Yazın yaptığım bir işti, içime tam sindi mi sinmedi tabii ki ama sizinle olan paylaşımımı artırayım diye paylaşıyorum işte.
nazik yorumlar iyi olur kış günü 🙂
canon 550d ile çekildi sesler h4n ile alındı.
kendim konuşurken mikrofona yakın konuşmalı ve irfan konuşurken de epey yaklaştırmalıymışım.
yardımcı olarak yalnızca 9 yaşındaki oğlum vardı ve iyi idare etti bence 🙂
Sorun şu. Senin sesin soruların duyulmamalı. Cevap verenin ifadeleri seçilmeli ve dramatik bir biçim verilmeli.
Senin konuştuğun kişiyle ilgili zaten önceden bilmen gereken bir şeyler olmalı.
Onlar üzerinden planlı programlı sormalısın.
Adama çalışırken soru sormayacaksın. Oturtup doğru düzgün konuşturacaksın.
Ondan sonra sesini görüntülerin üzerine ekleyeceksin.
Adam o esnada sana küfür ediyor büyük olasılıkla. 🙂
teşekkürler yorum için, dikkate alacağım bundan sonraki işlerimde inşallah 🙂
Ellerine sağlık. Kezzap'a katılmakla birlikte küçük bir ilavem olacak.
Belgesel izlerken biraz da mekanı görmek isteriz. Mekanı b iraz daha tanıtabilirdin. Çok fazla dar açı var.
Renkleri sevdim bu arada.
Yukarıdaki yorumların hepsi doğru.
Açılış sahnen aslında bir harika. Silüet kesit çok güzel olmuş ama daha sonra devamının gelmemesi bunun tesadüfen olduğunu çağrıştırıyor. Tekniğin aktüel kamera ile amatör çekim arasında bir yerlerde sıkışmış durumda. Aktüel kamera desem değil, amatör de değil. Bazı anlamsız çevre taramalar var. Fakat sonra birden durağan röportaj moduna geçiliyor. Yani bir tutarlılık yok. Ya baştan oturmuş başlayacaksın ve aralarda diğer planlara gidip geri geleceksin, ya da durağan röportajı hiç vermeyeceksin. Kişi ağırlıkları değişmiş. Sonradan giren 3. kişi gereksiz merak yaratmakta. 2. usta ise ilginç yorumlarına karşın 1. kişiyi yani esas karakteri geriye itmiş. Montaj ile 2. kişiyi dağıtabilir ve entellektüel yorumlarının 1. kişinin röportajı arasında güzel olmasını sağlayabilirdin ve aslında bunların hepsi montaj demek olduğu için hala yapabilirsin. 2:50 civarındaki sesini hepten çıkar.
Ses sorunlu. Bence kendi sesini Kezzap'ın dediği gibi tamamen çıkarmayı dene. Bir şey duyulmadan ya da görülmeden de o şey anlatılabiliyorsa o şey kullanılmamalıdır.
Bir de başa ve sona biraz müzik ya da ses diyeceğim ama bu kez de tamamen alakasız bir durum ortaya çıkabilir. Ben olsaydım sanayi sesleriniden oluşan bir arka plan sesi koyardım o sondaki yazıların olduğu yere. Bu arada o kapanış yazıları da estetik olmamış. Daha derli toplu bir font ile başlık ve isimlerin farklı boyutta sunulması daha yerinde olur. Bence Başlıklar için Univers 45, isimler için ise 65 kullanabilirsin. Verdana gibi bir font kullanabilirsin. Font rengi olarak düz beyaz değil de %80-90 beyaz kullan.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
teşekkür ederim yorumlarınız için. yaptığım işlerden bi kazancım olmadığı için tekrar dönmek hoşuma gitmiyor ancak yeni yapacağım işlerde dikkate almaya çalışacağım dediklerinizi.
aktuel kamera çekimleri oğluma ait, aslında ortamdaki hemen görülemeyen o ruhu gösterdiğini düşündüğüm için koydum mesela o kuş çekimini...
bu arada çırağın kocaman bir adam olması belgeseldeki çatışmanın özeti bence...
dış ses werner herzog'a öykünmenin bir sonucu ama tabi asla onunki gibi olmadı, o adamın daha çok işini izlemeliyim...yani diyebilirim ki yapacağım tüm belgesel türü çalışmalarda bu tarz içten olmaya çalışan yorumlarımı duyacaksınız ama umarım daha iyisi olur...(tabi Kezzap'ın dediği senin soruların duyulmamalı uyarısına uyacağım o çok iyi bir tespitti bence)
son söz olarak bence memleketimizin kanayan bir yarası olan bu duruma güzelce parmak basamadığım için üzgünüm...
Girişe ben de bayıldım, aha dedim çok güzel bir belgesel geliyor, helal diyordum ki, orada kaldı.