Bende onu diyorum. Amacınız film çekmek değil.
Neden değil? Şundan bundan. Eyvallah.
Ama dostum siz de yapamayacaksanız kim yapacak bu filmleri?
Birçok kişiye göre daha az eksiğiniz var.
Yapın birader, film yapın. Deney değil. 3 tane deneyde gerçek bir film kadar zaman ve enerji harcıyorsunuz zaten.
Her gerçek film de, bu yaptığınızı kapsıyor zaten.
Bırakın ön sevişmeyi artık, ilerisi için hazırsınız. 🙂

Beyaz en silik, yokluğa en yakın renk olduğundan, kolaylıkla ve çabucak bozula bildiğinden en masum gibi gözüken renktir. Ama her şey zıttıyla müsemma olduğundan akla da hemen siyah rengi getirir. Renklerin üzerine Godard ve Antonioni çok gitmiştir. Mekanların, arabaların, giysilerin vb. rengi filmleri için genellikle belirleyici olmuştur. Bazıları için beyaz aslında masumiyetin değil kötücüllüğün rengidir. Bir kandırmaca, yanıltmacadır; üstünü örttüğü "şey"i güzel gösterir. Bu yüzden de bir an önce örttüğü ve aslında simgelediği şeye dönüşmesi, kirlenmesi gerekir. Ortalamaya en uzak olduğundan bu ayrıksılığı düzeltilmelidir. Başlı başına arızalı, alışık olunmayan durumları sembolize edebilir. İyi veya kötü uçlarda olanlar, ortalara doğru çekilmeye çalışılır toplum tarafından. İnsan yeryüzüne alıştırılmaya çalışıldığı andan itibaren kişiye dönüşür. Bu genellikle bebeklikten bir geçiştir. Böylece bebeği temsil eden beyaz bozulmuş olur. Lacan, kabaca "iyi aslında kötüdür; kötü de aslında iyidir" derken, bir anlamda "beyaz aslında siyahdır, siyah da aslında beyazdır -yaşasın Beşiktaş-" demektedir.

Her gerçek film de, bu yaptığınızı kapsıyor zaten.
Bırakın ön sevişmeyi artık, ilerisi için hazırsınız.

daha 20sine yeni bastim hic hazir hissetmiyorum 🙂
ama dediklerini cok sevdim ve cok haklisin

http://www.filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?f=63&t=1330&start=15 " onclick="window.open(this.href);return false;