Zor konu, hem de çok zor. Zombi filmi yapmaya karar vermek ve bunu –zor da olsa- bitirebilmek. Öncelikle bu kısım ayrıca kutlanmalı.

Marx’tan alıntıyla başlayan bir filmde sandalyeye yayılmış pozisyonunuzu doğal olarak dikey konuma getiriyorsunuz ve anlatılanlara kulak kabartıyorsunuz. Farklı bir şey söylüyor mu? Belki de hayır ama doğru zamanda doğru yerde söylüyor. Ne zaman bir zombi filmi izlesem içimden hep şunu söylerim: “Ulan Dünya yanıp kavrulmuş ve hala bu duruma neden olan dürtülerle hareket ediyoruz”

Göcek’i yağmalama yarışıyla filmdeki konserveyi kapışma çabası aynı şey işte.
Bir klişe de benden olsun: Filmin bir derdi varsa amacına ulaşmıştır zaten. Nasıl anlattığı da önemli ama bir derdinin olması daha önemli. Burada tam anlatamadıysa bir sonrakinde daha gerçekçi anlatır. Olmadı daha sonrakinde…

Cedel bana cesaret ve umut verdi. İnsan zombi filmi izledikten sonra umut hisseder mi? Böyle olursa evet.

... ve tabii ki kutlarım.

Ben yorumuma ilişkin bir ekleme yapayım arada. Zombi sevdalısı biri çıkıp yanlış anlayabilir. Lüzumsuzdan tek kastım benim için lüzumsuz oluşudur. Yoksa kimse zombi filmi yapmasın demiyorum. Kezzap'ın dediği gibi tercih meselesi ve bu bir şey söyleyen, bunu da dinleten zombi filminin de başımızın üstünde yeri var.

Uzun uzun Fulgura'nın şöminesine bakmalara dalayım ben de.

Aga film açılmıyor. Mobilden girdiğim için mi acaba ?

Büyük olasılıkla Alfred.

Şimdi bilgisayardan girip izleme fırsatı buldum. Elinize ve emeğinize sağlık. Üstünde epeyce durulmuş zaten. Diyebileceğim tek şey güzel olmuş. 🙂 Hikaye bakımından yaklaştım. Teknik işin bir kısmı imkanlara bağlı netice olarak.

Bu filmin fotoğraflarını gördüğümde bir zombi filmi sinema için yazan/çizen/uğraşan birileri tarafından (amatör anlamda) hangi emek ve kriterlerle çekilebilir ve sonuç ne olur şeklinde bir merak içindeydim. Bu minvalde filmin tamamlandığına sevindim. Öte yandan bu tür ile aram hiç de iyi değildir ancak bu filmin(aslında bu yapılması acayip emek istemiş olan bu zor filmin) günümüzdeki 'kavgayı' anlatıyor olması ısınmama vesile oldu. Teknik ayrıntılardan bahsedilmiş. Sonuç tebrikler...

izlerken bana sorunlu gelen bir kaç yeri paylaşmak istiyorum,neticede buraya aktarılan çalışmaların geri dönüşlerle daha iyi bir tecrübe oluşturacağını düşünüyorum ki insan yaptıklarının nasıl göründüğü üzerinden de öğrenip gelişiyor (en azından ben öyleyim).tabi burada izleyenler olarak biz de yapılanlar üzerinden...
neden birbirlerine öldürttün onları anlamadım.konserveler için diye işlemişsin ama öncesinde yiyecek bulmanın (hem de böyle bir durumda sağ kalmayı başarmış iki kişi arasında,ölesiye öldüresiye bir düzeyde) çok da önemli bir şey olduğunu işlememişsin.sadece gözlerini kan bürümüş,paylaşmak istemediler,benciller,hırslılar,neticede öldürmek de onlar için sıradan bir iş o yüzden yaptılar,yapmasalardı anlatmak istediğim şeye uymazdı gibi bir şey olmuş.bana zorlama gibi geldi,ayrıca böyle bir dünyada ikinci bir sağlam kişiyle karşılaşmak,onun vereceği destek,güven,daha iyi korunma ve mücadele etme gibi şeyler iki konserveye kurban edilir mi dedim izlerken.yani karakterlerin konuşup hareket etmiyor da sen zorla ettiriyorsun gibi..
bir de öncesinde bi teras sahnesi var,zombinin saldırdığı...orayı da sırf karakterinin söyleyeceklerine uysun diye zombiye silah taşıtmışsın gibi izledim ben ki "onun silahıyla vuracaksın" lafı da pek boşluğa düşmüş...
bebek arabası niye var anlamadım,öncesi ve sonrasındaki görüntülerle bağdaştıracak bir imgelem aradım ama muhtemelen benim algılama kapasitemle alakalı bir şey...diğer yandan içindekiler silah,el bombası mı,bir zamanlar bebek taşımak için kullanılan şey silah taşınan bir şeye dönüşmüş biçiminde bir durum mu var orda diye baktım ama,seçilmyor bir şey...
ayrıca kurgularken son sahnedeki makyajın üzerinde çok durmuşsun,ben orayı bir nevi makyajcıya teşekkür gibi okudum,abartınca sahneden filmden çalmış tabi...
sonuç olarak,böylesine imkansızlıklar içinde,üstelik böylesine zor bir konu üzerinden bir çalışma yapıp,ortaya iyi bir şeyler çıkaymaya çalışmak ve bunu belli oranlarda da başarmak...tebrik ediyorum!

aynı sözler çok defa tekrar edilmiş.yada çok yerde geçmiş..bu yüzden film sanki ilerlemiyormuş gibi hava verdi bana
ikinicisi pişman peter in bahsettigibi imgelemelerde boşluga düştüyor izleyen ben mesela..insanlar sıgınacak yer aramak yerine yiyecek aramak için süpermarketlere gittiklerini..insanların bu yüzden aptal oldugu" bu sözler film boyunca kafama takıldı..bunun arkasında ne var diye merak ettim..bunun gibi insanı boşluga düşüren yerler vardı.

birde dış ses çok fazla görev üstlenmiş..herşeyi açıklamış.herşeyi tek başına anlatmaya çalışmış..
ama zor bi konu başlangıç güzel bi hava var ellinize saglık..tebrik ederim

Giriş çok güzel kurgulanmış (Stok mtok birleştirilip ortaya çıkarılan şey iyi), o noktada bir beklentim tavan yaptı belki de filmi izledikten sonra içimde oluşan tatminsizliğin nedeni de budur. Diyaloglar hariç (Hem dış ses hem konuşmalar) ses tasarımını beğendim lakin konuşmalar neredeyse anlaşılmayacak seviyede sorunlu kaydedilmiş gibi, dış sesi de seslendiren kişi olmamış yapamamış yani, o ağırlığı verememiş, inanmamış konuşurken.

Ayrıca çok ama çok yüksek seviyelerde mikslenmiş, evde TV'ye bağlı ses sisteminde izledim. Normalde filmlerde 12-13 seviyesinde ortalama yükseklikte bir ses verirken, 7-8'e çıksam bunda komşular kapıya dayanırdı gerçekten, bu da belki sesi bozan etmenlerden biri olabilir, ayrıca müzik ve ortam sesi de sese göre yüksek gibiydi. Zaten sorunlu olan seslerin üzerine bu kadar yüksek müzik, efekt ve atmosfer girince anlaşılması zor oldu benim açımdan.

Alt metin mevzusuna gelirsek çok fazla girmeyeceğim yani bu bir kısa film, yani filmlerde defalarca irdelenmiş, kaşınmış bir mevzuyu tek başına alarak ortaya koyulmuş proje. Bu fikiri vermek adına yapılan seslendirme ve ara görüntüleri dengelemek adına aksiyonla ilerleme kaydedilmiş hikayede. 10 dakikalık bir sürenin son 2 dakikası ise jenerik olmuş ki bir kısa film için -özellikle çok iddiası olmayan- fazla özenli durmuş, sona alınması daha yerinde bir karar olmuş. İlk baştaki kurgu, üstüne bu jenerik, filmi daha da düşürürdü diye düşünüyorum.

Senaryodaki Hepa'nın bahsettiği mantık hatalarına girmeyeceğim, zaten o anlatmış. Makyaj fena değil, çok iyi uygulandığı yerler var ki bizim o büyük bütçeli sinema filmlerimizden bazılarında bile göremeyeceğimiz kadar iyi olduğu yerlerde vardı (Sonda beldeki yara gibi)

Konuyu bağlarsam eğer, bu filmi bu forumdan bir başkası paylaşmış olsaydı büyük ihtimalle daha çok, iyi-fena değil şeklinde yorumlardım. Sanırım bu birazda kişiyle ve bu kişilerle ilgili beklentimizle de alakalı. İyi birşey olarak söyledim bunu umarım yanlış yorumlamazsın. Filmi de bu kadar geç izleyebildiğim için kusura bakmazsın umarım, ben de bitirme ve biraz da işler nedeniyle sıkışığım. Anca kafamı toparlayıp izleme şansı buldum. Bundan çok daha iyi işlerini göreceğimden emin olarak, başarılar diliyorum, zülfikar konusunda da kolay gele.

Teşekkürler yorumlar için arkadaşlar.
Yanlış anlamam Homeros merak etme. 🙂

Vay be..görsellik ve makyajlar gayet iyi. Vallahi insan özenmiyor değil. Umarım ben de bu noktaya kadar ilerleyebilirim hem kurgu hem de çekim konusunda 🙂

Bir kısa film için gayet güzel ve özverili bir çalışma tebrik ederim. Emeğinize sağlık. Daha güzel işler yapmanızı tetikleyeceğini umduğum eleştiler de bulunmak isterim. Teknik anlamda başarılı bir film ama senaryo, seslendirme ve oyuncu yönetimi konusunda yoğunlaşmalısınız. Çok daha iyi işler çıkaracağını düşünüyorum. 😉