Almanya'da çektiğimiz kısa filmimiz hakkında yorum yaparsanız seviniriz.
Yazan yöneten: Berkant Erdem
Oyuncular: Levent Arslan, Mattz, Cigdem Babayigit, Inci Arslan
Ekip: Doğu Tan Araci, Simon Miezal, Nurhan Cal, Ömer Faruk Ardic, Alper Sezer, Eren Zeytinler
[vimeo] http://www.vimeo.com/5878122 [/vimeo]
ben sevdim.
iyi bi kamerayla çekilseydi böyle etkili olmazdı bence.
i've been twelve forever
Buluş güzel. Öykünün dramatik yanının kuvvetli olduğunu ya da olabileceğini hissediyoruz ama görüntülerle bu pek desteklenmiyor. Yönetmenin kendini dışarıda bırakıp, filmi, izleyicinin hayal gücüne bırakması doyumsuz bir zevk ancak bu filmde izleyiciye biçilen pay biraz fazla. Yani yönetmen değil de, izleyici çekmiş gibi filmi. Sahne (veya plan) geçişleri, filmin dramatik derinliğine ters etki yapıyor. Biz daha bir sahnenin içine kendimizi sokamazken, ardından gelecek olan planı düşünmek ve o planla ilgili dramatik yapıyı destekleyici duygulara erişmekle yükümlü sayılıyoruz. Bu da izleyiciyi yoruyor. İzleyici rahat etsin değil, demek istediğim şey. Yönetmen, bize biraz nefes aldırsın.
Ayrıca estetik olarak da yeterli bulmadım. Araba çekimi belki de en estetik sahneydi, onun dışındakilerde, filmin öyküsünü destekleyecek bir kurgu veya çekim estetiği yoktu. Miksajda ve kamera kullanımında sorun olmasını teknik yetersizliklerle açıklayabiliriz ancak kurgudaki ve sinematografide (belki senaryodaki) aksaklıkları birer eksik olarak görüyorum. Bana kalırsa bu film ne başlıyor ne de bitiyor.
filmin öyküsünü destekleyecek bir kurgu veya çekim estetiği yoktu.
bence kesinlikle destekleyen bir çekim estetiği var..kötü kamera dokusu imkansızlıktan olsa bile inanılmaz yakışmış..
i've been twelve forever
Filmi izledim, hiçbirşey anlamadım. Tekrar izlemem ve anlamaya çalışmak için çaba harcamam gerekli. Peki buna neden yapayım? Ben bir film yazacak ya da yönetecek olsaydım izleyicimi bunu yapmasına gerek bırakmazdım.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
ama sanatta da bazen çaba harcanmalı bence.. öbürtürlü dali sergisini 10 dakikada gezip çıkardık..
i've been twelve forever
Herkese yorumu için teşekkürler. Öncelikle şunu söylemek isterim ki bir kere izlenilip kenara atılmak için yapılan filmler bence sanat değil tüketim toplumu adına yapılmıştır ve bana pek de cazip gelen bir seçenek değil bu. O yüzden seyirci her izlediğinde kendinden birşeyler katsın diyerek filmde minimum yönlendirme yapmak istedim. Seyirciyi filmin içine olabildiğince katıp adamın kararını seyircinin almasını istedim yine. Seyirci filmi sadece izlerse duygusal açıdan filme ısınamazdı o sebeple seyircinin kendini oyuncu yerine koyabilmesi için uğraştım. alice bugune kadar aldığım en iyi tepkilerden biri de seninki oldu. Teşekkürler.
Filmin konusunu anlayamdım ben.Anlatılmak istenen hikayeyi kavrayamadım.Adam hayatını geriye mi sarıyor.O genç adam,yaşlı adamın dönmek istediği gençlik hali mi? Jetonu düşüremedik.Takıldı kaldı.Hani bir arkadaş şöyle bir patlatsa bi tane.Jetonumuzu düşürse sevabına.
Filmin konusunu anlayamdım ben.Anlatılmak istenen hikayeyi kavrayamadım.Adam hayatını geriye mi sarıyor.O genç adam,yaşlı adamın dönmek istediği gençlik hali mi? Jetonu düşüremedik.Takıldı kaldı.Hani bir arkadaş şöyle bir patlatsa bi tane.Jetonumuzu düşürse sevabına.
Evet ben de anlayamadım. David Lynch filmi gibi olmuş. Oğlu mu, gençlik hali mi, arkadaşı mı?
Merak ne güzel şey, güzel şey merak... Merak ettirmiyor. Merak ettirmediği içinde anlama isteği doğmuyor. Dali resimlere bakarken her köşeyi merak ediyorum.
Gayet güzel bir kısa film. Uzun metrajdan alışık olduğumuz, seyirci ile arasına mesafe koyan, aradaki bu derin boşlukları izleyicinin ve oyuncunun ortak katkısı ve isteği ile doldurmasını bekleyen kalburüstü filmlerden bir eksiği yok. Biraz çabalarsak, en azından gerçeğe yakın sonuçlar alabiliriz filmde anlatılmak istenilenlerle ilgili olarak. (4 dakikalık filmin spoylırı mı olur ulan!) Arkadaşının birden gece vakti otoyolda önüne çıkması, çıkışsızlığını, çözümsüzlüğünü ve dolayısıyla yolunun tıkandığını gösteriyor. “Hayat bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçecek” denir ölürken. Otomobili geri vitese takarak geri gitmesi de, otoyol şeritlerinin sembolik anlatımıyla hayatını geri sarma isteğini gösteriyor. İmkânı olsa bir şeyleri değiştirmek isteyeceğini, hayatını yeni baştan başka insanlarla kurabileceğini, geriye dönebilse sonsuz seçeneğinin olduğunu özlemle ve kederli bir geri bakışla bize sunuyor. Kesmeler çok yerinde. Keşke Mahsun K. da görseydi bu kısa filmi de, kesme nerede yapılır öğrenseydi. Dramatik etkiyi sonlandırmadan kesmenin sadist savunucularından değildiyse elbette.
Ayrıca evet; otoyol şeridi gösterim hakkı David Lynch’de olduğu için akla onun gelmesi normal. Bu bir gönderme ya da saygı duruşu değilse Lynch’e, derhal telif hakkı ödenmeli. Aklımıza bu tür şeyler getirmeniz, beynimizi yormanız ve filmden farklı tatlar almamıza sebep olduğunuz için… Gerçekten kafamızı çok karıştırdınız.
Daha iyilerine. Ellerinize sağlık.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
http://www.imdb.com/title/tt1500120/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Filmimiz imdb'ye de girdi. Hadi hayırlısı 🙂
filminizi begendim düşünce ve duygu bana gecti diyebilirim.
oyuncunuzuda cok begendim. paylaşımda bulundugun icin teşekkürler
bnde filmi karışk bulsamda beğendim... özellikle yaşlı adamın genç adamı izlediği o sahne bir kısa filme göre çok sinematografik ve çok iyi olmuş... Son sahnesi biraz kafamı karıştırsa da güzel bir film... tebrikler...
Geç farkettim ben de. Farklı bir deneme olmuş. Hoş.