıyorum) ama en azından teknik ustalığı bunu kaldırabiliyor.. Yani demek istediğim zor bir işin altına girilmiş ve ne yazık ki çıkılamamış.. Kısa filmi kısa film yapan temel öge, yani hikâye ve dert anlatımına yeterince önem verilmemiş, montajdaki ve diğer teknik konulardaki hatalı tercihler de eklenince.. "olmamış"..

Umarım yanlış anlaşılmaz..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 28/07/2008 4:26 am
(@ercin)
Gönderi: 0
 

Teşekkürler. Yazında kesinlikle rencide edici, kırıcı bir şey yok... Ne demek istediğini çok iyi anladım, bence gayet güzel anlatmışsın. Eleştirilerine yönetmen(isadora) cevap verecektir.Ama ben de bir kaç kelam edeyim.

boom operatör mevzusu bizim için ilginç oldu.. benim vileda sopasıyla desteklediğim 100 dolarlık rode video mikrofonum var.onu emanet ettiğimiz arkadaşa sen boom operatörsün dedik.. o da hönk diye cevap verdi.. he he işte bu filmin boom operatörlüğü bu kadar.. adam bayağı uğraştı ama hakkını vermek lazım, yorucu bir iş..rode video mikrofonu beğenmiyorum tabi, ortamdaki tüm seslere çok duyarlı malesef, boom mikrofon falan da değil(biz öyle hayal ediyoruz.)..
Senaryo kısmını pek eleştiremeyeceğim zira hem zaten pek anladığım bir alan değil, hem de senaryo açısından işlevsel bir kusrunu göremedim.. Ancak teknik detaylardaki eksiklik, senaryonun işlenmesini engellemiş.. Bir önceki sayfada erçin "sinema salonunu dünya, dolayısıyla da ana rahmi olarak betimlemek istedim" demesi beni dumura uğrattı tabii çünkü filmde bunu anlayabileceğimiz ne görsel, ne de bilinçaltına hükmedecek herhangi bir şey yok..

Bu çok bıçak sırtı bir istekti sanırım. Bunu yakalayabilmek gerçekten çok zor, ben açıkçası zaten iki senedir cesaret edemiyordum.Ama imkansız değildi sanırım, eğer şartlar daha uygun olsaydı istediklerim görsel olarak anlatılabilirdi.

Tekrar teşekkürler, eglaia'nın beğenmediği bir filmi bu kadar eleştirilmesi görülmemiştir, bu da başarıdır.. 😀 Beğeneceği filmler de yapmak dileğiyle..

 
Gönderildi : 28/07/2008 5:13 am
(@isadora)
Gönderi: 36
Başlığı açan
 

slmlar arkadaşlar, uzun bir aradan
sonra yorumlarınızı okudum çünkü internetin olmadığı bi dünyadaydım...Ama Erçin'den aldım haberleri... Çektiğim filmin bazı bölümleri montaj sırasında içime sinmemişti bi kaç değişiklik yapıp tekrar yolladık.... ve yorumlarınızı aldık hepinize öncelikle teşekkür ediyorum..Yazılanlara genel bi şekilde baktığımda şunları görüyorum:sesin rahatsız edici olduğu,diyalogların anlaşılmadığı,bazı sahnelerin beğenilmediği yada açılarının anlatıma uygun olmaması,sürenin uzun olması gibi...
benim bu yorumlara katıldığım ancak katılmadığım noktalarda var.!
-Ben bu filmi çekmeye karar verdiğimde çok sade bi şekilde çekiceğime ve anlatımımın yeterli olacağını düşündüm çünkü senaryoyu okuduğumda kafamda bu şekilde oluşturdum.. Ancak kafamızda tasarladığımız bazı şeyler her zaman istenildiği gibi olmuyor çünkü engeller ve imkansızlıklarla(ekipman ve mekan vs.) karşı karşıya kalınabiliyor çünkü biz profesyonel değiliz..Her neyse,ses konusuna değinecek olursak ses evet istediğim gibi olmadı erçinin de söylediği gibi iyi bir mikrofonumuz yok artı sinemanın bulunduğu ortam işlek bi otoyolun yanında olmasından ötürü seste sorunlar teşkil etti..
-Diyaloglar konusunda ise zaten senaryoda yazılı olan bir diyalog yoktu.verdiğim fikirler doğrultusun da oluşturduğumuz doğaçlar ve ortam sesi benim için yeterliydi.bu konuda fazla söyleyecek bişeyim yok inşallah diyalogların bulunduğu bir film çektiğimde böyle bir sorun olmayacak..
-filmin süresinin uzun olması aslında genel olarak beni rahatsız etmedi ,bazı sahneler gereğinden fazla uzun olmuş olabilir bu yinede insanı o kadar sıkmıyor diye düşünüyorum tabi yinede bu kişisel bir şey benimde beğenmediğim bir sahne var mesela ,gişe sahnesi hoşuma gitmedi ancak bu karara biraz geç ulaştığımdan dolayı sahnede öylece kaldı …bunun yanı sıra ilk sahneye de uzun olmuş diyebilirsiniz ancak ben bilerek uzun tuttum o sahneyi çünkü ‘’doğum süreci sancılıdır’’
Ve son ölüm sahnesine değinecek olursak hayal ettiğim gibi olmadı zaten makinistimiz çok yorulmuştu sahneyi tekrar almak istemedim ama keşke tekrar çekseydim ..
Bazı imkansızlıkların içinde bulunmamıza rağmen hepimizin iyi olsun yada kötü olsun filmler ortaya çıkarmamız ve bunlar üzerinde tartışıp kafa yormamız beni çok mutlu ediyor.. Eleştirileriniz her zaman dikkatimde olacaktır …
Hepinize tekrar çok teşekkür ediyorum …görüşmek üzere..:)

 
Gönderildi : 29/07/2008 6:00 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

Ya çeken arkadaş kusura bakmasın da ileri ala ala 7 dk izleyebildim sonra heyhey bastı 🙂

- baço

 
Gönderildi : 29/07/2008 6:02 pm
(@kertenkelebek)
Gönderi: 0
 

bencede çok uzun tutulmuş sahneler. Filmi çeken arkadaslar bunun farkındalar ve bu sayede belki daha farklı şeyler anlattıklarını düşünüyolardır ama gerçekten izlerken rahatsız ediyo gereğinden fazla uzatılmış.. Eksiğiyle fazlasıyla yinede güzel bir film emeğinize sağlık..

 
Gönderildi : 29/07/2008 7:02 pm
(@isadora)
Gönderi: 36
Başlığı açan
 

arkadaşlar filmimin neden uzun olduğu konusunda gereken açıklamayı geçmiş yazılarımda belirtmiştim..!Aslında biraz daha dikkatli izlense daha güzel şeyler anlaşılacağına inanıyorum yine de tercih meselesi tabiki....herkese teşekkürler..

 
Gönderildi : 30/07/2008 2:33 am
Sayfa 2 / 3
Paylaş: