neyse, eminim buradaki birçok eleştirmen benimde çekimlerime bir çok eleştiri getirecke, eminim süper şeyler öğreenecem bu forumdan.
Sen hele bir filmini koy bak ne ıslak odunlar ne beşebeş kalaslar çıkacak ortaya dur bakalım. Yanlız forumdan hiç bir şey öğrenemesen düzgün Türkçe yazmayı öğrenirsin, yukarıdaki cümleye bakınca ilkokulda öğretememişler eheh :).
şimdi de yazıma mı taktık :=)
peki,
o zaman "yanlız" değil, "yalnız" olacak, size de öğretememişler anlaşılan :).
yok zaten bizde ilkokulda türkçe öğretmiyorlar, sadece okumayı öğretiyorlar,
bakma sen türkçe bizde ortaokulda da öğretilmiyor, lisede de. bir diksiyon dersinde, bir kitapta, bir tezinde anlıyorsun zaten meğer yalan yanlış neler öğrenmişiz diye :).
pek bu nickde de koymayı düşünmüyorum filmleri :D. daha başından fişlendik.
"kakam gibi olmuş bu film" yorumlarını görebiliyorum daha şimdiden.
hasta la victoria siempre
Dil de pabuç gibi, ama o senin dediğini Dude efendi bana günde 5 vakit ezanla beraber söylüyor bana. Ben ona inadımdan yalnız yazmıyorum artık. Neyse geyiği bırakalım filme dönelim.
Film olağanüstü bir kozmik felaketin ele alındığı,aslında oldukça çarpıcı bir konu.İzlerken daha ilk sahnede benim aklıma büyük kıyamet alametlerinden güneşin batıdan doğması olayını getirdi.Hollywood tarzı bir global felaket hikayesini bir kısa filmde anlatabilmek çok zor.Bu bakımdan bence çok iddialı bir konu olmuş.Ama şahsen felaket senaryoları hep ilgimi çekmiştir.Ancak senaryoyu zayıf buldum maalesef.Belki bazı ufak tefek felsefi oyunlarla falan daha ilginç bir senaryo yazılabilirmiş.Bu bakımdan en çarpıcı bölüm olarak filmin sonunda arabadaki adamların konuşmalarını gördüm..İki arkadaşın evdeki konuşmaları ise oldukça zayıf kalmış.Sanki sıradan,her gün karşılaşılaşılabilen sıradan bir terslikten söz ediyorlar.
Açılıştaki jenerik kısmı hoşuma gitti.Bir felaket filmi izleyeceğim mesajını bana hissettirdi.
Filmdeki sahneleri,planları,eksenleri,açıları,kompozisyonu eleştirecek kadar yetkin biri değilim.Ama benim bile gözüme batan bazı şeyleri söylemek isterim.İlk bölümde güneşin ufukta olduğu bir dağ sahnesi vardı.O kesmeyi gereksiz buldum.Karşılıklı içki içen çiftler ve o esnada çalan müzik bana flash tv de yayınlanan gerçek kesit programını hatırlattı.Sanki bir entrika sahnesi gibi idi.Kıza ilaçlı içki içirdiklerini sandım ve ne zaman uykuya dalacak diye bekledim.Ama konu o değilmiş.Onlar aslında felaketten etkilenen diğer insanları temsil ediyormuş. 🙂
: Bir yerlerden haber görüntüleri,TV haber spikeri konuşmaları falan bulunup kırpılarak filme montajlansa iyi olurdu.Montajla uydurulablirdi böyle şeyler.Olmadı mikrofonik sesli bir arkadaş arka planda haber falan okusaydı ya.Sonuçta dünyayı etkileyen bir durum söz konusu.Bu sadece o iki kişinin sorunu değil yahu Dinyanın sonu gelmiş.Oysa orada sanki kalorifer arıza yapmış insslar soğukta üşümüş gibi bir durum var.
Yeşil fanilalı adamın hayreti ve sonra balkondan dışarıyı baktığı sahne güzeldi.Filmin anlatmaya çalıştığı anormal durum hissine biraz daha yaklaşıyordu yani.
O çocuk gitarı neden istedi.Kız merak etti sordu ben de hala kendime sormaktayım.Gitar çalmaktaki amaç neydi.Çaresizlik anında yapacak daha iyi bir işleri olmadığı için mi? Ruhlarını ısıtmak için mi? (lafa bak...artık ruh da nasıl ısıtılıyorsa… 😯 )
Filmin teması,anladığım kadarıyla güneşin hayatın varlığı için en önemli unsuru olması.Onsuz hayatın olamayacağı gerçeği.Bu bağlamda insanın doğa karşısındaki acizliği.Diğer yandan insanoğlunun her zamanki nankörlüğüyle doğanın şartlarına burun kıvırması şikayet etmesi.Mesela yağmur yağar şikayet ederiz,güneş çıkar şikayet ederiz.Oysa doğayla barışık olmaz zorundayız.Modern 21.yy teknolojimize rağmen hala daha doğanın karşısında çok zayıfız.İşte film bu nankörlüğümüzü ve zayıflığımızı yüzümüze vuruyor.En sevdiğim kısmı arabadaki kısa diyalog bölümü oldu.Galiba hikayenin en başında geçiyor.Ve sonra o şikayet edilen güneş hiç doğmayıveriyor.O arabadaki insanların fütursuzca nankörlüğü karşısında ürperiyoruz.
Dakikalarca bir adamın oturuşunu ve sigara içişini izlediğimiz filmleri ben de hiç sevmiyorum.Bunun gibi açılımlara ihtiyacımız var.He şeye rağmen film boyunca saatime ya da videonun zaman çizgisine hiç bakmadım acaba bitmesine ne kadar var diye.Sürükleyici idi ve merakla izletmeyi başardı.