Forum

(Eray Dinç'ten) Ses...
 

(Eray Dinç'ten) Sessizlik....

35 Gönderi
16 Üyeler
0 Reactions
7,011 Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Madem başlık güncellendi, on-oniki şey daha söyleyelim. 🙂

Ve bu kez Sessizlik üzerine değil direk Eray üzerine konuşacağım... Bıktım çünkü artık filmleri üzerine konuşmaktan. Delinin biri kuyuya bir taş atıyor, kırk akıllı... 🙂

Şahsen arkadaşımdır, birlikte çalışmışlığımız da vardır, çok da severim kendisini. Görüşmelerimizde konuşmaktan çenem, düşünmekten beynim, gülmekten karnım ağrır. Yüzüne söylediğim birçok şeyi, katlayıp daha da derinleştirerek ahanda burada, 70 milyonun önünde de söylüyorum:

(İleri gitmekten çekinmeyeceğim bir yazı olacak, hakkındaki fikir ve eleştirilere son derece ılımlı ve anlayışlı biridir, bunu bildiğimden rahatça yazacağım. Ve tabii ki en önemsediğim ve saygı duyduğum sinemacı dostlarımdan da biri olduğu için onun hakkında yazmak benim için hem bir keyif, hem bir onur)

Eray'ın İkilem sonrası hemen her filmi zaten önemlidir, önemli görülesidir. (Öncesi sevimlidir ama temelde alıştırmalardır) Eray önemli bir adam, iyi bir sinemacı ve kısa filmci. Görselcidir, küçük bir fikirden basit bir öykü yazar hatta bazen sadece bir oykü yazıyormuş gibi yapar, onu bile yapmaz çünkü öykü falan umrunda değildir. Onun malzemesi, umrunda olan şey sadece ve sadece sinemanın kendisidir. Tüm birikim ve yeteneğini, sinemayı ve izleyici-sinema ilişkisini incelemek, yönlendirmek için kullanır. Filmlerinden politik, siyasal, sosyal, din'i mesajlar, altmetinler görmek olasıdır ama inanın ki onlar Eray'ın çok da umrunda değildir. Basit bir fikirden ve öyküden yola çıkar ve o fikrin sinemasal zenginliğini ortaya çıkarmaya uğraşır. Metninin politik, sosyal, psikolojik içeriğini falan çok da düşünmez, önemsemez. Hatta bunu yaparsa esas amacından sapmak zorunda kalacağını bilir, o nedenle buna pek de enerji harcamaz. Öyküsü, görsel estetiğe ve sinemayı, görüntünün anlamını incelemesine izin verdiği ölçüde değerlidir. Tüm filmlerini kendinin yazdığına bakmayın, Eray bir yazar falan değil. Kİmseden senaryo almamasının nedeni de bu zaten. Eray yazıyı/yazmayı sevmiyor, yazmaya/yazara çok da saygı duymuyor. (Entelektüel ve aydın herkese saygı duyar, o başka. Kast ettiğim sinema yapma anlamında) Yazma eylemi, onun sinemayla ve izleyicisiyle oynadığı oyunlara olanak sağladığı ölçüde değerli. Elinden gelse yazmayı bile sinemayla öğretir çocuklara. Ellerine kalem vermez.

Büyük motivasyonları vardır. Ve kendi motivasyonları dışındaki (sinema yapma...) motivasyonları(...nı) çok da değerli bulmaz hatta bir ölçüde hor görür. Kendince haklıdır da. O (ve nadir benzerleri) birilerinin birşeyler anlatmak için kullanılan şeyin ta kendisi için uğraşır. Birşeyler anlatmakla uğraşmaz, "neler anlatılabileceği" ile uğraşır. Eray ve benzerleri bir yeniliğe imza attığı sürece, sinemayı birşeyler anlatmak için kullananlar var olabilecektir. Evet, bu doğrudur.

Ama Eray farkında değildir ki sinema da, insanlara birşeyler anlatabildiği sürece değerlidir. Öncülük, yenilikçilik, iyidir hoştur ama herhangi bir yenilik, birilerinin duygularına ortak olunmasına olanak verdiği sürece kabul görür. Snema tarihinde bir ilk olup uygulanıp tekrar yapılmamış, değerli görülmemiş, ya da o an "vay be!"denmiş ve sonrasında takipçi edinememiş birçok "yenilik" vardır. İlk/farklı/öncü herşey her zaman değerli değildir. Değer, insanlara hizmet ettiği sürece değerdir. Kimileri bu farklılığı bir ölçü entelektüel, eğitimli vs. insanlara hitap eder şekilde kullanır. Ama Eray'ınki bundan fazlasıdır. O neredeyse sinemacılara film yapma motivasyonundadır. Entelektüellere bile değil. Çünkü filmlerinden alınacak mesajlar, kazanılacaklar hayatın kendisi ile değil, sinema dünyası ile ilgilidir çoğunlukla. Yani 12 üniversite bitirmiş bir kozmolog Erayın amorsu olmayan adamının esas meselesini anlamayacaktır. Anlasa da önemsemeyecektir. "Banane?" diyecektir ve haklıdır. Bu durumda Eray, hiçkimseye hitap etmemeye başlamıştır.

Bir parça insani meselelere ve genel ya da özel izleyici kitlesine hitap etme çabasına giriştiği anda ortalık darmadağın olmuştur. Monolog bunun yeterli örneğidir. Becerememiştir Eray çünkü öyle bir çalışmada özgürlük çok daha sınırlıdır ve işin yazma tarafı çok daha fazla önemlidir. Zaten Eray birçok açıdan uzun metraj çekecek olgunlukta ve birikimde biridir ama bu yapmamasının nedeni, kısa filmdeki deneyselliği ve özgürlüğü uzunda bulamayacağını, yapmak istedikleri için doğru mecrada olamayacağını bilmesidir. Çünkü kısadaki (çok nadiren rastlanan birşey olan) "denenebilmiş deneysel film" yapma yaklaşımının (ve elde ettiği başarının) ona verdiği enerji, sorumluluk ve egoyu, uzuna taşımanın yolu ancak bir Blade Runner yapmaktır. E ona da olanağı yetmez ve belki de gücü/yaratıcılığı da yetmez.

Hakkında öngörüler:

Eray er geç, mecburen bütçeli bir uzun metraj çekecek. Bu durumda kısadakinden daha geniş bir kitleye hitap etmek zorunda kalacağını da bileceğinden (ya da birileri ona anlatmalı, ben deneyeyim ilk fırsatta bari) daha esnek ve ılımlı olmak, daha "insani" meselelere değinmek zorunda kalacak. Ama arkada devasa bir "deneyselci, Lynch'çi, oyunbaz" kısa film kariyeri olacak ve o başarının da ağırlığını ve sorumluluğunu ta ense kökündeki o omurilik soğanında hissedecek. Tabi canı da yine onu isteyecek. E ne yapar bu adam? Yumuşar mı? (Ridley Scott gibi) B.k gibi para harcayıp deneysel ve yadırgatıcı bir iş yapıp batar mı? (Terry Gilliam gibi) Hayır. Ortasını yapar. Bunun ortasını tutturmak da go oynamak gibidir. Çok fazla olasılığı düşünmek, çok öngörülü olmak, karıncayı incitmeden ona masaj yapmak gerekir. İşte Eray bu yüzden bekliyor. Yoksa oturur yazar bir gerilim, yazar bir aksiyon, canı istemez bir dostundan alır bir senaryo, gider çeker. Ama yapmaz. Çünkü Go, tek başınıza oynadığınız bir oyundur...

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 06/06/2012 10:21 am
(@halostendap)
Gönderi: 0
 

zamanında bol bol oynadığımız atari oyunu mustaphadaki gibi
go go go Erayy yani 🙂

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 07/06/2012 9:38 pm
(@zozores)
Gönderi: 0
 

Öncelikle filmi beğendim. Derdini net ve açık bir şekilde anlatan bize ipuçları veren bir film. İlk sekansta seslerin ters işlemesi, ormanda şehir sesleri şehirde kuş sesleri konması filmin başlangıcı için güzel bir mesaj. Film iyi başladı. HHk'nın dediği gibi savaş seslerini bende beğenmedim. Yönetmenin elbette anlatmak istediği bir şey vardır ama ben savaş seslerinden pek birşey anlamadım. Onun dışında ufak detaylara hayran kaldım diyebilirim. Okuyamasamda yazı tipinin farklıılığı beni etkiledi 🙂 Veya kız ve erkek sevişirken ağlayan bebek sesi bana çok şey anlattı. Kısacası demek ki sanat yapmak için anlaşılmaz olmak gerekmiyormuş. Tebrik ediyorum başarılar.

 
Gönderildi : 22/06/2012 5:11 pm
(@mikbalustun)
Gönderi: 6
 

Betfair...

otomatikman burada ölene kadar apaçisin. .

İşte buna bayıldım. Neyse hepsi bir yana da, tebrikler Eray Dinç. Başarılarının devamını diliyorum.

 
Gönderildi : 06/08/2012 11:50 pm
(@ilkersn)
Gönderi: 0
 

Filmini yeni izledim, tarzını beğendim, düşünce güzel anlatım da başarılıydı. Hakediyor övgüleri, tebrik ederim.

filmleriniz için müzikler

Son Kısalarımız: tesir Kader Eris
Kısa filmlerimiz, ücretsiz müzikler ve kendin yap videoları

 
Gönderildi : 15/10/2012 2:33 pm
Sayfa 3 / 3
Paylaş: