Mistik bir konu 🙂 Azrail falan 🙂

Görüntü yönünden bakarsak çok ağır bir CC yok ama hiçte yok değil sanırsam..

Genel bakarsak ses tabiki yapmacık olmuş ama genel seviyenin üstünde sonradan seslendirme için.

Oyunculuk güzel , özellikle karakterlere güzel oturmuş çünkü çok unique tipleri var 🙂

Son olarak son sahnelerde adamın iskeleye yürüyüşü benim hem başımı döndürdü hem sıktı , çok uzun olmuş.

Ortalama bir puan aldı benden 🙂 Güzel..

Kısacık alanda, daracık aralıkta bile gayet keyif verici işler yapılabileceğinin kanıtı gibi. Tİplemeler çok iyiydi. İkna edicilerdi yani. Filmin en güçlü yanı görselliği yine. Harika bir renk yapılmış. Kamera kullanımı gayet işlevsel, anlamlı ve estetik. Hİkaye iyi olsa da senaryo daha özenli olabilirdi. Özellikle replikler (ve haliyle okunuşları) pek iyi değildi. Fİlmi yaralayan tek şey de bu gibi geldi bana.
Tebrik ederim....
BU arada.... Fİlmin Türkçe ismi yok mu?

Filmin geçtiği kendi dünyası (mekan zaman kavramı) içe dönüklüğü ikna edici. fakat dublaj yapan arkadaşlar biraz daha özenipte daha iyi bir iş çıkartabilirlerdi diye düşünüyorum. yani insanlar konuşurken arada bir martı sesi ne bilim bir deniz sesi de duysaydık ( sürekli olarak yani. bazı karelerde evet ses var ) bu sizi yapaylıktan uzaklaştırıcaktı. Karakterin susayışı iyi olmuş ve suyu kana kana içmesi gayet iyiydi. diğer karakterlerde oturmuş evet. Görüntü olarak bence yönetmenlik gerektiricek birşey göremedim... ( belki kadrajların resimselliğini ayarlamıştır bilemem ama onda da çok bir iş yoktu işlevsel doğrultuda basit kadrajlardı genel olarak.) yürüme sahneleri Serkan Yavuz un dediği gibi benide yordu hatta sıktı diyebilirim. yani olay örgüsünün üzerine çöktü. ve dikkatimi çeken bir konuda karakterler arası geçişte kameranın aynı planda çok oynaması ( evet bir tarz olışturmuş ama yoran ve pek hoş görünmeyen bir tarz bana göre...). ayrıca renkler daha soğuk olabilirdi işte o zaman ölümün çağrıştırdğı soğukluğu çok daha iyi verebilirdi.Ama genel olarak bakıldığında ortanın üzerinde görüntü olarak bir iş ve iyi bir senaryo çıkartmışsınız. Film olarak değerlendiricek olursak hepsini toplayıp kalbur üstü diyebiliriz. dar mekanda güzel paslaşma bir film olmuş geçer notu aldınız. birazda mizahi açıdan bakalım 🙂 film 10 üzerinden 6.5 oda suyu veren adam hatrına 🙂 ilginçtir suyu veren adam sanki norveçli bir viking misali cool acaba var mı kanında bir viking kanı 🙂 azrailin rastalı saçıda müthiş olmuş ve gözlüklerde çok güldüm ya ben azrailim diyince bu kadar karizmatik azraile hemen veresi geliyor insanın. yani canını 🙂

Ana karakter dışındaki oyunculukların iyi olduğunu söyleyebilirim. Ana karakterin oyunculuğunun sallantıda olması Görkem'in belirttiği senaryo sıkıntısından. Biraz yapmacık duran cümleler var.

Onun dışında, görüntü konusunda Görkem'in söylediklerine katılıyorum.

Bunu hala sadece ben yapıyorum ama üyeleri umarım izledikleri 2011 yapımı filmlerin beğendikleri özellikleri konusunda şu başlığa katkı yapmalarını sağlayabilirim:

http://filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?f=10&t=8804&start=15 " onclick="window.open(this.href);return false;

Ben bu filmin en iyi görüntü yönetimi dalında aday olması gerektiğini düşünüyorum.

ses sıkıntısı dışında şahsi fikrim yerinde ve kaliteli bir kısa film olmş,tebrikler...

Yorumlarınız için hepinize teşekkürler. Genel anlamda herkese cevap vereceğim o yüzden tek tek alıntı yapmadım.

İlk olarak dublaj konusuna değiniceğim; azrail'i ben seslendirdim diğer oyuncuları ise ses konusunda daha profesyonel insanlar seslendirdi ancak ben filmi sufleli çektim ve bu ilk denememdi orda biraz yanıldım. Hatalar şundan kaynaklı; cümleler uzundu ve sufle yapılırken bekleyerek okunup tekrarlandı cümleler bu da cümlenin genel havasını bozdu tabi. Ben de nasılsa plan çok değiştiririm diye düşündüm ancak çok hızlı geçişler olunca kaldırdım ve böyle garip bir diyalog ortaya çıktı. Azrail'i ben seslendirdim ve o arkadaş o kadar hızlı konuşuyor ki bende hızlanmak durumunda kaldım :). Yani bunlar bahane değil tabi ki hep benim hatalarım. İlk defa dublajlı bir film çektim ve ikincisinde bu hatalar olmayacak eminim. Son olarak görüntü yönetimi konusunda iyi olmadığını söylemiş bir arkadaş ama hepsine katılır buna katılmam 🙂 ÇÜnkü ben bir fotoğrafçıyım ve bu filmde iyi bir görüntü yönetimi sergilediğimi düşünüyorum. Color Correction konusuna gelince bu biraz da yorum işi. O yüzden herkesin sevmesi beklenemez tabi ki. Bana böyle hoş gözüktü sadece bunu diyebilrim. Son olarak son sahneye değinicem; benim için en değerli sahne orası. Glidecam sahibi olmama rağmen orda kullanmadım ve adamın ikilemdeki sallantılı halini vermeye çalıştım. Bunu izlerken sıkılmanıza şaşırdım açıkçası müzikle gayet iyi gibi geldi bana. Filmin müzkleri de tamamen orjinaldir bu arada. Film için yapıldı bunu da belirtmek isterim.

Saygılar.

Görkem filmin türkçe ismi yok çünkü ''Kontrol dahilinde olan'' tarzı bir isim koymak istemedim.

Filmin kamerayla münasebeti gayet yerindeydi bana göre de. Sıkıntılı gelmesine ben de anlam veremedim. Karakterin ruh halini gayet iyi yansıtan bir kullanım olmuş.

Bende; kamera sallanması bir irdeleme yada imgeleme ifade etmiyor iç dünyamda... o yüzden belkide bu kadar düz mantık bakmış olabilirim bunu önceki mesajımdan da apaçık anlayabilirsiniz (zaten yazdığım yazıda mekanik yani sallanmayla ilgiliydi imgelmeden hiç sözetmemişim yani birşey çağrıştırmadığı için düz mantık yorum yapmışım 🙂 ) birde görüntü yönetmenliği bana daha çok ışıkla alakalı gibi geliyor yani farklı ışık yapabilmek ve istenilen ambiyansı yaratabilmek... açılımı zaten director of picture olan bir işin de; sesle ilgisi olacak değil yani 🙂 tabi bu anlatılanlar göreceli kavramlar tek birleştiğimiz nokta filmin iyi olduğu.demekki bizim yorumlar da cilası diyebiliriz bu işin 😉 yorumlarımız yapıcı eleştiriler olduğu sürece güzel işler çıkıcak eminim. başarılarının devamını diliyorum. umarım senin gibi işini yapan onlarca arkadaş çıkar içimizden...

Bende; kamera sallanması bir irdeleme yada imgeleme ifade etmiyor iç dünyamda... o yüzden belkide bu kadar düz mantık bakmış olabilirim bunu önceki mesajımdan da apaçık anlayabilirsiniz (zaten yazdığım yazıda mekanik yani sallanmayla ilgiliydi imgelmeden hiç sözetmemişim yani birşey çağrıştırmadığı için düz mantık yorum yapmışım 🙂 ) birde görüntü yönetmenliği bana daha çok ışıkla alakalı gibi geliyor yani farklı ışık yapabilmek ve istenilen ambiyansı yaratabilmek... açılımı zaten director of picture olan bir işin de; sesle ilgisi olacak değil yani 🙂 tabi bu anlatılanlar göreceli kavramlar tek birleştiğimiz nokta filmin iyi olduğu.demekki bizim yorumlar da cilası diyebiliriz bu işin 😉 yorumlarımız yapıcı eleştiriler olduğu sürece güzel işler çıkıcak eminim. başarılarının devamını diliyorum. umarım senin gibi işini yapan onlarca arkadaş çıkar içimizden...

Director of Picture değil, director of photography. (ya da cinemotographer. Kimisi bunları aynı alıyor, kimisi ayrı bir alan olarak. Ben de tam bilmiyorum. Hemen wiki'ye baktım genelde aynı olarak kullanılır diyor.)
Görütü yönetiminin içine, temel olarak, ışık, kadraj kurulumu, lens seçimi ve kamera hareketleri giriyor. Renk ne kadar işin içinde emin değilim ama color correction diye bir zamazingo olduğu için.

Mesajından hareketle hafızamı ve bilgilerimi tazeledim.

evet yanlış yazmışım düzlettiğin için teşekkürler photography olacaktı. D.O.P 🙂 ama aslında picture ile photography de hemen hemen aynı şey diyebiliriz ( tabiki değil ama hemen hemen...). ben de çok yadırgamadım picture ı. çünkü fotolara bile yorum yaparken nice pic. deniyor gibisinden... ama senin dediğin bir iş kısmını DOP u açma açısından tamamen doğru! ne güzel söylemişsin görüntü yönetmenliğinin içine ...ışık, kadraj kurulumu giriyor diye...

Color correction aslında görüntü yönetmenlerinin genelde ışık ile veremediği tadı,duyguyu kurtarmak için gökten zembille kurgu ve effect programlarına indirilmiş bir nimet diyebiliriz 🙂 iyi ki de indirilmiş... matrix yeşili belkide hiç olmayacaktı yoksa... yada afrika sıcağı...

Mecayonur haklısın. Görüntü yönetimi ışığı doğru kullanmaktan ve doğru lens seçiminden geçer bence de. Tabi ki filtre de atlanmamalı. Görüntü yönetimi konusunda şunu söylemek istiyorum birde; ben o hafta iki video işi yaptım. Dİğeri de bir müzik grubunun vbideo klibi. O da henüz kurgu aşamasında. O klip için güneşli bu film için kapalı kapkaranlık bir hava dilemiştim. Çok kontrastlı mavi-gri tonlar kullanacaktım. Ama şubat ayında bir gün güneş açtı o da filmi çektiğim gün. Maddi durumlardna ötürü çekmek zorunda kaldım. Klipite ise simsiyah bir hava var. Ekleyince görürsünüz 🙂

Birde şunu soracağım nasıl bir ses sisteminde izliyorsunuz filmi? Ben alta gayet sesler falan koymuştum aslında 😀 Martı sesi yoktu ama deniz, dalga ve rüzgar sesi var. Kumda koşma ayak sesini bile 1 gün aradım internette 🙂

kardeşim eksiklerinin gayet farkındayım ben ama güzel bir iş çıkartmışsın ben beğendim. zaten benim yaptığım yorumlar aslında beğendiğim bir çalışmanın neden daha iyi olmadığına dair yürekten bir sitem ve sadece nacizhane yorum ve yol...

babaların; oğullarına karne günü
-karnen nasıl oğlum?
- hepsi 5 babacığım
-aferin ama daha çok çalışmalısın.
-....peki babacığım... (3-4 saniye sessizlik)hay aq ya..
yani çocuk daha ne yapsın dimi 😀
aynen bu hesap 🙂