Forum

Hayat

31 Gönderi
13 Üyeler
0 Reactions
7,104 Görüntüleme
(@isadora)
Gönderi: 36
Başlığı açan
 

Hayat

Yönetmen:Emrah Ekelik

Senaryo:Erçin Öztaş

Oyun:İrfan Demirel

Süre:20.33

Link1: http://www.vimeo.com/1379506

Arkadaşlar, ben Emrah..Uzun süredir üzerine çalıştığım filmimi an itibariyle bitirmiş bulunmaktayım. İzleyip, eleştiri ve yorumlarınızı bizden esirgemezseniz seviniriz..Şimdiden teşekkürler..

 
Gönderildi : 15/06/2008 5:52 am
(@aygunb)
Gönderi: 0
 

Merhaba Emrah,

Filmini izledim ve kendimce su noktalarda fikrimi beyan etmek istiyorum:

1) Film bence cok uzun ve cok sabit plan cekim var. Simdi sen de bunlarin farkindasindir kanimca, cunku asiri derecede yani. Bilincli olarak yaptigin belli ama neye guvenerek bunu yaptin? Bu sabit planlar sence hikaye anlatimina ne katti? Izleyiciden bu peygamber sabrini neye guvenerek istedin?

2) "Hayat" filminin hayati anlattigini ve hayatin da genelde bekleyis ile dolu ve aksiyonsuz oldugunu savunabilir insan ama unutmamali ki sanat "gercegin fotokopisi" olamaz. Sanatci, gercegi belli olculerde yansitir ve kendi fikrini, tavrini ortaya koyar. Hayat soyledir, insanlar boyledir demek yetmez, neden boyledir, nasil olmalidir sorulari da bence sorulmasi gereken sorular. Ben bir sinema filminde -gercek hayatta oldugu gibi- 20 dakika tuvalet sahnesi gormek istemedigim gibi 10 dakika sinemaya giris sahnesini de gormek istemem. Bu beni senin gozunde ne yapar?

3) Ses konusunda daha ozenli olabilirdin kanimca. Sesler, uzun sabit plan cekimlerle bir olup yer yer dayanilmaz oluyor.

4) Filminize esin kaynagi olan fikir hakkinda da birsey soylemek istiyorum: Ben su anda bu satirlari yazarken Afrika'da 5 yasindaki bir kiz cocugu sitmadan oluyor. Simdi sizin filminizden de ben asagi yukari ayni mesaji aldim. Dramatik oge nerede? Ben neden bu detayla ilgileneyim? Evet sinema, makinist, olum, populist filmler (Sex and The City) bir takim cagrisim spazmlarina delalet ama bence bir kisa film konusu olacak kadar olgunlasmis degil.

Bu isin cok basinda ve ayni hatalara dusen birisi olarak ben sunu soylemek isterim: Neden film yaptigini, ne anlatmak istedigini ve anlatmak istediginin anlatmaya deger olup olmadigini iyi tartmalisin. Seni kirmaktan cekinmeyecek insanlara anlat projeni, geri bildirim al onlardan. Arkadas cevren bazi konularda olmasi gerektigi gibi elestiremez seni ve sen de kendini inandirdigin fikre daha da baglanirsin. Kotu elestirilerin pesinde kos her zaman, iyiler sana hicbir sey katmayacaktir.

Bu cevabi umut kirici olarak degil uzerinde dusunecegin -dogruluklari mutlak olmayan- yorumlar silsilesi olarak dusunmeni isterim. Ilerleyen filmlerini izlemek umudu ile...

"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen

Bayram Aygun

http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 15/06/2008 9:16 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

İlk planda rahatsız edici olan sinemaya gelenlerin bariz bir şekilde peşpeşe gelmeleri. Sanki birbirlerini bekliyorlarmış gibi.(ki gerçekten öyle yapıyorlar:) Onun yerine kalabalık bir sinema girişi önü daha isabetli olabilirdi gibi geliyor. Ama biraz daha sembolik bir anlatım hedefliyordu diyorsan
o da planın gerçeklik dokusuyla uyuşmamış. Bir de sıkıntılı olan sinemaya gelenlerin yaşlarının aşağı yukarı aynı oluşu. Yani "arkadaşlarını oynatmış" havası çok hakim.

Uzun planlardan bireylere geçiş çok isabetli olmuş. Zaten filmin olayı da burada yatıyor. Bütünü oluşturan parçalar. Fakat biraz daha yakın planlar tercih edilip mesafeli anlatımdan vazgeçilebilirdi. Sanki planın uzaklığı konusunda bütün ve parçalar arasında bir arada kalımışlık mevcut gibi.
Makinist amca için de aynı şey geçerli, amcayı genişten değil biraz daha yakın planda görsek anlatım daha kuvvetlenirdi gibime geliyor. Sanırım amaçlanan parçaları anlatırken de insanları bütünlükten koparmamak, böyle de kötü olmamış fakat, hani zaten insanları ikinci ve üçüncü planda bir arada gördük, keşke artık daha özele inseydi. Demek istediğimi tam da amcanın makina dairesine girdiği planda yapmışsın, ışık biraz parlamasa mükemmel bir plan olacakmış. Makina dairesi içierisndeki planlar ve anlatım genel olarak hoşuma gitti diyebilirim. Sadece yine biraz daha yakın planlara ihtiyaç varmış gibi geliyor.

Amcanın kalbinin sıkıştığı sahnedeki çekimler hoş olmamış ne yazık ki. Çok güzel bir sonu kötü anlatmış. Makaranın boşa dönüş sahnesi hariç.

Senaryoya gelince, bence çok iyi. Tebrik ediyorum Erçin. Yani aygunb'nin 4. maddede söylediklerine kesinlikle katılmıyorum. Bence filmin öyle iddalı bir söylemi yok. Ben çok beğendim.

Fakat film gereğinden çok daha uzun. Bu film on dakika civarında olmalıydı bana kalırsa. Son olarak da bunu söyleyeyim.

 
Gönderildi : 15/06/2008 2:09 pm
(@eserdem)
Gönderi: 0
 

öncelikle anlatılanın içerisinde sinemanın kendisinin geçmesi nedeniyle baştan ısındığım bi çalışma. (:

planların uzunluğu aslında anlatılanın yoğunluğu ile ilgili birşey. yani doyurucu bir plandan çıkarılması gerekenler için düşünmemiz gerekiyorsa bırakın izleyelim, ancak çok derin bir kompozisyon yokken uzun seyirli planlar yüzeysel anlamda "sıkılma" dan başka birşey getirmiyor ne yazık ki.

filmin ilk 10 dakikasını izledikten ve "doğum" yazısını da hesaba kattıktan sonra aklıma gelen hikaye, bir film izlerken bir hayatı yaşıyor olmamızdı. yani bileti alırız ve doğar çocuk, onun hayatını film boyunca izleriz, izlerkenki gülmelerimiz ağlamalarımız korkularımız o "hayat"ın parçalarıdır. ve film biter, hayat da. bu şekilde bir kompozisyon beklerken birden hayat'ın sahibi değişiverdi, o noktada biraz bulanık kalmış sanırım konu ya da ben çok saplantılı yaklaştım (:

tripod dışındaki planlardaki kamera kullanımı gerçekten iyi olmamış, tabiki teknik imkanlar da açıların durumunu doğrudan etkiliyor ne yazık ki. ama daha iyi olabilirdi hani.

ayrıca filmi ekstra mikrofonsuz çekmişsiniz sanıyordum, sondaki boom operator kardeşin adını görünce şaşırdım. ses iyi değildi.

tekrar konu ile ilgili kısma dönersek baştaki karakterleri işlememiz ile makinist amcamızın durumu arasındaki bağlantıyı yakalayamadım. yani esas karakter makinist ise bu öndeki yan karakterler ne gibi bir anlatıma yardımcı oldular. yani elbette sinema izleyicisiz olmaz, ama bir olayın bir parçası bize gösteriliyorsa, bunun anlatım için gerekli olması gerekir sanırım? dediğim gibi geçiş "film" in kendisi üzerinden olsa sanırım belki daha bağlantılı olurdu.

mevcut sonu düşünerek baştaki karakterlere daha yaklaşılması gerektiğine katılmıyorum, o zaman anlatım iyice belirsizleşecekti. filmde tam olarak neyi anlatıyoruz? eğer makinist amcamız ise önümüzdeki, belki de bu izleyiciler sinemaya gelirken, onun gözünden olan bitenleri görebilirdik, o zaman onun hikayesi olabilirdi tamamen.

genel olarak fena değil, teknik imkanlar da oldukça etkileyici tabiki (kamera mikrofon vs.) aygunb'nin eleştirilerine genel olarak katılıyorum, benim de yapamadığım şeylerden birisi kendi hatamı görme olayı, gerçekten yakın arkadaşlarına ön gösterimler yapabilirsin, dost acı söylemeli ama

yeni çalışmaları bekliyoruz

cehalet mutluluktur

 
Gönderildi : 15/06/2008 5:41 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
 

1) Film bence cok uzun ve cok sabit plan cekim var. Simdi sen de bunlarin farkindasindir kanimca, cunku asiri derecede yani. Bilincli olarak yaptigin belli ama neye guvenerek bunu yaptin? Bu sabit planlar sence hikaye anlatimina ne katti? Izleyiciden bu peygamber sabrini neye guvenerek istedin?

Öncelikle yukarıdaki üslubunu beğenmediğimi söylemek istiyorum. Belki de yazı dili bana böyle hissettirdi ama yine de dikkat etmek gerek, eleştiri böyle hesap sorar gibi yapılmaz.

Uzun planların neden çekildiğine yönetmenimden önce cevap vermek istiyorum.Ben senaryoyu yazarken sinema salonunu dünya olarak metaforlaştırmıştım ve sinema salonunun kapısı da insanoğlunun Hayat'a doğuşunu simgeliyordu. Başka bir deyişle sinema salounun kapısı "ana rahmini" temsil ediyordu.Bu benim için çok önemliydi ve seyirciye hissettirilmesi gerekiyordu. Bu sabit planların hikaye anlatımına çok büyük bir katkısı vardı ve olmazsa olmazdı.İzleyiciden peygamber sabrı falan istemedik,sıkılıp sinirlendiğinde keşke filmi kapatsaymışsın Aygün.. Ben senaryoyu yazarken, seyircinin sinema salonunda sinemanın o mistik atmosferiyle başbaşa kalsın ve huzur bulsun istemiştim, sinirlenmesini değil. Çünkü her sinemaya gidişimde öylece insanları izlemeye koyulurum ve makinisti izlerim merakla..Her neyse, belki de uzun planların seyirciyi sıkmayacak bir bütünüklte kompozisyonu ve estetiği yoktu..bunu demek istemişsen haklısın.Ancak buna Emrah cevap verecektir.
"Hayat" filminin hayati anlattigini ve hayatin da genelde bekleyis ile dolu ve aksiyonsuz oldugunu savunabilir insan ama unutmamali ki sanat "gercegin fotokopisi" olamaz. Sanatci, gercegi belli olculerde yansitir ve kendi fikrini, tavrini ortaya koyar. Hayat soyledir, insanlar boyledir demek yetmez, neden boyledir, nasil olmalidir sorulari da bence sorulmasi gereken sorular. Ben bir sinema filminde -gercek hayatta oldugu gibi- 20 dakika tuvalet sahnesi gormek istemedigim gibi 10 dakika sinemaya giris sahnesini de gormek istemem. Bu beni senin gozunde ne yapar?

Yukarıda anlattığım gibi uzun planlar, sırf çekilmek için çekilmedi..Amaç gerçeğin fotokopisini de çekmek değildi.Senaryo da, hayat soyledir, insanlar boyledir, neden boyledir, nasil olmalidir gibi sorularin peşine düşülmedi..nerden çıkarıyorsun ve beni çok şaşırtıyorsun.sanat, sanat yapmak için yapılmaz aygün.. bizim burda amacımız sırf sanatsal olsun diye bir şeyler yapmak değildi.

4) Filminize esin kaynagi olan fikir hakkinda da birsey soylemek istiyorum: Ben su anda bu satirlari yazarken Afrika'da 5 yasindaki bir kiz cocugu sitmadan oluyor. Simdi sizin filminizden de ben asagi yukari ayni mesaji aldim. Dramatik oge nerede? Ben neden bu detayla ilgileneyim? Evet sinema, makinist, olum, populist filmler (Sex and The City) bir takim cagrisim spazmlarina delalet ama bence bir kisa film konusu olacak kadar olgunlasmis degil.

Senaryoya esin kaynağı olan şey hakkında söylediklerinden hiçbir şey anlamadım. Ne anladığını gerçekten çok merak ediyorum. Dramatik öğe nerde diye bi soruyu nasıl sorarsın, nasıl olgunlaşmamış, popülist diyerek neyi kastetmişsin cidden anlamadım.Aygün, sanırım hiçbir şey anlayamamışsın.
u isin cok basinda ve ayni hatalara dusen birisi olarak ben sunu soylemek isterim: Neden film yaptigini, ne anlatmak istedigini ve anlatmak istediginin anlatmaya deger olup olmadigini iyi tartmalisin. Seni kirmaktan cekinmeyecek insanlara anlat projeni, geri bildirim al onlardan. Arkadas cevren bazi konularda olmasi gerektigi gibi elestiremez seni ve sen de kendini inandirdigin fikre daha da baglanirsin. Kotu elestirilerin pesinde kos her zaman, iyiler sana hicbir sey katmayacaktir.

Bu cevabi umut kirici olarak degil uzerinde dusunecegin -dogruluklari mutlak olmayan- yorumlar silsilesi olarak dusunmeni isterim. Ilerleyen filmlerini izlemek umudu ile...

Aygün yazdıkların beni fazlasıyla kızdırdı, bu işin çok başında olan biri için bu yorumlar sence gerçekçi mi?.. Neden film yaptığımı, ne anlatmak istediğimi ve anlatmaya değer olup olmadığını düşünmem için emin ol uzun yılar harcadım.Ve yine emin ol bu senaryo fazlasıyla olgun bir mevzu içeriyor.Uzun planlara takılı kalarak hiç de objektif olmayan yorumlar okudum senden ve şaşırdım...Seni kırmak istemiyorum. Eğer kendini geliştirmek istiyorsan, lütfen üzerine hakim olamadığın mevzular hakkında böylesi yanlış yorumlar yapma..

 
Gönderildi : 15/06/2008 6:10 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
 

Senaryoya gelince, bence çok iyi. Tebrik ediyorum Erçin. Yani aygunb'nin 4. maddede söylediklerine kesinlikle katılmıyorum. Bence filmin öyle iddalı bir söylemi yok. Ben çok beğendim.

Teşekkür ediyorum kezzap.

 
Gönderildi : 15/06/2008 6:15 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
 

filmin ilk 10 dakikasını izledikten ve "doğum" yazısını da hesaba kattıktan sonra aklıma gelen hikaye, bir film izlerken bir hayatı yaşıyor olmamızdı. yani bileti alırız ve doğar çocuk, onun hayatını film boyunca izleriz, izlerkenki gülmelerimiz ağlamalarımız korkularımız o "hayat"ın parçalarıdır. ve film biter, hayat da. bu şekilde bir kompozisyon beklerken birden hayat'ın sahibi değişiverdi, o noktada biraz bulanık kalmış sanırım konu ya da ben çok saplantılı yaklaştım (:

tekrar konu ile ilgili kısma dönersek baştaki karakterleri işlememiz ile makinist amcamızın durumu arasındaki bağlantıyı yakalayamadım. yani esas karakter makinist ise bu öndeki yan karakterler ne gibi bir anlatıma yardımcı oldular. yani elbette sinema izleyicisiz olmaz, ama bir olayın bir parçası bize gösteriliyorsa, bunun anlatım için gerekli olması gerekir sanırım? dediğim gibi geçiş "film" in kendisi üzerinden olsa sanırım belki daha bağlantılı olurdu.

Öncelikle teşekkür ediyorum Eser Erdem, mevzuya hakim olabilmişsin ve çok güzel yorumlamışsın.Mekanı sinema olan bir kısa filmin senin gibi arkadaşlar için ilgi çekici olacağını ve sıkılmadan izleyeceklerini düşünmüştük zaten. Özellikle makinist dairesinde bir filmin oynatım sürecini, bir çok kişi merak ediyordu ve bu yüzden benim 2 yıldır üzerine kafa yorduğum ama projeye başlamak için çekindiğim bu senaryoyu arkadaşım Emrah çekebileceğini söyledi ve ben de müsade ettim.

Senaryoda ki amaçlarımın hepsini birden söylemek istemiyorum aslında..Seyircinin aynen senin yaptığın gibi düşünüp yorumlamasını istiyorum. Ancak aklındaki boşluklar için şunları söyleyebilirim. Ben senaryoda, sinema ve yaşadığımız hayat'ı kıyaslayarak benzerliklerini anlatmaya çalıştım.O kadar çok benziyor ki birbirine.İşte sinemanın bu yüzden böylesine büyülü ve mistik bir şey olduğunu, belki de ona bu yüzden böyle tutkulu bir şekilde bağlandığımızı naçizane tespit ettim. Bunu yaparken de sinema salonunda bir dünya yaratıp, içine metaforlar,farklı insanlar ekledim..Ancak bu dünyada eksik olan yaratıcıydı, bu dünyaya ve insanların arasına son olarak da benim için en önemlisi olan sinemanın tüm yaratıcılarını temsil eden makinisti ekledim.Aslında kastedilen, sadece salondaki insanların hayatı değildi buna makinistte dahildi. Makinist,elinde bobinlerle bin bir güçlükle,fedakarlıklarla filmi ve dolayısıyla yaşam'ı başlatıyor. Burada anlatmak istediğim, asıl hayatın sinemanın başlangıcıyla yaşandığı.Çünkü özellikle ben ve belki buradaki bi çok kişi için sinema vazgeçilmezdir ve böylelikle sinemanın bendeki,bizdeki önemini yansıtmak istedim.Filmin bitmesiyle eş zamanlı gerçekleşen makinistin ölümü ve sinema salonundan çıkan insanların farkedemeden kapıdan çekip gitmeleriyle ise insanoğlunun yaratıcılarına,sanatçılarına,sinemacılarına vefasızlığını anlatmak istedim.

 
Gönderildi : 15/06/2008 7:13 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Bu arada ben filmi izleme esnasında yorum yazdım, yani filmin sonunu beklemeden. Karakterlerin özeline inilmesi gerektiğini ana mevzu karakterler diye düşündüğüm için söylemiştim. Fakat film ilerledikçe mevzunun daha çok makinist amca olduğunu anlayınca geniş çekimler daha anlam kazandı kafamda. Bu fikrimi değiştirdim, ama yorumu değiştirmeyi unutmuşum. Fakat planlar biraz daha kısa olsaydı bu film çok daha iyi olurdu. Plan uzunluğu konusunda esererdem'in yorumlarına tamamiyle katılıyorum. Uzun plan çok severim fakat şu yorumu burada daha çok sevdim 🙂

planların uzunluğu aslında anlatılanın yoğunluğu ile ilgili birşey. yani doyurucu bir plandan çıkarılması gerekenler için düşünmemiz gerekiyorsa bırakın izleyelim, ancak çok derin bir kompozisyon yokken uzun seyirli planlar yüzeysel anlamda "sıkılma" dan başka birşey getirmiyor ne yazık ki.

 
Gönderildi : 15/06/2008 9:29 pm
(@aygunb)
Gönderi: 0
 

Ercin'i kizdirdim galiba. 🙂 Simdi once uslubum seni uzdu ise ben uzulurum. Genelde samimi, yapici ve kendi filmime elestri yazarmis gibi yazmaya calisiyrum. Zamanla bu uslubun filme karsi olan bir ofkeden degil, benim mizacimdan kaynaklandigini daha iyi anlarsin umarim. Filmi ofkelenip kapatmadim, elestiri yazmak icin para da almiyorum, milletin filmine lanet sacarak kendimi tatmin etmiyorum; tek yaptigim uyesi olmaktan cok zevk aldigim bu gruptaki bireylerle kendi sinema tavrimi ve yorumumu paylasmak. Ne olur sen benim gibi yeni yetmenin sozlerinden bu kadar uzulme.

Simdi insanoglunun yaraticilarina olan vefasizligi gibi seyler okudum senin mesajinda ve filme o gozle yeniden baktim. Sen birseyler soyleyince bazi seyler biraz daha oturdu ama ben filmin kullanim kilavuzsuz olanini tercih ediyorum. Anlatim konusunda metaforlari kullanmanin ve daha da onemlisi bu metaforlari izleyiciye yedirmenin zor bir zanaat oldugunu dusunuyorum. "Senin anlatmak istediginin benim anladigimla hicbir alakasi yokmus 🙂 Benim okumam soyle idi: Sinemaya gideriz, kendi hayatimizin rutin bir parcasi olan bir sey bu. Sonra film baslar, perdede yeni bir hayat goruruz karsimizda (bu metaforu anladim galiba :)) o hayati tuketiriz, diger hayatlar gibi, hatta makinistin hayatini bile tuketiriz, donup arkamiza bakmadan, bir damla goz yasi dokmeden, ceker gideriz cinayet mahallinden (sinema salonu). Yani her populist sinema seansi (Sex and The City) bir nev-i cinayet tesebbusudur."

Senin anlatmak istedigine kiyasla bayagi sig bir okuma galiba ama ben "Afrika'daki olen cocuk" benzetmesini bu yuzden yapmistim.

Simdi oncelikle seni sasirtmisim gibi yazmissin yazini. Beni zamanla daha iyi taniyarak umarim daha az sasirirsin. Cunku ben birgun nazik, birgun burnu havada gezinen bir adam degilim. Sanatin kime ve ne icin yapildigi bireysel bir tercih tabii ki ama orada filmi o anda okumam ile sunu demek istedim: Naturalist edebiyat, sinemadan cok romantik edebiyata ve sinemaya guveniyorum. Cunku birisinde hergun birilerinin yasadigi gercek temcit pilavi gibi onume yeniden konurken, digerinde gercegi, degerleri ve yazarin bu degerler hakkindaki yapici fikirlerini okuyorum.

Filme esin kaynagi olmus fikre dolayli yoldan olgunlasmamis demem curetkar olarak gorulebilir ama filmdeki metaforlari okuyamayan kitledenim ben. Bence bu benim film okuma becerimin eksikliginden ve senin kafandakileri yonetmenin filme aktaramamasindan kaynaklaniyor. Tabii ki, her metaforu herkes anlayacak diye birsey yok ama bence izleyici bu filmi izlemesinin mukafatini sonunda almiyor.

"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen

Bayram Aygun

http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 15/06/2008 9:42 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
 

Teşekkür ediyorum Bayram, bu üslubla istediğin her şeyi söyleyebilirsin.Zamanla birbirimizi daha iyi tanıyınca bu anlaşmazlıklar olmayacaktır.Eleştirilerin tarafımdan kesinlikle dikkate alınmıştır ve değerlendirilip en uygun zamanda bana katkı sağlayacaktır, tekrar tşk ederim...

 
Gönderildi : 15/06/2008 9:52 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Simdi insanoglunun yaraticilarina olan vefasizligi gibi seyler okudum senin mesajinda ve filme o gozle yeniden baktim. Sen birseyler soyleyince bazi seyler biraz daha oturdu ama ben filmin kullanim kilavuzsuz olanini tercih ediyorum. Anlatim konusunda metaforlari kullanmanin ve daha da onemlisi bu metaforlari izleyiciye yedirmenin zor bir zanaat oldugunu dusunuyorum. "Senin anlatmak istediginin benim anladigimla hicbir alakasi yokmus 🙂 Benim okumam soyle idi: Sinemaya gideriz, kendi hayatimizin rutin bir parcasi olan bir sey bu. Sonra film baslar, perdede yeni bir hayat goruruz karsimizda (bu metaforu anladim galiba :)) o hayati tuketiriz, diger hayatlar gibi, hatta makinistin hayatini bile tuketiriz, donup arkamiza bakmadan, bir damla goz yasi dokmeden, ceker gideriz cinayet mahallinden (sinema salonu). Yani her populist sinema seansi (Sex and The City) bir nev-i cinayet tesebbusudur."

Senin anlatmak istedigine kiyasla bayagi sig bir okuma galiba ama ben "Afrika'daki olen cocuk" benzetmesini bu yuzden yapmistim.

Ya konuya dışarıdan dahil oluyorum ama bence bu da sığ bir okuma değil. Ben filmde erçin'in ve de emrah'ın derdini kavradım fakat bu okuma da hiç fena değil.

 
Gönderildi : 15/06/2008 9:56 pm
(@isadora)
Gönderi: 36
Başlığı açan
 

slm eser, evet aslında çok derin bi kompozisyon ve yoğunluk yoksa uzun planlar sıkıcı olabiliyor bazen.. filimdeki karakterler biraz kafanı karıştırdı galiba aslında girişteki insanlarla makinist genel olrak hayatı temsil ediyordu makinist hayatını kaybederek ölüm,insanlar çıkıp giderek ölümün ardında olan sonsuzluk..teknik olarak da bazı sorunlar çıkınca buda çalışmalarımıza ister istemez yansıdı...

aygün özel yollamak istedim msjı eleştirilerin mutlaka katkısı olcaktır bize görüşürüz

slm kezzap evet yazdıkların da bazı konularda haklısın son sahne kafamda hayal ettğim gibi olmadı bu beni rahatsız etti ama yapacak bişey yoktu çünkü oyuncu ve mekan ayarlaması kolay olmadı..teşekkürler görüşürüz

biliyosunuzki bizler genel olrak imkansızlıklar içinde film çekmeye çalışyoruz çünkü pro. değiliz herşeyi anında temin edemiyoruz bunun üzerine bide mekan ve oyuncu ayarlaması eklenince teknik olarak aksaklıklara neden oluyo ....

arkadaşlar mesajlarınıza geç cevap verirsem kusura bakmayın çünkü herzaman internete giremiyorum...ok

 
Gönderildi : 16/06/2008 7:24 am
(@isadora)
Gönderi: 36
Başlığı açan
 

arkadaşlar film hakkında yorumlarınızı bekliyorum

 
Gönderildi : 30/06/2008 3:55 pm
(@suheyptosun)
Gönderi: 0
 

mrblar

sanırım yorum yapmak için biraz geç kalmışım.

öncelikle arkadaşlar şu ses sorununu bir şekilde halletmeye bakın derim.

(elinizdeki imkanlarla halledilmeyecek bir sorun değil. 3-5 dk lık ortam sesi alıp , dublaj yapsaydınız zaten diyaloglar az. )

neyse filme dönecek olursak planlar benim çok hoşuma gitti özellikle sabit olmaları çok etkileyiciydi. makinistin kalp sıkışma anında bir aktüel plan vardı rahatsız ediciyidi.

filmin süresi biraz daha kısa olabilirdi diye düşünüyorum.

ayrıca sinema salonun içinden de bir kaç plan görmek isterdim.

sonuç olarak güzel filmdi ama şu ses olayını halledin lütfen.

saygılar
başarılar.

www.kristalfilm.com

 
Gönderildi : 30/06/2008 6:05 pm
(@isadora)
Gönderi: 36
Başlığı açan
 

slmlar süyehp yorumlar için teşekkürler ses seni rahatsız etmiş sanırım aslında çekimlerde mikrofon kullandım ama neden böyle oldu anlayamadım aynı zamanda mekanın bulunduğu yer biraz işlek bir yerdeydi ve sesler birbirine çok karıştı bununda etkisi olmuştur mutlaka... tekrar teşekkürler .....

 
Gönderildi : 02/07/2008 10:34 pm
Sayfa 1 / 3
Paylaş: