@payitaht
Öncelikle çok teşekkür ederim. Hata tespitlerin doğru, bir devamlılık sorunu oldu orada, çekimde kaçırdığımız detaylardan biri de o oldu. Netlik sorunundan bahsettiğin sahne durağan değil, hareketli görüntü, fakat dediğin gibi netlik sorunu var o kısımda.
Hatalarıyla, günahlarıyla bir ilk film oldu, önümüzdeki maçlara bakıcaz artık 🙂

@nusret13
Evet ben de hatırlıyorum 🙂 Benzerlikler var ama dikkatli izlediğin zaman sadece son sahnenin değil, kurgu yapısının ve anlatımın tamamen farklı ya da ilgisiz olduğunu görebilirsin. Teşekkür ederim.

bence hoş bi çalışma olmuş hocam elinize yüreğinize sağlık sadece planlar biraz uzun gibi geldi bana tabi bu sizin tercihiniz ama bana böyle yansıdı tekrar tebrikler efem

Bir tür simülasyon, acısız bir deneyimlemeyle birbirlerinin farkına/değerine varan bir çift. Seçeneklerin tamamlanmaması da amaca hizmet ediyor. İçlerinden biri sağ kalabilirdi. Bu da geride kalan için bir yıkım anlamına mı gelirdi? Ama simülasyonda ki deneyim elbette en acılı olanın seçilmesiyle anlam kazanabilirdi. Steril ve derin yaralar açarak zihinde -fiziksel anlamda yaşamadan tecrübe etme- birbirlerine duydukları sevgiyi duyumsuyorlar. Aslında bu da pek bencilce ve belki de acımasızca bir yöntem. Bu yüzden tabanca ile kafa patlatma tuhaf bir şekilde ironik. Yani gerçekte yaşanmasa bile, zihinde bir deneyimleme, simüle edilmiş bir yaşam bile olsa, tercih edilen eylem bilmeden de olsa gerçek duruma da zarar veriyor. Yani bu şekilde birbirlerinin farkına varmaları bencilce ve bu eyleme muhtaç olması bir zaaf ve eksiklik. Tabii ki film bize bu duyguları yaşattığından anlamlı ve üst seviyede. Film de aslında baştan sona bir simülasyon değil mi; bir canlandırma, seçenek sunma ve en tehlikeli sonuçlarla oyuncuyu ve seyirciyi yüzleştirme ve sonunda aklamaya çalışma, huzura kavuşturma aracı değil mi? Genellikle böyle bir amacı olan sinemanın bize böyle seçenekler sunduğunu görmemiz açısından, bu filmin bunu tekrar etkili bir şekilde hatırlatması üzerinde durulması gereken bir durum.

Bir ilk için iyi bir başlangıç. Forumda bile olsa, iyi film ile kötü filmi ayırmak bulanık suda balık avlamaya benzemeye başladı. Herkes her şeyi arsızca dener hale geldi. Genel anlamda bakarsak, edebiyatta, müzikte, sinemada vs. bu dinmeyen bencillik, bütün bu üstünden akan, etrafa bulaşan kötülük ve yeteneksizlik yüzünden göz gözü görmüyor. Çılgınca gelse bile, foruma konacak filmler bir ön jüriden geçirilse en azından bu platform daha iyi korunmuş olur.

Sular hep bulanık. Arınmış, saf ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmek imkansız olduğu için belki de artık hayal bile edilmiyor. Ya da bu bir tercih olmaktan çoktan çıktı. Büyük bir kayıp olarak görülmemesi dönüştüğümüzden mi, yoksa gerçekten bu tür konumlamaların anlamsızlığının ayırdına vardığımızdan mı bilemiyorum. Her yerden doğru yanlış bilgi yağarken hala aklı başında kalabilmek, aşırı doza maruz kalmış -altın vuruş- birinin bir türlü ölememesini andırıyor.

Jean Baudrillard, Kötülüğün Şeffaflığı adlı eserinin "Korunma ve Zehirlilik" bölümünde şunları yazmış: "... İnsanın yok edilişinin, mikroplarının yok edilişiyle başladığını varsaymak saçma olmaz. Çünkü mevcut haliyle mizaçları, tutkuları, gülüşü, cinselliği ve salgıları ile insanın kendisi de pis bir küçük mikroptan, şeffaflık evrenini bulandıran akıldışı bir virüsten başka şey değildir. İnsan arıtılmış olduğunda, her şey arıtılmış ve her tür toplumsallık ve hastalık bulaşmasına son verilmiş olduğunda, ölümcül biçimde temiz ve ölümcül biçimde mükemmel bir dünyada, geriye yalnızca hüzün virüsü kalacaktır. ..."

Hegel yorumun için teşekkür ediyorum.
Film yapımını nihai bir eylem olarak değil, bir düşünme şekli olarak ve düşünme sürecini (geliştirerek) sürdürme eylemi olarak görüyorum. Bu yüzden yaptığın yorum çok önemliydi benim için, yeni kanallar açtı zihnimde. Sırf bunun için bile film çekilebilir, aslında sırf bunun için çekilmeli.

Jean Baudrillard'dan yaptığın alıntı da yakın zamanda izlediğim Christopher Nolan'ın "Doodle Bug" kısafilmini aklıma getirdi. İzlemek isteyenler için

https://www.youtube.com/watch?v=

tebrikler ender! bir kaç ışık problemi var gibi geldi bana ya da şöyle diyim ışıkta beni rahatsız eden bir yan vardı. onun dışında gayet zamanında biten ve anlatmak istediği şeyi veren bir yapım. tekrar tebrikler eskişehir ekibi olarak da çalışmalarda bulunmak üzere

Işık kullanımı ve ses fena değil. Başarılarınızın devamını dilerim.

Erkek az, kenan kenan bakıyor.Azıcık kabadayı dan esinlenmiş gibiyiz..
Ama Bence baya bi güzel olmuş...ilk yere düşdüklerinde tersmi düşmüşler.?

evet aynen ilk başladığında bende aynı duyguyla seyrettim nusret13. Ayrıca rus ruleti oynarken merminin koyulduğu kısım dönmesini bitirmeden silaha oturtulur zaten ruletin heyecanı kimsenin merminin kaçıncı bölmede olduğunu bilmemesidir. yinede elinize sağlık bence sona yazı koyulmasaydı anlatılmak istenenin ucu açık bırakılsaydı ve herkesin kendi iç dünyasına bırakılsaydı çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

Yorumlar için teşekkür ederim..

sedatix, masaya düşenler karşıda oturanlar olduğu için orada bir problem yok. Ters değil yani.

mecayonur, haklısın silahın dönen kısmı durmadan yerine oturtulması gerekiyor, ama kullandığımız silah o kısmı kapandığında dönmüyordu, mecburen öyle yapıp elden geldiğince çaktırmamaya çalıştım. Ama yine de dikkatli gözlerden kaçmıyor.

Ayrıca, mermiler kurusıkıymış (ilk bakışta anlaşılabiliyormuş) ve silahın ucundaki turuncu şerit de silahın kurusıkı olduğunu gösteriyormuş, tabi bunları bilmiyordum çekerken. Silahlarla kafayı bozmuş bir arkadaşa izlettim filmi, o söyledi. Bu tarz konularda (sinema bilgisi olmasa bile) ilgili kişilerden yorumlar almak lazım çekmeden önce.

Masayı 02:01 de yandan görsek, yada yukardan (02:20) sonra 02:01 i görsek sanki daha iyi gibi olurdu gibi geldi bana.
ilk izlediğimde sıradan bir izleyici olarak, 02:01 den sonra 3 saniye atladım zihnimde filmi toparlayamadım. ve
hala bana orada bir terslik var gibi geliyor hocam 🙂 ama ben beğendim filminizi.
Yorumlar için teşekkür ederim..

sedatix, masaya düşenler karşıda oturanlar olduğu için orada bir problem yok. Ters değil yani.

mecayonur, haklısın silahın dönen kısmı durmadan yerine oturtulması gerekiyor, ama kullandığımız silah o kısmı kapandığında dönmüyordu, mecburen öyle yapıp elden geldiğince çaktırmamaya çalıştım. Ama yine de dikkatli gözlerden kaçmıyor.

Ayrıca, mermiler kurusıkıymış (ilk bakışta anlaşılabiliyormuş) ve silahın ucundaki turuncu şerit de silahın kurusıkı olduğunu gösteriyormuş, tabi bunları bilmiyordum çekerken. Silahlarla kafayı bozmuş bir arkadaşa izlettim filmi, o söyledi. Bu tarz konularda (sinema bilgisi olmasa bile) ilgili kişilerden yorumlar almak lazım çekmeden önce.

kertenkelebek,
ben profesyonal değilim sadece bir lise öğrencisiyim fakat ilgiyim bu konulara ve gelecekteki mesleğim için bu siteye takılmaya başladım. şimdi içimden gelenleri yazıyorum sana.
-mevlana'nın sözünü yazı olarak kullanmasaydın daha güzel olurdu kanaatimce.
-masanın yamuk olması falan hiç önemli değil. sonuçta bu senin ilk kısa filmin. benim hiç bir şeyim yok. böyle düşünmeliyiz 🙂
-kadının oyunculuğunu beğenmedim daha çok kontrol etmelisin oyunculukları.
-ve arkadaşların dediği gibi mevlana'nın sözü olmasa hiç bir şey anlaşılmıyor filmden.