Forum

Gerçekten Fazlası D...
 

Gerçekten Fazlası Değil

127 Gönderi
60 Üyeler
0 Reactions
42.7 K Görüntüleme
(@sickman)
Gönderi: 3651
 

O zaman istediğin şey olmuş gerçekten. Tercihinde başarılı olmuşsun.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 02/04/2009 3:04 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
 

Nası bişey bu valla emeğine sağlık. Filme sıradan bi yorum yapıp filmin altında ezilmek istemiyorum onun için sustum.

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 02/04/2009 3:32 pm
(@kaydirakliyilan)
Gönderi: 0
 

Çok samimi geldi bana film. Hiç sıkmadan tak diye izletiyor. Tebrik ederim abi. Umarım bu yorumlar seni şevklendirirde yeni filmini bir an önce gösterirsin bize.

http://www.vimeo.com/firarland
http://www.flickr.com/photos/firarland/

 
Gönderildi : 02/04/2009 10:30 pm
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Bilâlciğim.

Sideways filmindeki roman yazarına bir adam, kitabının konusunun ne olduğu sorar. O da "Biraz kendi hayatımdan, biraz da kurgu," der. Ardından soru soran adam yazara "Güzel, ben zaten kurguları sevmem. Dünya'da öğrenilecek bu kadar çok şey varken, birinin uydurduklarını okumak zaman kaybı," der.

En iyi hikâyenin insanın kendi hikâyesi olduğuna inanıyorum bu yüzden. Filmini de bu sebeple sevdim. Bir anlamda teşhirdir bu ve ben ajitasyona kaçmayan, pornografik olmayan her türlü teşhirden keyif alırım, zevk alırım. Senin çelişkilerini, sorgulamalarını, Beyaz Şovlarını görmek ve bunun ardındaki sessiz yönetmeni izlemek güzel. Biçimin de güzel. Oyuncuların da güzel. Bazen biraz fazla uzadığını, sündüğünü düşündüğüm planlar olmadı değil ama genelde filmini sevdim. Her filme "Uzun olmuş, kısalabilirdi," denir, denebilir. Yönetmenin oyun alanına ne kadar müdahale içerir bu? Epey içerir ama ben yine de bu riski göze alıp, biraz kısalabilir diyorum. Uzunluğun, bütüne katkı yapmadığını hissettiğim için. Mark Twain uzun uzun yazdığı mektubunun başına "Kusura bakma kısa yazacak kadar vaktim yok," demiş.

Filmin sonundaki Taxi Driver göndermesini çok düşündüm. Savaş psikolojisiyle ve şiddetle bir bağlantı kurmadığına eminim ancak bunu söylerken ne yazık ki benim için bir risk oluşturacak bir bilgiye de sahip olduğumu ekleyeyim: Bilâl, Trevis hayranıdır. Bu bilgi, sondaki göndermeden gerekli parçaları almamda bana yardımcı olabilir ama ya bunu bilmeyen izleyici? Filmi izleyen biri, senin sokaklara çıkıp fahişelerle yatacağını, suikast düzenleyeceğini düşünebilir mi? Bence bu marjı onlara vermişsin ki ben böyle düşünmediğini biliyorum (acaba yanlış mı bu da?). Diyeceğim, sondaki Taxi Driver göndermesi, şiddet bağlamında yerini yadırgamış gibi geldi. Tabii, en iyi sen bilirsin.

Velhasılı kelam, tebrik ederim, eline sağlık ederim.

 
Gönderildi : 03/04/2009 2:15 am
(@aygunb)
Gönderi: 237
 

Bilal, guzel bir kisa olmus. Ellerinize saglik. Dogallik, amatorluge kacmadan leziz bir tat birakiyor agizlarda. Sesler guzel, planlarin yerinde ve kurgun cok guzel. Ozgur'un yaptigi yorumlara aynen katiliyor ve secmeye cesaret edemedikleri yolda baskalari da korkup ilerlemesin diye bol keseden sikan insanlari da anlatmis ve bir yargida bulunmadan kameraya kaydetmissin. Beni filmde en cok etkileyen sey, 16 yasinda cocuk sahibi olan -olmak zorunda birakilan- ve o anki duygularina gulerek de olsa sadece "Korktum!" diye cevap veren Turk kizimizdir. Apayri bir Turkiye gercegi bu da. Beni etkiledi.

Muzikleri cok uygunsuz buldum. Tercih senin ama filmin genel atmosferine bence hic yakismiyor. Bir de montlu arkadas (18 yasinda Ferrari'ye binen cocugun arabasina yan gozle bakan) iyi guzel ama tik mi var adamda? Neden hep kafasini ceviriyor saga? Duruyor duruyor, kafa aniden saga donuyor, sonra yeniden devam ediyor. Beni rahatsiz etti.

Son olarak, klise bir dusunce belki ama otobiyografik ogelerin icinde olmasa dahi bir kiz figuru koyulabilir miydi diye dusunuyorum? Yani sen onca caresizlik, belirsizlik icinde kivranirken ve elindeki kameraya siki siki sarilirken, sevdigin kizin seni bir tercih yapmaya zorlamasi ve senin hayatindaki 2 tutku arasinda secim yapmak zorunda kalman... Yani bunlar benim senin filmini izledikten sonra zihnimde yankilanan fikirler.

Filmin ismi konusunda da sana sorayim ben: Nedir seni bu film ismine iten?

Mutlu ve umutlu kalman dilegi ile,

"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen

Bayram Aygun

http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 03/04/2009 2:29 am
(@payitaht)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Ali Ünal, abim, senin sorularında cevap vermeme hakkımı kullanmak istiyorum.

Aygün, kız meselesi aklıma geldi ama iyi oyun çıkaracak kız tanımıyordum açıkçası. Olsa düşünebilirdim ama yılandan korkmam klişeden korktuğum kadar diyeyim sen anla. Kız olaya girdiği anda değişik duygular baş gösteriyor. Başa çıkamayabilirdim. İsmi de ingilizce gelmişti aklıma: "No More Than A Real" Böyle çevirdim kendimce...

 
Gönderildi : 03/04/2009 4:05 am
(@eserdem)
Gönderi: 703
 

oldukça hoşuma gitti Bilal, güzel bir kısa olmuş. belki de tripodunun olmaması kadir köymen'in de en başından beri söylediği özgürlüğü getirmiş sana daha da fazla. kadrajların, kadrajlarınla derdini anlatışın hepsi çok tatlı, çok keyifli. uzun uzun yazdım ama benimki okuma tarzı birşey oldu. filmi izleyince düşündüklerim tarzı birşey.. 🙂

Sürprizbozan
en başta hayatın, ailenin huzurlu ama rutin yaşamını gördük senin gözünden. cehalet mutluluktur ya, onun altı çizildi.. ama biz, yani sen, dışardan bakıyoruz buna.. mutsuzluğa değil belki ama zorluğa mahkumuz. öteki türlü de hiç olmazdı zaten..

amatör oyunculuğun doğallığı çok güzel yakalanmış, bunun belki de en büyük yardımcılarından biri kameraya bakma sendromunun söz konusu olmaması 🙂

herkes merdivenden yürüyerek inerken (dış ilk sahne), henüz merdivende, yani merdivenden nasıl inileceğine karar vermeden önce görüyoruz Bilal'i. Bu durum daha sonra yine başka bir merdiven anlatımında tekrar ediyor, yani merdivenden inme konusu sanırım bir tercih, ve geri çıkışı yok.. Ancak tüm filmde Bilal hareketsiz, sadece pasif olarak dinliyor ve izliyor..

belirli bir tıkanıklıktan sonra tam konuşmaya başlama ufak senaryosunu bir kere kullanman yeterli tadı bırakırdı diye düşündüm ikincisini görünce. (ayrıca ilk arkadaşın çayı alan kişiyi uzun uzun izlemesinden sonra yansımadan onun bir kız olmasını bekledim.. yani sanki arkadaş aşıktı ve aşk ile ilgili bir konuya girecekti, ama sen kurgun ile müdehale ettin, dur dedin...)

parktaki sahnedeki kadraj favorim.. replikler ile ne kadar güzel bir bütündür o.. iyi bir iş, iyi bir eş ve arabalar geçiyor arkadan.. rutin hayat devam ediyor.. bizim kadrajımıza göre arabalar düz gidiyor ama normal dünyaya göre biz düz bakmıyoruz dışarıya.. of of.. bu sahneden evdeki 2. tv faslına geçiş ses kurgusu çok keyifli. 2.tv faslındaki kadraj da en beğenmediğim ne yazık ki..

bu ferrarici amcaları da niyetlerine göre biraz fazla derin buldum.. ya da yöntemleri farklı mıydı ki bu ferrarileri almak için ? 🙂

ve en iyi sahne pilavcıdaki yer.. ambülansın geçmesi çok güzel pekiştirmiş anlatımı..

ben filmin kapanışını ise biraz farklı değerlendirdim; bilal tüm bu söylenenleri dinledikten sonra yine kendisini bir film izlerken bulmak istiyor.. çünkü bu kısa film bize bilal'in gördüklerini gösterdi hep.. yani bilal tüm bu söylenenleri dinledi, ve son olarak sinemanın kendisine kulak vermek istedi.. henüz belki kararını vermedi ama, filmini de yine onu en çok etkileyen şeyle, en favori sahnesiyle bitirmek istedi.


güzel fikirler güzel kadrajlar Bilal 🙂 takipteyim 🙂

cehalet mutluluktur

 
Gönderildi : 03/04/2009 4:58 am
(@hegel)
Gönderi: 1157
 

Dayım ölmüş. Cenaze evine yürüyorum. Metrobüs’ten Cennet durağında inip Cennet’in içinden yürüyerek geçip varoşlara (Cehennem) ulaşacağım. Sıcak. Apartman girişlerinin kuytu karanlığındaki serinliğe girip kayboluyor ihtiyar bir adam. Peşinden ben de girmek istiyorum. Her şeyi unutmak, bir anda onun gibi yaşlanıp orada ölmek istiyorum. Kapı açılmıyor, zillere basmam boşuna. Öfkeyle parmaklıklara sarılıp ağır demir kapıyı sallıyorum, açılmıyor. Asfalttan yükselen buhar bir serap etkisi yapıyor. Sanki bir öyküye saplanıp kalmışım, çıkamıyorum. Ama bu bana bir yandan da keyif veriyor. Yol boyu tabelalar, insanlar, hiçbir şeye dokunamamak, yaşıyor olmak tuhaf bir neşe saçıyor etrafa. Bütün bencilliğimle bu neşeyi iliklerime kadar emmek, hayata tutunmak istiyorum. Ama etrafımda o kadar çok gülen, hayatından memnun insan var ki, bunu benim gibilerle paylaşmamakta çok becerikliler. Kahrolası bir dinginlik, sistemin oturmuşluğu.

“Buradan, bunlardan bir film çıkmaz” diyorum. Yanılmışım, Bilal bunu çok güzel başarıyor. Gücünü, kendini oldukça geriye çekerek –seyircinin de arkasına- gösteriyor. ‘Orada olmayan adam’ın, aynı zaman da orada olmasından doğan tuhaf birleşim, kimyacı olmasının da etkisiyle anlamını pekiştiriyor. İronik olansa okulu bırakmış olması.

Klasik öykü anlatımındaki giriş-gelişme-sonuç üçlüsünü de kullanarak filmini daha bir anlamlı kılıyor. Çok konuşan genç -Engin mi O?- ümidi kestiğinde öykü de bitmiş oluyor aslında. R. De Niro’nun sahneye çıkması bir “bis” etkisi uyandırıyor ben de. Yorgun düşmüş karakterler sahneye bir kez daha çıkmıyorlar. Biliyorlar ki, bir kez daha çıkarlarsa her şey sarkacak, sırıtacak ve hayatın monotonluğundan damıttıkları tat ekşiyecek. De Niro, bir yıldız etkisiyle her şeyi toparlıyor ve istenilen, hayali kurulan uzun metrajın, sinemanın içinden göz kırpıyor. “Yapabilirsin” diyor.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 03/04/2009 4:27 pm
(@techo)
Gönderi: 0
 

Eline sağlık Bilal gerçekten çok beğendim, ben de bu tarz filmleri ileri almadan izleyemem genelde sıkılırım tamamen kişisel bi şey tabi ki, ama filmini baştan sona gözümü ayırmadan izledim. Erçin ifade etmiş zaten çok samimi bi film olmuş böyle olmasını sağlayan en büyük etkense oyuncuların samimi duruşları. Doğal sıcak bi film olmuş ellerine sağlık diyorum, umarım tam gaz devam edersin.

Techofilm

 
Gönderildi : 03/04/2009 4:59 pm
(@biber)
Gönderi: 0
 

şahane!

 
Gönderildi : 04/04/2009 5:18 am
 erso
(@erso)
Gönderi: 54
 

tbrklr..gerçekten etkileyici..umarım daha fazla insana ulaştırabilirsin..

 
Gönderildi : 05/04/2009 2:26 am
(@lucidnigthmare)
Gönderi: 8
 

Öncelikle bu çok gerçek bir başarı ... herkeze hitap etmek zordur ... bunu iyi başarmışsın ... sıcak ve içten bir film olmuş ... sıradaki çalışmalarını merakla bekliyorum ... beklentilerimi yüksek tutuyorum ... sevgiler saygılar...

 
Gönderildi : 06/04/2009 3:28 am
(@merakli-ogrenci)
Gönderi: 325
 

Hocam sen naptın böyle yahu 😯 Filme yorum yapmak haddime değil, sadece tebrik ediyorum...

 
Gönderildi : 06/04/2009 12:26 pm
(@red_thermite)
Gönderi: 381
 

eline sağlık ..bu sene kalırsam okulu bırakmayı dusunuyordum .. heralde tum nasihatları dinledim gibi şimdiden:D

film hakkında bişi demicem bende coğu gibi bitmesin istedim..

kolay gele

http://cirkinadamlar.blogspot.com/

 
Gönderildi : 10/04/2009 6:03 am
(@sadoline)
Gönderi: 0
 

film bitince içim sıkıldı bir tuhaf oldum sebebi de bu adama yardımcı olabilmek, gerçekten duymak istediği şeyleri söyleyebilmek istediğimi ve onun için hiç kimsenin bişey yapamamasından da çok rahatsız olduğumu hissetmemdi. yani kısacası beni içine almayı ve "görmediğim" karakterin varlığına da hissettiklerine de kesin bir şekilde inanmamı başardı. bu başarının sırrı ise son derece doğal olmasıydı. hem tebrik ediyor hem de bu özgün tarzınla ve hissettirdiklerinle bana kazandırdıkların için çok teşekkür ediyorum.
her filmde oldğu gibi bunda da en çok sevdiğim kısımları belirtmeden geçemiiciiim:)
ikili arkadaşın sahnelerini çok sevdim yani hem konuşan tedirgin öğütlerini çok iyi veriyor hem de dinleyen dinleyeni çok iyi yansıtıyor ...

Sürprizbozan
pilavcı eleman çok iyi olmuş yani o karaktere cuk oturmuş
bi de en sondaki merdiven sahnesini tekrar çekseymişsiniz daha iyi olurmuş ...
tekrar tebrik ediyorum selamlar...

 
Gönderildi : 12/04/2009 4:24 am
Sayfa 2 / 9
Paylaş: