Canon 600D ( 18-55mm & 50mm 1.8 ) + Flycam Nano + Dahili stereo mikrofon + Tungsten ışıkla çekildi.
İlk filmim ''UFO İstilası'' nda, kamera ayarlarını o zaman bilmediğimden dolayı makine iso 3200 otomatik modda idi. Yani çamur gibi bir görüntü vardı.
Bu filmde ise güçlü tungsten ışıkla beraber iso 100, gece çekimlerinde de iso 400 geçilmeyince, ortalama sayılacak bir görüntü aldık.
Hareketli çekimlerde sabitleyici kullanılmasına rağmen, dslr makinelerin tripod çekimine yatkın sensörleri nedeniyle bir miktar göz yorgunluğu oluşsa da; otopark sahnesindeki akıcılık çok iyiydi.
Önceki filmin aksine özgün müzikler yapıldı.
Gemi animasyonu için 1 ay uğraştım, ama değdiğini söyleyebilirim. Projeyi yetiştirmek için kısıtlı zamanım olduğu için; 3D gemiyi modellemek yerine, basit ücretsiz bir siteden indirdim. Zaten işin büyük kısmı: modelin hareketleri, dinamik okyanus kaplaması, sanal kamera ayarları, efektler vs. idi. Gerçekten yorucu bir iş.
3. kısa filmimi çekme arifesinde olduğumdan, iyi kötü her türlü yorumunuza ihtiyacım var. Eksiklerimi belirtirseniz sevinirim.
Bye
oh be 😀
Yorum için teşekkürler 🙂 Evet flycam'i kullanmakta baya zorluk çektim. Bu nedenle istenmeyen görüntüler oluştu. Senaryo da çok güçlü değil. Zaten bana ait değil. Yeni film için çok ilgi çekici bir senaryo hazırlıyorum şu an. Çekimlere de daha dikkat edeceğim bundan sonra. Mesela bu filmde tripod kullanmak konusunda tembellik ettim. Ama keşke bazı sahnelerde flycam yerine tripod kullansaymışım diyorum. Neyse artık diğer filme daha özen göstermeli bu konuda.
Sesde daha fazla parazit vardı. Programla gürültüsünü düşürdüm; ama yetmedi sanırım. Kullanım kolaylığı açısından makinenin flaş yerine takılan mikrofon büyük rahatlık sağlıyor; ama parazit sorunu çıkıyor bu sefer de. Diğer filmde mikrofonu laptopa takıp, sesi oraya kaydedebilirim.
Aslında animasyon, film bütünlüğü açısından gereksizdi 🙂 Ama bana teknik açıdan çok şey kattı.
Bu arada flycam nano ile 3dk'lık bir plan sekans denemesi çekmiştim. Sonra ona ses efektleri ekleyince baya gerçekçi oldu. Yani bir insanın gözünden bakıyorsunuz. Yarın yükleyeceğim onu.
Bye
oh be 😀
Rüzgarla ilgisi yok aslında. Canon'un kronik sorunu. Mikrofonu doğrudan makineye takınca ''noise'' dediğimiz dip ses yapıyor. Bu ses de iç mekanda çok belli oluyor. Bunu gidermenin yolu ya programla gürültüyü silmek; bu da filmdeki bazı seslerin duyulmamasına neden olabiliyor. Ya da harici bir kaynağa ses kaydı yapmak. Fakat bu sefer de hareket kabiliyeti kısıtlanıyor. Mesela otopark sahnesini, mikrofonu makineye takmasam çekemezdim. Çünkü boom kullanacak eleman yok bende 🙂 Oyuncu bulmak bile büyük sorun. Akraba, eş dost oynatıyoruz 🙂
Filmi izledim. Sizi kırmak istemem ama her açından sorunlu ve eksik olmuş. İlk 4:30 dakika tamamen gereksiz ve çıkarılması halinde film kısmen iyileşebilir. Herşeyi tek tek göstererek anlatmaya kalkmışsınız. Oyuncular doğallıktan uzak kalmışlar. Ne kadına ne de adama yakın durabiliyoruz. Etraflarından dönerken vücutlarını göremediğimiz için acaba elele mi tutuşmuşlar dedim. Başlamadan biten bir ilişki mi başka şey mi anlaşılamıyor.
Kamera açılarınız hatalı. O yemek sahnesindeki çiçeği neden kaldırmadınız? 3D gemi tamamen çıkarılmalı. Hatta süper bir 3D tasarım olsa bile konu ile ilgisi kurulmamış durumda. Çocuğun hayalleri midir anlatılmaya çalışılan?
Diğer çekiminizi de izledim ama orada da hareketler pek de hırsız hareketine benzemiyor. Kim uyuyan insanın odasına girip yüzüne defalarca ışık tutar? Işık mantıksızca uzun süre gezinmiş.
Size önerim iyi çekilmiş ama gerçekten iyi çekilmiş filmleri sadece ve sadece görüntüsüne dikkat ederek izlemeniz çünkü temel sorunun sinematik bir gözün tam gelişmemiş olması olduğunu sanıyorum. Herkes eline kamera alabiliyor. Bence bu konuda işe adım atmadan önce biraz daha fazla izleyin ve onlardan hareketle birşeyler yapın.
Kolay gelsin.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.