Abi ben neden anlatmak istediğini anlayamadım. Sorun kimde acaba?

Abi ben neden anlatmak istediğini anlayamadım. Sorun kimde acaba?

Daha açık ifade eder misin?

Film, nietzsche'nin "Bütün genellemeler yanlıştır, bu dahil." tümcesiyle başlıyor. Filmden benim tek anladığım bir erkeğin soprano olarak kaydeyi bozması.. İşin açığa ben burda bir estetik bulamadım. Zaten ne anlatmak istediğini filmin başında yazmışsın ee o zman neden bu filmi yaptın? Yani eğer filmin başına ve sonuna bir şeyler yazıyorsak emin olun bu sinemacı olarak yetersiz olduğumuzdan kaynaklanıyor. Eğer yazacaksak film değilde roman ve yahut başka bir düzyazı türüne yönelmeliyiz.İnşallah anlatabildim..

"Karikatür anlatılmaz"
"Şiir çevrilmez"
"Sinemada dublaj olmaz"
"Erkek soprano olmaz"

Eminim sen de katılacaksındır ki yukarıda yazdıklarım sağlam argümanlara dayanmış genellemelerdir. Fakat yine de birer bilimsel gerçek olmayan bu veya diğer genellemelerin tamamının istisnası vardır. Filmin ilk bölümünde ağızlarına geleni konuşan insanlar ikinci bölümde bir nevi tükürdüklerini yalıyorlar. Yani istisnalar kaideyi bozuyor. Eğer bu konu ilgini çekmiyorsa neler çeker merak ederim.

Başkalarının sayfalarca anlatamadığını bir cümlede anlatınca, o cümle özdeyiş (aforizma) olur. Bir özdeyişi filmin başında veya sonunda kullanmayı yetersizlik olarak görmek bence abes olur. Çünkü özdeyişlerin doygunluğunu onlarca kitapla sağlamanız zordur, değil ki bir kısa filmle sağlayın. O sebeple benim açımdan kullanımında hiçbir sakınca yoktur.

Filmimin bir sürü eksik yanı var. Konusundan ziyade teknik açıdan sıkıntılarını eleştirirseniz memnun olurum. Çünkü sinemanın insancıl konulara ihtiyacı var ve maalesef piyasadaki filmlerin çoğu bundan çok uzak.

Öncelikle ben seni eleştirdiysem eğer, emin ol seni beğendiğimdendir. Bir filmm yapmışsın buna saygı duyuyorum, yüreğine sağlık. Ama sen ne desen de ben bir filmin başında veya sonunda bir cümle görürsem tatmin olmuyorum çünkü sinema yazıyı görüntüye dökmektir. Ben filmini yetersiz buldum umarım fikirlerimi abes görmek yerine dikkate alırsın.

Ben Türk kısa filmcilerin başarısızlığını özden çok biçime önem verdiklerinden kaynaklandığını düşünen bir insanım yani bana hikayeden çok teknik aksaklıkları elerştir demen bile abes..Sinemanın temeli öz' dür. Öncelikle yaratıcı olacaz, ne anlattığımızı bilecez, zaten piyasada sinema-tv okuyan bir sürü teknik ihtiyacı karşılayacak ama yaratıcılıktan uzak insan var onlar çok umursadığın bu teknik konuları halledecek. Sen farklı olacaksın. Yarattığın yeni teknikliklerle farklı olacaksın. Her neyse uzattım.. Eleştirilerimi abes görmen beni ne kadar da kırdıysa sana başarılar dilerim.. Hoşçakal

filmini sabırla indirdim. sabırla divx player kurdum hatta bilgisayarımı restart ettim. ve sonra da izledim.
Bu forumda youtube un pratikliğine bu kadar alışmışken senin izleyiciye ulaşmak için meşakkatli bir yol seçmen pek bi izleyiciye ulaşmak konusunda bir derdin olmadığını düşündürdü.

Şimdi bu filmde aklına gelen fikri çok direk çok su üstünde çok göze sokarak verdiğini düşünüyorum.

Şimdi karikatür anlatılmaz ok. Fıkra anlatılır... Ama fıkra da çekilmez mesela. Direk skeç olur onun adı film olmaz.

Şimdi sen de direk fikrini bu şekilde kameraya çekince skeç olmuş sanki.

Sonra televizyon ekranları ile yaptığın o aşırı zahmetli çalışmanın filme direk bağlantısını kuramadım. Evet aslında kafanda canlandırırken çok hoş bir etkisi olduğunu düşündün ve uygulamak istedin ama bu anlatılan konuya bence uymamış.

Kafanda oluşan ve anlatmak istediğin ilgniç bir fikir ve ondan alakası bir görsel efekt fikrini üst üste koyup çekince bence bir film olmuyor.

Neyse sen bu kısmını eleştirmeyin teknik eleştirin demişsin ama ben dayanamadım. Bence izleyicilerine kulak vermelisin. Çünkü çalışkansın. Gündüz çekmek varken gidip akşam vakti ışıkları kurup film çekebiliyosun. O kadar mekan gezip o kadar görüntüyü tvlere koyup efekt için montajda uğraşabiliyosun. Ama bence bir takım çok önemli genellemeleri de kayda değer bulup incelersen göreceksin ki hikaye oluştururken yapman gereken önemli şeyler var...

Teknik olarak jenerik çok güzel keyifliydi. Temiz bir çalışma olmuş. İlk filmin olması dolayısı ile çok incesine girmiyorum fakat diyalogları daha temiz alman ve plandan plana geçerken sesleri atlatmadan geçirmen daha iyi olurdu.

Dİyalogları daha temiz almak için bir harici mikrofon lazımdı tabi sana o yoktur büyük ihtimalle. Fakat bence esas sorun da burda. Nasıl kamera bulmadan film çekmeye başlayamıyosun aynı şey mikrofon için de geçerli. Mikrofonu bulana kadar film çekmeye başlamamalısın... Fakat tabiki bu kuralı uygulayan pek yok. Genelleme olarak kabul edeceksin sen de uygulamayacaksın heralde

Uzun lafın kısası hem senaryoda hem de kurguda çok ciddi anlatım sorunları var konu dağılıp duruyor ve izleyici kendini ICE AGE'den uzun bir sahne izlerken buluyor...

Tavsiyem bir şekilde filmini youtube üzerinden paylaşman ve 95mm download ettirip bu ilk filmin için fazla kimsenin vaktini fazla çalmaman. Hızlı tüketim toplumunda takır takır harika filmleri izleyip geçerken insan bekleyip indirdiği filmde özellikle yüksek performans bekliyor. Aksini görünce iyice bi dellenip saldırıyor (benim yaptığım gibi )

Sevgiler.

Sevgili kkymn,

Öncelikle sitede verdiğiniz dersler ve bu forum ortamı için kendi adıma çok teşekkür ederim.

Filmi youtube'a yüklememe sebebim, filmi beğenirsiniz veya beğenmezsiniz; seyirciye iyi bir ses ve görüntü kalitesiyle ulaşmak içindi. Kendim daha kaliteli video için 30-40 mb daha fazla indirmeyi tercih edeceğim için, diğer insanların da bundan kaçınmayacağını düşündüm. Videoyu indirdiğinizde Divx Player kurmanız şart değildi. Eğer uzantısı .divx olanı indirdiyseniz, bu kısmı .avi olarak değiştirdiğinizde elinizdeki diğer divx dosyalardan bir farkı kalmazdı. Eğer avi olanı indirdiyseniz de sadece divx veya xvid codec seyretmeniz için yeterli olurdu.

Filme getirilen eleştirilere karşı bir duruş sergiliyormuş gibi gözükebilirim ama aslında bu eleştiriler çok önemli benim için. Öncelikle gerek Ercin arkadaşıma gerek de size eleştirilerinizden dolayı teşekkür ediyorum.

Ben sinemada "soyutluğu" seviyorum. Takdir edersiniz ki ikinci bölümdeki kurgu gerçek hayatta olabilecek birşey değildir. Böyle bir fikir ilk aklıma geldiğinde bunun "istisnalar" bölümü için çok uygun olabileceğini düşündüm. Bunlar birer "flashback" olmadığı için konuşmalar arasında gösteremezdim. Birbirlerinden çok farklı sahneler oldukları için de kanımca böyle bir geçiş tam oturdu. Ice Age ve Farinelli sahnelerini uzun tutmamın sebebi de seyircinin bu istisnaları anlamasına yardımcı olmaktı. Ama şu an ki düşüncem bence de biraz uzun olmuş.

Mikrofon olayına gelirsek aslında bir mikrofonomuz vardı. Fakat çekimlerimizin beşinci dakikasında sebebini anlamadığımız bir şekilde bozuldu. O gece çekimleri halletmek zorunda olduğumuzdan kameranın mikrofonuyla çekmek zorunda kaldık. Çünkü ışık setini sabah teslim etmemiz gerekiyordu.

Eleştirilerinizi eksik etmeyin arkadaşlar. Bu sayede daha iyi filmler yapacağız inşallah. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum...

Filmin konusu gercekden kafa karistirici...ama cekim yaptiginiz yerler guzel olmus..isik falanda kullanmissiniz...kamera cok yakindan cekmis bazi sahnelerde aktorun kullaginindayiz sanki..yanak goruntuleri falan..yinde kutlarim ilk filmin icin guzel baslangic.

Konusundan ziyade teknik açıdan sıkıntılarını eleştirirseniz memnun olurum. Çünkü sinemanın insancıl konulara ihtiyacı var ve maalesef piyasadaki filmlerin çoğu bundan çok uzak.

yanlış anladıysam affet ama ben bu cümleden "benim de filmim insancıl konulardan uzak o yüzden sadece teknik yönünü eleştirin" anladım

Sevgili biber, o cümleden o manayı nasıl çıkarabilidiniz? Böyle konuları anlamsız bulanlar için söylenmiş bir söz o. Filmimin en değerli kısmı konusu benim için. Klişe bir aşk-aksiyon-gerilim anlatmıyor. Saygılarımla...

buram buram emek kokuyo çalışma elinize sağlık.. anlatılmak istenen çok derinlerden sesleniyor bu yüzden çok anlaşılmıyor özellikle televizyonlu kısımlar bi anda başka bir kısa filme geçmişim gibi hissettirdi.
akşam diyaloğun olduğu kısım güzel çekilmiş özellikle manzara çok hoş. çalışmalarının devamını beklerim...

anlatılmak istenen çok derinlerden sesleniyor bu yüzden çok anlaşılmıyor

biz amatör insanlarız ama film yapma konusunda amatörüz.film izleme konusunda inan profesyoneliz o yüzden ben buna "çok derinden sesleniyor" demem "anlatılamamış" derim

yönetmen arkadaşım film yapma hevesini sevinçle karşılayarak bişeyler söylemek istiyorum.şimid sen filmi bi sözle açarsın tmm ama bi paradoksla açarsan sen nasıl o lafı anlatmaya çalışabişlirsin ki.filmin vurucu olması için yani insanların tükürdüğünü yaladığında " vay be yaladı valla herif" dememiz için ortada karakterler olmalı.yıllardır görmediğim sevgilimi görmem aylarca nalatılcak bişeydir ve ilginçtir.ama sinemada bu böyle değildir duffy duck'ı örümcek adamla bile kapıştırabilirsin tanrı sensin ama bunun vurucu olması "adam düblajlı film olmaz dedi ama bakın düblajlı film izliyor " kadar kolay değildir.konusu aşk meşk değil farklı bişeye değindim diyorsun ama üstünde "kahrolsun faşizm" yazan bi duvarın önünde duran adamın oynadığı filmin anti faşist sinemada hiçbir değeri yoktur.sinema bi anlatım biçimidir.senin anlatımın filmini senin yapar ama ben bu filmde "sinema" bulamadım.. umarım sert olmamıştır.bunlar benim görüşlerim
yeni çalışmalarında başarılar...

ayrıca filme oturmasa da televizyon geçişlerini beğendim.. eklemek istedim

Bi de torrent kullananlar için koysaydın bi link 🙂
İniyo izleyip yorum yapcıam

http://divx-364.vo.llnwd.net/stage6vid/1498158.divx

Sağ tıklayıp Farklı kaydet diyerek veya FlahGet gibi indirme yöneticilerini kullanarak bu linkten indirebilirsiniz.

Bu film başlıktaki filmin linkidir. Boyutu 99,713 KB