Forum

Evsiz Bebek

42 Gönderi
21 Üyeler
0 Reactions
10.3 K Görüntüleme
(@tmmchn)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Evsiz Bebek isimli filmimiz :

[vimeo] http://www.vimeo.com/13740517 [/vimeo]

 
Gönderildi : 13/03/2010 1:39 pm
(@sedatix)
Gönderi: 0
 

hocam 00:30 larda sanki 'SU ' bile geriye doğru Zoom Out yapmanı söylüyor gibi sanki..?

‎'Kaderin sadece seçtiğin yolun üzerindedir..Ondan kaçmaya çalışsanda,Genede gider o Yolu seçersin !!!

 
Gönderildi : 13/03/2010 6:08 pm
(@sedatix)
Gönderi: 0
 

net yavaş gerisini pek izleyemedim...

‎'Kaderin sadece seçtiğin yolun üzerindedir..Ondan kaçmaya çalışsanda,Genede gider o Yolu seçersin !!!

 
Gönderildi : 13/03/2010 7:36 pm
(@opticman)
Gönderi: 0
 

emeğinize sağlık ama hiç bi halt anlamadım zevklede izleyemedim habire ileri aldım ve
20 sanıyede izledim diyebilirim. bana kızmayın sakın hissettiklerimi yazdım iyi yada kötü. belki bi sonraki projenize katkısı olur diye. iyi çalışmalar.

 
Gönderildi : 14/03/2010 12:02 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

emeğinize sağlık ama hiç bi halt anlamadım zevklede izleyemedim habire ileri aldım ve
20 sanıyede izledim diyebilirim. bana kızmayın sakın hissettiklerimi yazdım iyi yada kötü. belki bi sonraki projenize katkısı olur diye. iyi çalışmalar.

Yirmi saniyede ileri alarak izlediğin bir filmden elbbette bir "halt" anlamazsın. Öyle sanıyorum ki hepsini izleseydin de bir "halt" anlamayacaktın? Yazdığın bu iyi ya da kötü yorumun bir sonraki projeye aman bir katkısı olmasın çok üzülürüm çünkü!

Film her zamanki gibi yine çok başarılı. Bir çok yorum yapılabilir bunlar birbirini tutmayacağı gibi senin düşüncenden de farklı olabilir. Ama çok değerli bir anlatım olmuş. Baştan sona keyifle izledim. Sadece görünen resimlerin gerçekten ordan bakınca görünen her neyse o olmasını tercih ederdim. Ama büyük ihtimalle sen özellikle bu tarz bir anlatım seçtin. Kuzuların Sessizliği filmini hatırlattı bana. Tabii oradan daha farklı bir tematiği var. Ellerine sağlık. Daha uzun uzun konuşuruz...

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 14/03/2010 12:46 am
(@opticman)
Gönderi: 0
 

haklısın hocam çok doğru söylüyosun. hepinize başarılar. üstün yönetmenler topluluğu. ben buraya fazla gerizekalıyım. aptallık bendeki şahsi fikrimi yazdım. beğenmedim diyememek özellikle kötülemek amaçlı seçilmiş özel bir tarz değilmi? siz bunu söyleyebilirsiniz ama biz aslaaaaa. böyle bir forumda ne işim var benim onuda anlayamadımki. paylaşımcılık hiç bi şekilde yok burda. ne fikrini söyleyebiliyorsun ne başka bişey alın sizin olsun forum. kimse gelip sizden daha iyi olmamalı olamazda iddiada edemez çünkü en iyi siz biliyosunuz. hepinize başarılar..

 
Gönderildi : 14/03/2010 2:10 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

Opticman yazdığın mesaja dönüp bir kere daha bak. Evet sana kızdım hem de çok kızdım. Adamın o kadar düşünüp emek edip yaptığı bir şeye "halt" diyemezsin. Dememelisin. İleriye alarak izledim diyerek filmi çeken insana karşı nasıl bir motivasyon kırıcılığı yaptığının farkında mısın? Karşındaki kişinin ne düşündüğüne kafa bile yormadan (izlemeden) böyle bir yorum yapman çok kırıcı. Bir de söylediklerine kızacağımızı çok iyi bildiğin için özellikle belirtmiş ve bir sonraki film için söylediklerinin yararlı olduğu kanısına varmışsın

1.Filmi izlemiyorsun
2.Filmde anlatılanlara "halt" diyorsun
3.Bütün bu söylediklerinin bir sonraki projeye katkısı olacağını düşünüyorsun.

Bir daha düşün bence...Çekip gitmeni gerektirecek bir şey yok. Ya senin bu yazdıklarından dolayı filmin yönetmeni çekip giderse?

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 14/03/2010 2:19 am
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

haklısın hocam çok doğru söylüyosun. hepinize başarılar. üstün yönetmenler topluluğu. ben buraya fazla gerizekalıyım. aptallık bendeki şahsi fikrimi yazdım. beğenmedim diyememek özellikle kötülemek amaçlı seçilmiş özel bir tarz değilmi? siz bunu söyleyebilirsiniz ama biz aslaaaaa. böyle bir forumda ne işim var benim onuda anlayamadımki. paylaşımcılık hiç bi şekilde yok burda. ne fikrini söyleyebiliyorsun ne başka bişey alın sizin olsun forum. kimse gelip sizden daha iyi olmamalı olamazda iddiada edemez çünkü en iyi siz biliyosunuz. hepinize başarılar..

Opticman bilmiyorum hiç film çektin mi ama insan 12 dakika süren filminin 20 saniyede izlendiğini duyunca inan çok üzülüyor. Enjeksiyon da bu konuya dikkat çekmiş. Sabredip, izleyip -altı üstü 12 dakika, bir sigara içimlik süre- daha tutarlı eleştirmek lazım. O zaman eleştiri amacına ulaşmış oluyor.

Filmi izledim, en kısa zamanda detaylı eleştiri yazacağım.

Edit: Enjeksiyon da yorum yazmış aynı anda.

 
Gönderildi : 14/03/2010 2:19 am
(@kaydirakliyilan)
Gönderi: 0
 

emeğinize sağlık ama hiç bi halt anlamadım zevklede izleyemedim habire ileri aldım ve
20 sanıyede izledim diyebilirim. bana kızmayın sakın hissettiklerimi yazdım iyi yada kötü. belki bi sonraki projenize katkısı olur diye. iyi çalışmalar.
😯

Yazık. Valla yazık.

http://www.vimeo.com/firarland
http://www.flickr.com/photos/firarland/

 
Gönderildi : 14/03/2010 2:54 am
(@aygunb)
Gönderi: 0
 

Tolga'nin her gecen gun kendi dunyasini, algisini, sanatsal dertlerini daha ozgurce, daha ilginc bir sekilde anlattigina tanik oluyoruz. Eminim Tolga'nin foruma koydugu ilk filmi hatirlayanlar oldugu kadar onun kisalarini merakla bekleyenler de vardir bu forumda. Haksiz da degilller cunku Tolga'da cok "ilkel", islenmemis bir ham madde goruyorlar olabilirler benim gibi. Adami bir sinema dahisi falan yapmak gibi bir derdim yok ama her kisasi ile hakikaten beni ekranin karsisina mihlayabiliyor mu bir sekilde? Cevap kocaman bir evet.

Evsiz Bebek uzerine eminim konusulacak cok sey vardir. Ben filmi 2 kere izledim toplam 35 dakika harcayarak yani durdura durdura, hazmede hazmede izlemek istedim. Acikcasi, biraz daha izleyici-dostu bir hikayesi olsa idi memnun olurdum. Yani Tolga'nin aklindakilere vakif olmak, filmin derdini daha da ozumsemek istiyorum ama filmi 35 defa da izlesem sanirim tatmin olamayacagim. Bu beni uzuyor.

Ama yine de Tolga'ya benim icin degil kendi icin film yaptigi icin tesekkur etmek ve filmin buyusunu bozmak pahasina da olsa icindeki butun altinlari bir an evvel almak adina altin yumurtlayan tavugu kesmemek taraftariyim. Varsin, tavuk sadece 1 yumurta versin gunde. Sabretmek, yonetmenin de her cektigi filmler beraber olgunlastigini hissetmek de cok guzel bir duygu. Belki bazilari filmin hikayesini fazla kapali, gizemli, her yere cekistirilebilir bulacak ama icimizdeki bu hayal kirikliginin aslinda filmin basarisina dolayli yoldan bir ovgu niteligi de tasidigini unutmayalim. Demek ki o kadar icine girmisiz ki hikayenin, disinda kaldigimiz noktalar dokunuyor bize. "Tolga, ne diye beni de oyuna almadin? Ben cok oynamak istiyordum halbuki!" dedirtiyor. Bunu yapan filme herseyi diyebilirsiniz ama basarisiz asla! Tabii ki, filmin bas karakterinin gecmisi, girdigi evde yasananlar ve yasamis olanlar, cizimlerle anlatilan masalin hikayedeki asil yeri hakkinda ben de biraz daha comert olmasini isterdim Tolga'nin ama bu sadece ufak bir sitem. Bu arada yeri gelmisken, hikaye tahtasi (Storyboard) seklinde anlatilan hikayenin de cok etkileyici ve vurucu oldugunu soylemeliyim. Cizen arkadasa buradan selam gonderelim 🙂

Filmdeki kadrajlarin dusunulmus, hesap edilmis olmasi izleyicinin sakin bir tempoda mizansene odaklanmasina yardimci oluyor. Bir de su dikkatimi cekiyor Tolga'nin filmlerinde: Adam sanki hakki ile yapamaycagi hicbir seye bastan bulasmiyor. Yani projesinin enini, boyunu olcup, teknik olarak altindan kalkabilecegi projelere odaklaniyor. Cunku, filmlerinde cok ustun teknik, sinematografi, ses kullanimi yok belki ama kendinden, yapacagi isten o kadar emin ki, Tolga'nin hayal gucunde baslayan bir yolculugun sizi yari yolda birakmayacagini biliyorsunuz. Yani bende o etkiyi yaratiyor.

Ilaveten, basroldeki oyuncunun siritmayan, duzeyli performansi bende olumlu izler birakti. Ayrica Canon 5d ile yakalanan alan derinligi ve goruntunun memnun ediciligi de kayitlara gecsin. Filmde isin tekniginden cok anlamayan gozlerimin isik kullanimini da sevdigini belirtmeliyim. Siyah-beyaz filmin daha cok isik isciligi istedigini okumustum ama Tolga'nin isik kullanimi ile ilgili deneyimlerini de buradan okumak isterim.

Guzel bir seyirlikti vesselam. Ellerinize, akliniza saglik...

"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen

Bayram Aygun

http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 14/03/2010 5:12 am
(@aykutkaragol)
Gönderi: 0
 

Filmi internetten izleyemedim ancak indirerek izleme şansım oldu. Bu film Tolga'nın diyeceğim bir film olmuş yine, ama bana eski filmlerine göre biraz yetersiz geldi, belkide ben beklentimi büyük tuttum. Anlatım, kadraj, herşey güzelde sanki acele etmişsin gibi. Mehmet Ali Demirkaya'nın daha önceki performanslarına bakarak bu filmdeki oyunculuğu beni tatmin etmedi. Özür dileyerek biraz özentisiz buldum. Açıkcası burada iki şey düşündüm, ya yeterince prova almadın yada (daha önceleki filmlerinde sanırım tek başına çalışıyordun) bu filmdeki ekiple tam uyuşmadın ?

Her ne olursa olsun, ben bir Tolga Çeltikçi filmi izlediğimi anladım.

Teşekkürler.

 
Gönderildi : 14/03/2010 7:20 am
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Tolga arkadaşımızın fetiş oyuncusuyla bir kısa filmi daha. Karakterin dış dünyayı bastıran, iteleyen bir iç dünyası var. Suya atılan taşın çıkardığı sesin müziği -elemanın iç sesi- kesmesinden bu anlaşılıyor. Bir anlamda Cronenberg'in "Spider" filmindeki karakteri andırıyor. Sağlıklı ve normal gözükenin dinamizminin, anormal ve sessiz gözükenin ataletini bozması. Normal olmayanı karşısına alarak içselleştirmesi. Bebeğin ağlayışında ki normal olmayan durumdan, çektiği acıdan anlıyoruz, karakterin bütün geçmişi boyunca bu acıyı çektiğini, bu acıdan beslendiğini. Bir ev bulduğunda bile huzur bulamıyor. Bize dayatılan rolleri oynadığımız sürece sorun yokmuş gibi, sağlıklı ve normalmişiz gibi hissettiren düzen, kendi dışına çıkanları yargılayıp ötekileştirirken kendini de ele vermiş oluyor. Karakter çok sağlıklı bir şekilde, büyük bir sessizlikle her şeye kafa tutuyor. Tolga da dışarıda kalmanın sağlıklı tarafını ustaca göstermiş oluyor. Karakterin, acılı bir anneyi mutluluğa boğarken bile bilemiyoruz; bütününü kendinin kurgulayıp kurgulamadığını. Belki de çok uzun zamandır uğranılmamış bir kulübede bozulmamış peynir yiyebilmesi bile belki kafasındaki kendi gerçekliğinin ta kendisi. Çimenlerin arasında unutulmuş bebeğin hayatta kalıp, başka formüllerle büyüyüp o kulübeye -geri- dönmesi, belki de kendi gerçekliğini kendine ispatlama çabası. Birçok okumaya açık, harkülade bir kısa film. Mehmet Ali Demirkaya'yı abartısız ve sade oyunculuğuyla, Firar'ı da görüntü işçiliğindeki kalitesinden dolayı kutlamak lazım.

Sürprizbozan
Film biterken duyduğumuz suya batan taş sesinden de, herhalde anlıyoruz ki adamımız hala filmin başladığı yerde ve kafasında kurguladığı gerçeği yaşamakta

10 numara film çekmişsin, tebrikler.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 14/03/2010 9:01 pm
(@tmmchn)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Tüm yorum yazanlara teşekkür ederim. Aslında benim için filmin en güzel aşaması filmfabrikasi.com'a gönderdikten sonra sık sık girip yorum yazan var mı acaba diye beklemek oluyor. Birinin iyi ya da kötü bir yorum yazdığını görmek heyecan veriyor. Hele bir de zaman ayırıp uzunca birşeyler yazdıysa işte o zaman mutluktan hayatıma 3-5 gün ekleniyordur kesin. Ben de aceleyle abuk subuk şeyler yazmamak için yazılanlara hemen cevap yazmak istemedim, o sırada bir kaç mesaj birikti tek bir mesajda yanıtlayacağım kusura bakmayın
emeğinize sağlık ama hiç bi halt anlamadım zevklede izleyemedim habire ileri aldım ve
20 sanıyede izledim diyebilirim. bana kızmayın sakın hissettiklerimi yazdım iyi yada kötü. belki bi sonraki projenize katkısı olur diye. iyi çalışmalar.
İzlemesi zor evet, uygun ruh halinde değilsen izleyemezsin. Zaten vimeodaki istatistiklere göre 180 kişi izlemeye başlamış, 20 kişi sonuna kadar izlemiş. 9 da 1 gibi bir oran var.
Film her zamanki gibi yine çok başarılı. Bir çok yorum yapılabilir bunlar birbirini tutmayacağı gibi senin düşüncenden de farklı olabilir. Ama çok değerli bir anlatım olmuş. Baştan sona keyifle izledim. Sadece görünen resimlerin gerçekten ordan bakınca görünen her neyse o olmasını tercih ederdim. Ama büyük ihtimalle sen özellikle bu tarz bir anlatım seçtin. Kuzuların Sessizliği filmini hatırlattı bana. Tabii oradan daha farklı bir tematiği var. Ellerine sağlık. Daha uzun uzun konuşuruz...
enjeksiyon yorumun için çok teşekkürler, resimleri olabildiğince görünene yakın yapmaya çalıştık aslında. Resimleri o dia gibi olan kağıda bastırıp sonra gerçekten aletin içinden çekebilirdik ama dia gibi olan kağıda bastırma işi çok zor ve pahalı olsa gerek. Uzun uzun konuşmak üzere..
Filmi izledim, en kısa zamanda detaylı eleştiri yazacağım.

Detaylı eleştirini merakla bekliyoruz.
Guzel bir seyirlikti vesselam. Ellerinize, akliniza saglik...
Bayram, film hakkındaki yorumun ve güzel düşüncelerin için çok teşekkürler. Mesajını birkaç kere daha okuyacağım. Tespitinde çok haklısın altından kalkamayacağımı düşündüğüm projelere girmemeye çalışıyorum. İlk başlarda neleri bilmediğimi bile bilmiyorudum artık nelerde eksik olduğumu az çok kestirebiliyorum. Eksik olduğum noktaları da giderene kadar filme koymamaya çalışıyorum. Işık işçiliğini sormuşsun, işin aslı ışık olaylarını görüntü yönetmenliğini yapan Firar arkadaşımız halletti. 1 tane 500lük 1 tane de 1000 lik ışığımız vardı. Benim bu film öncesinde ışık ve görüntü yönetimi hakkında fazla bir bilgim yoktu. Şimdi gene yok ama Firar'ın çalışmasını gördükten sonra işin yetenekle ilgisi olduğunu ve bende bu yeteneğin olmadığını anladım. Vakit ayırıp uzunca yazdığın yorumun için tekrar çok teşekkür ederim.

Mehmet Ali Demirkaya'nın daha önceki performanslarına bakarak bu filmdeki oyunculuğu beni tatmin etmedi. Özür dileyerek biraz özentisiz buldum. Açıkcası burada iki şey düşündüm, ya yeterince prova almadın yada (daha önceleki filmlerinde sanırım tek başına çalışıyordun) bu filmdeki ekiple tam uyuşmadın ?

Bu filmdeki ekiple tam uyuşmama gibi birşey olmadı aksine çok iyi uyuştuk. Zaten sette Mehmet, ben ve Firar olmak üzere 3 kişi vardık. Tek başıma çalışsaydım kesin ortaya çıkan şey çöp olurdu. Özentisiz de değildik bazı planları 10 kerede çektik. Önceki filmde Mehmet'in diyalogları çok güçlüydü, bu filmde bir diyaloğu olmadığı için daha zayıf gelmiş olabilir. Ben Mehmet'in performansında bir sıkıntı hissetmedim ama bu gözle tekrar izleyim.
Birçok okumaya açık, harkülade bir kısa film. Mehmet Ali Demirkaya'yı abartısız ve sade oyunculuğuyla, Firar'ı da görüntü işçiliğindeki kalitesinden dolayı kutlamak lazım.
10 numara film çekmişsin, tebrikler.
Hegel yorumun için çok teşekkürler. Kurgularken aramızda hegel bu filmi beğenebilir diye konuşmuştuk. Beğenmene çok sevindim. Düşünceni Mehmet'e de ileteceğim. Firar bence de çok güzel görüntüler elde etti, filmin kendi içerisindeki kalitesini bir kaç kata katladı. Benzer şekilde Eylem Caner'in de proje ve kurgu danışmanı olarak çok büyük katkısı ve yön göstermeleri oldu.

 
Gönderildi : 15/03/2010 12:38 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Her şeyin başında Firar'a kocaman bir tebrik gitmesi gerekiyor sanırım.
Dört dörtlük bir iş çıkarmış bana göre.

Filme gelince, tmmchn'nin işlerini zaten çok yakından takip eden ve de beğenen biri olarak, filmi izlemeden önce de iyi bir film izleyeceğime dair bir önyargım vardı. Boşa çıkmadı. Hikayeyi geçtim, yaratılan atmosfer, buna görüntü yönetiminden, mekan kullanımına, karakterin ifadesine kadar her şeyi dahil edebiliriz, filmi taşıyor. Film bahsedildiği gibi türlü okumalara açık bir film. Aslında şöyle demek uygun sanırım, birçok okumaya kapalı bir film. Film "hissini" vermek ve pek konuşmamak derdinde. Bir tercihtir. Ben bu filmi yarattığı his ile hatırlayacağım, hikayesinden ziyade.

Filmlerin hikayeleri karmaşık olabilir, önemli olan bana kalırsa, filmler yarattıkları etkiyle "anlama isteğini" izleyiciye verebiliyor mu?
İzleyici bir filmi hiç anlamasa da, " o kadar etkileyiciydi ki anlamak istiyorum" diyor mu?
Bu film bunu dedirtiyor. Bu filmi anlamak istiyor ve defalarca izlemek istiyorum, çünkü film izlerken hiçbir şey anlamasam da bana garip şeyler hissettiriyor. En azından "neden bunu hissediyorum" diye soruyorum kendime. Film bu yüzden oldukça başarılı.

Firar, tekrar tebrikler ayrıca. 🙂

 
Gönderildi : 15/03/2010 3:11 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

Her şeyin başında Firar'a kocaman bir tebrik gitmesi gerekiyor sanırım.
Dört dörtlük bir iş çıkarmış bana göre.

Firar, tekrar tebrikler ayrıca. 🙂

Kimin yanında yetişti 8)

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 15/03/2010 3:21 am
Sayfa 1 / 3
Paylaş: