Çayımı koydum, izlemeye başlıyorum hemen.

Abi daha önce sana söylemiş miydim bilmiyorum. Madem başlığı açıldı yazayım dedim.
Bu filmin en büyük problemi, diğer birçok dizimizde vs. olduğu gibi, karakterlerin hepsinin çok düzgün Türkçe ile konuşması. Bunun en büyük sebebi de bence yazılı bir metin oynamaları ve üstüne yazılı metnin çok düzgün yani en azından olan olay için çok düzgün bir Türkçe ile yazılması. Yani adamlar yazar gibi aslında.Yoksa bunun haricinde iyi bir film.

Öncelikle çok mutlu oldum. Çok da heyecanlandım. Trailerini izlediğim günden bu yana merak ediyordum.
Hikaye sürükleyiciydi. Çekimler nefisti. Ses de iyiydi. Uzun metraj büyük cesaret ve gönülden kutlarım.
Filmi izlemeye başladığımda cümlelerle ilgili Kezzap’ın düşündüğü gibi hissettim. cümlelerin “düzgün olmalarının yanında tasarlanmış olmaları da gerçekçiliği biraz kırıyor” diye düşünürken, karakterlerin ünv mezunu olduğunu hatta birinin edebiyat okuduğunu öğrendiğimde gülümsedim. Aklımdaki eleştiriye direkt filmdeki karakter cevap vermiş oldu:)
“Gerilimin zirve yaptığı yerde insanların sakinliklerini korumaları falan atmosferi bir nebze bozuyor” diye mırıldanırken de;
Bu durumu karakterlerin de özünde kontrollü olmalarına bağlaya biliriz.
Yani bizim filmlerimizde de tıpkı holivud filmlerinde olduğu gibi eğitimli, kontrollü ve zeki insanlar da böyle bir işe girişebilirler diye düşündüm. İlla ki argo konuşan, gaddar ruhlu ve psikopat tipler suç evrenini oluşturmuyorlar.
Finali güzel bağlamışsınız.
Keyifle izledim. Sevdiğim bir tarz ve forumdan birinin elinden çıkmış olması ayrı bir keyif.
Tüm ekibin emeğine sağlık ve ayrı ayrı kutluyorum.

Abi öyle tabi de, burada karakterlerin kişiliklerinden bağımsız bir durum var.
Böyle bir işin içine girişmiş olan kişiler olayın kendi kapsamı içinde ne olursa olsun bu kadar düzgün cümleler kurmazlar. Yani az çok akademik çevredeyim, felsefe hocası da tanıyorum, edebiyatçı da. Felsefi bir durum tartışır gibi cümleler çıkmaz bu insanların ağzından böyle bir durumda. Yani en azından hepsinden çıkmaz. Bir tane öyle karakter koyarsın olur. Marketin çalışanı çocuklar da düzgün konuşuyor ona bakarsan. Bunun aksini algılarsak ve normalleştirirsek bir hata yapmış oluruz bence.

Mesela "saat geçiyor ev ahalisine haber vermesi gerekenler var" cümlesini eden bir tezgahtar düşünemiyorum.
Şu daha gerçekçi değil mi mesela, sadece soruyorum, anlaşabilmek için:

"ya saat kaç oldu ya, insanların anası babası ölmüştür meraktan. bir haber verseler bari".

Anlatabildim mi demek istediğimi?

KEzzAP tabii ki doğru söylüyorsun. Aslında anlatmaya çalıştığım şey durumun normal olduğu değildi. Ben düzgün ve tasarlanmış cümleler kuruyorlar diye düşünürken karakterlerden birinin bu düşünceye cevap verir gibi konuşması ve yaşadığım kafa karışıklığıydı.
İçlerinden en az birinin “barda” filminde Nejat İşler’in canlandırdığı karakter vari bir tip olması daha beklenir bir durum.
Belki de burada tartışılması gereken karakterlerin düzgün konuşması ve cool yapıları değil de bu kadar normal karakterin bir soygun için nasıl bir araya gelebilecekleri.
Olabilirliğini düşününce daha çok ilgimi çekti. Başka bir soruna daha işaret etmiş oluyor film: Prekarizasyon

Güvencesiz işliliğin, işsizliğin yoğun olduğu ülkelerde diploma sayısının önemi olmayabiliyor. Bu koşullarda dilini düzgün konuşan, eğitim almış bir insanı soygun yapmaya zorlayan şey yukarıdaki kavram. Finale yakın bunları düşündürdü bana ve ilgim tavan taptı.

hemen izliyeyim 🙂

Filmin jargonu hakkında paciente ile aynı düşünceyi yakalamışız. Bu adamların dili bozuk, şiveli ya da bitirim konuşmaları için bilinen sinema örneklerini baz alarak ezbere gitmek pek içimden gelmedi. Sokak jargonu değişkendir zaten. 60'ların filmleri, 70'lerin filmleri günümüz filmlerinden daha farklı jargonlarda. Gerçekçi, gerçek hayat hikayelerini konu alan bir film değil bu, biraz fantastik, normal konuşan insanların olması bile türe göre fazla. Çünkü bu türün alıştığımız orjinal - yabancı örnekleri daha beylik, artistik sözlere alıştırmıştır izleyenini. Prekarizasyon ise kesinlikle hesaba kattığım bir durum. Çıkan sahnelerde altını daha çok çizen kısımlar da vardı. Bu, eğitim - öğretim görmüş, ahlak nedir bilen, değerlerden haberi, metropol insanları arasındaki farazi bir hikaye olarak tasarlandı. Şimdi başka bir film projesi var. Hikayesi gereği, yaşanmış, alt kültürdeki insanlara ait sokak jargonunu gerçekçi verilmesi gereken bir proje. Uyuşturucu kullanan - satan, gasp yapan, araba kaçırıp sonra yakan, nokta - virgül yerine küfür kullanan adamların hikayesi olacak. Orada bu sert - gerçekçi jargon olmazsa işte anormallik vardır.

film sarmadı. bu tarz filmlerde daha hareketli daha hızlı bi kurgu bekliyorum sanırım. gerilim müziği var ama planlar yavaş uzun...bunun dışında fazla izlediğim bi tür değil zaten. artı yukarda bahsedilen gerçek üstü konuşma tarzı da koparıyor sanırım.
yine de elinize sağlık.
not: filmi 17 dk kadar izleyebildim. kaçırma olayını anlayamamam ve merak da etmemem bırakmamda etken oldu.

Sessiz kalınmaması gereken omurgası var filmin. Üzerine tartışmayı çok isterim.

Afişteki eli anlamadım ben. Daha önce gözümde canlandırdığımda hep çetedeki 5 kişinin V şeklinde durduğunu düşündüğüm içindir belki.

Müziklere şimdilik bir eleştiri gelmemiş ama ben, eski beni pek beğenmedim. Bazı yerlerde baslar fazla yükselmiş. Şimdiki aklım olsa biraz daha kısardım oraları. Bitişteki telefon görüşmesi de muhtemelen en çok izlediğim kısımdır. Çok seviyorum o jeneriğe geçiş kısmını.

sabah yazacaktım yazmadım da dayanamadım; senaryo mühim şey.

sabah yazacaktım yazmadım da dayanamadım; senaryo mühim şey.

keşke daha uzun bi yorum yazsaydınız hocam 🙂

Peki neden uzun metraj ?
Vizyona girer umudu mu vardı yoksa tv'ye satariz falan diye mi düşündünüz,anladigim kadarıyla festival havasida yok .

Bence bu hikayeden hızlı kurgu ile güzel bir kısa film çıkardı, uzun metraja yayilinca ister istemez diyaloglar ve detaylara takılacak çok zaman oluyor.

Vizyona girebilirdi film, dağıtmam diyen dağıtımcı olmadı ama o işler başka. Filmin o taraklarda bezi olması için daha sorunsuz bitirilmesi gerekiyordu, o olmadı. Ticari olarak başından beri aksak ilerledi, ortak yapımcı ile başlanacaktı, adam vazgeçti, ben de sözlerimden dönemeden başladım. Bu film 2011 yapımı, 2010 yazımı. Çektiğimde 25 yaşındaydım, heyecanla, gözü karartarak giriştim bir şekilde. Çekim bittiğinde ham görüntülerle baş başa kaldım. Sonra, zamanla toparlandı film. Bu sürede herkesin inancını, güvenini kaybettim. Boyumdan büyük işe giriştiğimi hep biliyordum ama bir potansiyel olduğunu da biliyordum. Ben her şeye rağmen bu filmi yapmış olmaktan gurur duyuyorum. Belki başarısız bir girişim belki geçilmesi gereken bir tünel bilmiyorum ama halimden memnunum.