.

burak kardeş sende bu iş için kafa var. üstüne git bu işin. sorunlar olabilir bunlar zamanla düzelir, iş tecrübeye ve bilgi birikimine bakar. 'Enjeksiyo'nun' da dediği gibi, bizim zamanımızda bu teknoloji yoktu değerini bil. 'Şimdi var; sende değerini bil' dediğini duyumsuyorum, ama bu seferde teknoloji için param yok be kardeşim... Öndesin...

Tüm eleştiriler, övgü ya da yergi yerinde. buak gayet sakince, abartıya kaçmadan, usul usul anlatmış hikayesini. Tebrik ediyorum, gayet yeterli bir film. Değinilenler dışında hatalı birşey göremedim.

Bu film üzerine konuşurken ilginç başka bir konuyu irdelemek lazım: Bir kısa filmde (hatta herhangi bir filmde. Hatta herhangi bir sanatsal üretimde) hata nedir? Eksiklik nedir?

buak'ın filmi, belirtilenler dışında pek bir hata barındırmıyor ve ülkemiz kısa film üretimleri için bu "muhteşem" birşey. Yani atıyorum, 10 tane kısa filmi olan bir yönetmenin, 5 tane ödül aldığı bir filmde "yuh!" denecek hatalar olabiliyor. 10 açıdan çok iyi olan bir film 2 açıdan çok kötü olabiliyor. Ya da 20 tane harika şey içerip 3 tane saçmalık barındıran filmler çoğunlukta. Bu anlamda bu film gayet özenli ve kaliteli bir iş olarak değerlendirilebilir. Kendi içinde istikrarlı, "büyük ve göze çarpan hatası olmayan" bir film. Ve bu çok güzel birşey.

Ama eksik bir film. Bu ne demek? Şu demek: Acaba buak'ın elindeki hikayeyi en doğru anlatma yolu bu muydu? "Bu" ne demek? Bu: "filmin benimsediği görsel tarz" demek. KAmeranın hareketli ya da sabit oluşu. Optik oyunlar. HIzlı ya da yavaş kurgu vs.

Bana göre bu film, en doğru görsel tercihlerle biçimlendirilmiş sayılmaz. Bana göre karakterlerin duygularını bize ileten, onları daha iyi tanımamıza izin veren çekimler, sekanslar olmalıydı. Kamera bazı anlarda yakın çekimler vermeliydi. Yakınlaşmalar ve uzaklaşmalar olmalıydı. Hatta .......

Son paragrafı en az 5-6 satır daha uzatırdım ama gerek görmüyorum. Çünkü bunların olmaması durumu asla "hata" olarak değerlendirilemez. Bunlar pek ala "birer tercih" olabilir. Arkadaşımız netlik sorunu gibi, ondan daha tecrübeli ve bilgili arkadaşların bir sinemasal anlam ögesi olarak kullandığı netlik meselesine çözüm bulamamış olması zaten teknik olarak bayağı bayağı öğrenme açamasında olduğunu gösteriyor. Bunu bildiğimiz için filmin görsel üslubunun, mümkün olan 5 seçeneğin içinden tutulup çekilmiş bir tercih olmadığını biliyoruz ama bu çok da önemli değil. İşin başında bir arkadaşın, birikim ve becerisini görmezden gelip görsel işçiliğe yüklenmesi zaten biraz fazla cüretkarlık olurdu muhtelemen. Ve zaten buak, "benim anlatım tarzım, tercihim bu" derse buna "bu hatadır" dememiz pek doğru olmaz. Yetersiz denebilir, eksik denebilir. Ama "hata" denemez. Dediğim gibi bana göre bu hikaye, biraz daha zengin görselleştirilebilirdi (hatta bu olmalıydı çünkü -negatif anlamda söylemiyorum- basit bir hikaye).

Özetle film, birçok açıdan gayet gayet iyi. İyi olarak görülemeyecek açılardan da (hata değil, eksiklik olarak görülebilecek) gayet haklı ve anlaşılır açıklamaları olan bir iş. Sıradaki işin için tavsiyem, anlatmaya çalıştığın her hikayenin, birden çok hikaye barındırdığını unutma. BU filminden örnek vereyim: Bu filmde bir öğrencinin haksız yere okuldan atılmasını anlatıyorsun. Yani izleyicine sunduğun şey haksız yere okuldan atılma. Ama atılan çocuğun hissettiklerini hiç paylaşmıyorsun. Yani atılma mı sence daha önemli yoksa o gencin bu atılmadan nasıl etkilendiği mi acaba?

Ali veliyi kıskanıyordu. Bu yüzden onu öldürdü.
Ali veliyi öldürdü. Çünkü onu kıskanıyordu.

Hikaye aynı önem verilen şey, vuruculuk sağlanan şey farklı.... Senin önem verdiğin şey yanlıştır demiyorum, sadece bunu mutlaka düşün diyorum. BU bir tercih olabilir yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi. Ama eminim ki bahsettiğim konu üzerine düşünürsen filmini daha zengin biçimde görselleştireceksin.

Peki atılma olayına değil de bunun öğrenciyi etkileyişinin görsel tarzla ne ilgisi var diyebilirsin. Şu ilgisi var: Sen cezası kesilen öğrenciyi, hocalarını dinlerken hangi ölçekten çekmişsin? Bel plan gibi. Orta-genel çekim gibi. Ve çocuk öyle sıkıntılı bçimde duruyor. Çocuk ağlamaya başlasa nereden çekesin? Daha yakın plan değil mi? İşte eğer ortada, duygulara paylaşım durumu varsa çekim daha yakın olur. Çocuk üzüntüden değil, sinirinden ağlıyorsa ve sinirindne dolayı hocalarına tekme tokat girişmeyi düşünüyorsa, kamera çocuğun sinir dolu yüzünü yakın plan alır ve çocuk az sonra saldırıya geçebileceği için yana doğru kayar mesela. Bir devinim var orada. Çocuk harekete geçebilir. İşte biz izlerken kamera yana kayarak çocuğu yakın plan çekiyorsa, (ve tabii ki çocuğun yüzü sinirli ve gerginse) biz anlarız ki çocuğun içinde bir bomba patlıyor. Çocuk sinirli, öfkeli, birşeyler yapmak üzere.

BAk işte bu bahsettiklerim, hep karakterlerin duygularıyla, anlık durumlarıyla ilgili. Hikaye değişti mi? Hayır. Ama izleyici bambaşka şeyler de gördü. Çocuğun hislerine ortak oldu. Sen yine aynı hikayeyi anlattın ama o hikayenin, karakterinin duygularını nasıl etkilediğini, onun için ne anlama geldiğini de bizimle paylaştın.

Dediğim gibi, bunlar hep tercihtir. Bahsettiklerimi hiçbir hikaye için uygun bulmayan birsürü usta yönetmen yok değil. Ama bence senin hikayen için bunların varlığı iyi olurdu. Neden yoktu? "Bir gün olacak" olduğundan. 🙂

Görkem, yazdığını ayrıntılı bir şekilde okudum. Öncelikle zaman ayırıp böyle uzun ve derin bir inceleme yaptığın için teşekkür ederim. Tavsiyelerin için de ayrıca minnettarım.

vay be, ben çok geç fark ettim bu filmi. forumdaki filmleri izlemediğimden olsa gerek.
buak tebrikler kardeşim. keşke herkes lisede bu kadar iyi film çekebilse, keşke herkesin ilk filmi bu kadar "yalın" olsa.
eğer filmciliğe devam etmeyi düşünüyorsan, çok doğru yolda ilerleyeceğini düşünüyorum. kompozisyon, kurgu ve ses problemleri var ama bunlar tırı vırı senin için şu aşamada. Sen bir duyguyu o kadar sade ve sahici anlatmışsın ki, oradaki oyuncuların içtenliğine ( sınıftan kovan öğretmen hariç ) hayran kaldım.
karakterinin nasıl şekilleneceğine bağlı olarak seni iyi filmler yapman yolunda çok emin adımlar bekliyor.
eğer yardım edebileceğim her hangi bir konu olursa da, senin gibi genç birine "kişisel" yardımlarımı esirgemem.
devamı gelsin. iyi çalışmalar.

Şimdi gerçekten çok güvendiğim bir kısa film projesi üzerinde kafa yoruyorum. Senaryo aklımda bitti, yazmaktayım. 3 imza'da yaptığım hataları görüp, bir adım ileriye gitmek tamamen bu forumun bana verdiği öneriler sayesinde oluyor. Umarım bir adım ileri gidebilirim ve umarım sonraki filmimi de bu kadar ayrıntılı olarak gözüme serersiniz.
Merakla bekliyoruz buak, herhangi bir konuda yardım gerekirse mesaj atmaktan çekinme.

Tebrik ederim. Başarılarının devamının geleceği kuşkusuz....

Tebrikler Burak...

.

.

Foruma yeni kayıt oldum.. 2 gündür çalışmalrı izliyorum..bir kaçtane beğendiğim hariç..çoğu hoşuma gitmedi..Bunu açtım..Baktım lise 2 yazıyor..Önyargılı yaklaştım..Sonunda Mors olmam beni mutlu etti..Hayatımdan bu kısa filme harcadğım dakikaların hakkını verdin..Eline sağlık..Başarılarının devamını dilerim..

.

Tebrikler buak çok güzel bir haber. Daha iyilerine vesile olsun.

Açıkcası ilk cümlende "lise 2" ye gittiğini belirttiğinde , yine klasik bir vaka diye eğlenmek için açtım filmi.
Açıkcası beni tam anlamıyla mosmor ettin. Anlatım tarzın ve müzik kullanımını ayrıca beğendim.

Ve Disiplin kurulundaki ortadaki erkek öğretmenin oyunculuğu ve inanılmaz etkileyici sesi.
Filmi izlerken rahatsız olmadım. Sadece esas oğlanımızın oyunculuğu kimi kısımlarda-jüri kısmı,yakalanma sahnesi- yetersiz kalmış diyebilirim.

Diğer projelerini merakla bekleyeceğimden emin olabilirsin.
Sevgi saygı ve dayanışma ile.