bel altı şaka dediğiniz şeylerin hiçbiri "şaka" değil. yersiz, komik olmadığı gibi kimseyi ilgilendirmeyen, hatta rahatsız eden bir takım söylemler.

videolarınıza ilk zamanlarınızdan beri ara ara denk geliyorum. gerçekten merak ediyorsanız birkaç gözlemimi söyleyeyim. stand up sahnesi pek çok şeyi kaldırır fakat önce seyirciyi almanız gerekir. siz seyirciyi almakla zerre ilgilenmiyorsunuz. seyirciyi oyuna dahil etme, hissettirmeden konu açma, bağlama, set, punchline, kendini tekrar eden şaka, işlemeyen şakayı yarıda bırakma, seyirciyle etkileşim, ritim vs. gibi standupın kendi içindeki pek çok dinamikten bir habersiniz. üstelik cinsiyetçi ve haddinizden fazla özgüvenlisiniz.

evet, standup sahnesi pek çok komik olmayan şeyi kaldırır. özellikle açık mikrofonlar beklentinin yüksek olduğu yerler değildir fakat sizi izlemek için para vermiş insanlara götünüzün kıllarını anlatacaksanız bunun gerçekten komik bir hikaye olduğundan emin olmanızı dilerim.

Bir derdinin olduğunu düşündürmüyor senin anlatmaya çalıştıkların. Bağır çağır söylediğin şeyler ile cebe konuştuğun, sakındığın şeyler dinleyenin umrunda gibi bir hal ortaya koyuyorsun ki önemi yok aslında, komik olmadığı için batıyor bunlar dinleyene sadece. Psikolojik tedavi gördüğünden bahsettikten sonra (Ki gerçek olmayabilir, Ata Demirer de çocukken şişman değilmiş) götünden bahsetmen burada kullanılabilir bir kaynak, işlenebilir bir dert varken yüzeysel - sığ bir yaklaşımla akla ilk gelen espriyi çıkarmaya çalıştığını gösteriyor. İlk akla geleni yaparak, en kolaya kaçarak bir sonuca varacağını sanmıyorum, bu tepkiyi almanın nedeninin ilk akla gelen espriyi yapma durumundan öte, kötüye kullanılan özgüven neticesi gibi de duruyor. Bunu burada paylaşman da bu kötü özgüvenden mi başka nedenle midir bilemiyorum. Çünkü utanç verici bir şey, sen kabul etmesen de edecekler var emin ol. Yıllardır tartışılan, üzerine konuşulan konudur, ilk akla gelen komedi unsurlarını kullanma ve bunun bir şekilde iş yapması ama en basitini bile becerememişsin maalesef. 20 yıl öncesinden şu örneği de bırakayım şuraya:

hahaha, güzel dizi 😀 eleştiriler için teşekkürler. bakalım bunları seyircinin de komik bulacağı şekilde anlatmanın bir yolunu bulabilecek miyim 🙂 çünkü açıkçası seyirciye saygımdan dolayı kendi eğlendiğim şeyleri anlatıyorum, eğlenmediğim zerre şey bulamazsın. bana göre seyirciye saygılıyım.

bel altı şaka dediğiniz şeylerin hiçbiri "şaka" değil. yersiz, komik olmadığı gibi kimseyi ilgilendirmeyen, hatta rahatsız eden bir takım söylemler.

videolarınıza ilk zamanlarınızdan beri ara ara denk geliyorum. gerçekten merak ediyorsanız birkaç gözlemimi söyleyeyim. stand up sahnesi pek çok şeyi kaldırır fakat önce seyirciyi almanız gerekir. siz seyirciyi almakla zerre ilgilenmiyorsunuz. seyirciyi oyuna dahil etme, hissettirmeden konu açma, bağlama, set, punchline, kendini tekrar eden şaka, işlemeyen şakayı yarıda bırakma, seyirciyle etkileşim, ritim vs. gibi standupın kendi içindeki pek çok dinamikten bir habersiniz. üstelik cinsiyetçi ve haddinizden fazla özgüvenlisiniz.

evet, standup sahnesi pek çok komik olmayan şeyi kaldırır. özellikle açık mikrofonlar beklentinin yüksek olduğu yerler değildir fakat sizi izlemek için para vermiş insanlara götünüzün kıllarını anlatacaksanız bunun gerçekten komik bir hikaye olduğundan emin olmanızı dilerim.

dediğin şeyleri bilmiyorum dediğin gibi o yüzden açık mikrofonlara çıkıyorum, anlamaya yapmaya çalışıyorum. bana göre istanbula tek tük giderek yapabildiğim standuplarla bu kadar yavaş gelişim normal, sana göre çoktan oluşmalıymış gibi bir imayla anlatmışsın da. istanbulda bir açık mike ilk defa aralıkta çıkmıştım. gayet normal yani zaman olarak da 🙂 neyse avam Türk seyircisinin hemen olsun şimdi olsun bakış açısını benimsemişsiniz galiba...
seyirciye saygısız değilim, tiyatro izlemeye alışmış kesim niye böyle düşünüyor anlıyorum ama. seyirciyi çok önemsiyorum ben, kendi içimde. ama önemsiyorsan şöyle davranmalısın tarzı kelepçelere gelmem....

Bir derdinin olduğunu düşündürmüyor senin anlatmaya çalıştıkların. Bağır çağır söylediğin şeyler ile cebe konuştuğun, sakındığın şeyler dinleyenin umrunda gibi bir hal ortaya koyuyorsun ki önemi yok aslında, komik olmadığı için batıyor bunlar dinleyene sadece. Psikolojik tedavi gördüğünden bahsettikten sonra (Ki gerçek olmayabilir, Ata Demirer de çocukken şişman değilmiş) götünden bahsetmen burada kullanılabilir bir kaynak, işlenebilir bir dert varken yüzeysel - sığ bir yaklaşımla akla ilk gelen espriyi çıkarmaya çalıştığını gösteriyor. İlk akla geleni yaparak, en kolaya kaçarak bir sonuca varacağını sanmıyorum, bu tepkiyi almanın nedeninin ilk akla gelen espriyi yapma durumundan öte, kötüye kullanılan özgüven neticesi gibi de duruyor. Bunu burada paylaşman da bu kötü özgüvenden mi başka nedenle midir bilemiyorum. Çünkü utanç verici bir şey, sen kabul etmesen de edecekler var emin ol. Yıllardır tartışılan, üzerine konuşulan konudur, ilk akla gelen komedi unsurlarını kullanma ve bunun bir şekilde iş yapması ama en basitini bile becerememişsin maalesef. 20 yıl öncesinden şu örneği de bırakayım şuraya:

bence derinliği olan bir şaka o. depresyon hastalarının - kendim dahil - bunu ailelerine istediğini yaptırmak için kullanmasıyla dalga geçiyorum orda. bunu eleştiriyorum. eleştirdiğimi belki sözlü olarak ifade etmemiş olmam bunu eleştirdiğim gerçeğini gözler önüne sermiyor olabilir. belki onu da belirtmem gerek. bilemiyorum. bunu burada veya youtube kanalımda paylaşmam tek bir amaçtan kaynaklanıyor.(burası iddialı olmuş, para da kazanmak istiyorum çünkü) başta kötü hatta çok kötü olan şeylerin çalışarak uğraşarak vazgeçmeyerek iyi bir yere geleceğini göstermek. çünkü bizim milletin hemen olsun cem yılmaz gibi olsun gibi bir beklentisi var. çünkü yaptığım standupın iyi bir yere geleceğine yürekten inanıyorum. eğer gelmezse zaten bu paylaşımlar da dediğiniz gibi anlamsız, kötü özgüvenden kaynaklı paylaşımlar olacaklar.

bel altı şaka dediğiniz şeylerin hiçbiri "şaka" değil. yersiz, komik olmadığı gibi kimseyi ilgilendirmeyen, hatta rahatsız eden bir takım söylemler.

videolarınıza ilk zamanlarınızdan beri ara ara denk geliyorum. gerçekten merak ediyorsanız birkaç gözlemimi söyleyeyim. stand up sahnesi pek çok şeyi kaldırır fakat önce seyirciyi almanız gerekir. siz seyirciyi almakla zerre ilgilenmiyorsunuz. seyirciyi oyuna dahil etme, hissettirmeden konu açma, bağlama, set, punchline, kendini tekrar eden şaka, işlemeyen şakayı yarıda bırakma, seyirciyle etkileşim, ritim vs. gibi standupın kendi içindeki pek çok dinamikten bir habersiniz. üstelik cinsiyetçi ve haddinizden fazla özgüvenlisiniz.

evet, standup sahnesi pek çok komik olmayan şeyi kaldırır. özellikle açık mikrofonlar beklentinin yüksek olduğu yerler değildir fakat sizi izlemek için para vermiş insanlara götünüzün kıllarını anlatacaksanız bunun gerçekten komik bir hikaye olduğundan emin olmanızı dilerim.

kahkaha almadığımda, ritmim, timing im, seyirciyle etkileşimim çok bozuluyor henüz sessiz seyirciyle ne yapmam gerektiğini bulamadım. ama bu eleştirilerden sonra - iyi ki eleştiriyorsunuz, teşekkür ederim - seyirci sessiz kalırsa ne yapmalıyım - belki başka bir sete geçmeli - düşüneceğim.

Bir de bi standupçı arkadaşın gösterisini açtığımda yaptığım şu standup var:

size ızdırap vermeyecekse bakıp eleştirmenizi isterim.

durumunuz tam filmlik aslında. arkadaşlara katılıyorum. ben denk geldiğimde, açıp baktığımda durumunuzu çok ilginç buluyorum.

Dikkat ettigim seylerden biri her gösterinde farklı bir seyler anlatman. Reaksiyon almış esprilerini derleyip toparlayıp birbirine bağlantı noktalari oluşturarak tutarlı bir seyler yazman gerekiyor. Tipki bir senaryo gibi. Tabi replikler belli olacak sekilde degil de, daha sunu anlatırım, suradan suraya geçerim seklinde. Ardından da bunu sürekli pratik yapman. Bu akicilik getirir, akicilik özgüven.

Belaltı şakaların sahnede kabul edilebilirliğiyle ilgili benim birkaç kişisel görüşüm var. Belaltından kasıt genel olarak küfürlü konuşma, argo bir dil.

Bunun kabul edilebilirliğiyle ilgili benim algıladığım iki boyut var. İlki, dil ve söyleyenin kişiliğiyle ilgili bağlantının seyirci tarafından yorumlanışı. İnsanlar küfürlü veya sosyal olarak kabul edilemez söylemlerde söyleyenle söz arasında gerçek bir bağ olmadığını düşünmek istiyorlar. Bazı komedyenler sahneye parodi bir kişilik yansıtıyorlar ve seyirci de bunu açıkça görebildiği için söylenen sözler gerçek dünyaya uyarlanarak değil de o parodinin bir parçası olarak değerlendirilebiliyor(Sam kinison, Ricky Gervais'in sahne karakteri parodik gözükür mesela). Başka bazı komedyenler küfürlü bir dil aracılığıyla abartılı sosyal eleştiriler yapabiliyorlar ve bu yüzden kabul edilebilir oluyor(Bill hicks, Doug Stanhope). Sizin gösterinizdeki söylemlerin bir eleştirisini göremiyoruz ve kişiliğinizden de ayıramıyoruz. Cinsiyetçi bir söylemi cinsiyetçi bir adam olarak yaptığınız imajı var mesela.

İkincisi yapılan esprilerin komik olması, şovun sekko'nun da bahsettiği dinamiklerin farkında olması... En önemli nokta build-up ve punchline dediğimiz şeyler. Her esprinin olmazsa olmaz öğesi bunlar. Bunların farkında değil gibisiniz. Bazen build up yapmaya çalışıyorsunuz ama ne dediğiniz anlaşılmıyor ve işin sonunda görmemiz gereken punchline'ı göremiyoruz. Bazen durduk yerde punchline olarak algıladığınız bir küfür ediyorsunuz ama bağlantıyı oluşturacak build up yok. Bu yüzden hepsi boşluğa gidiyor. Bence ilk öğrenmeniz gereken build up nedir, punchline nedir... Eğitici amaçla Jimmy Carr gösterilerini izleyebilirsiniz. Çünkü Jimmy Carr işin özüne inip art arda yapısı düzgün kısa espriler yapıyor. Hepsinde build up ve punchline açık açık ortada. Diğer komedyenler daha karmaşık yapılara girebiliyorlar. Uzun bir hikayenin ana build up'ı ve punchline'ı, aralara sıkıştırılmış ufak olanları vs olabiliyor.

Mesela Louis CK'in pedofiliden bahsettiği SNL monoloğu da aklıma geliyor. Adam, en çok izlenen skeç programlarından biririn açılışında pedofilinin daha kabul edilebilir olacağıyla ilgili espri yaptı. Seyirciyi nasıl ölçtüğüne, o konuyu açmadan ne espriler yaptığına, reaksiyonlar aldığına bakarsanız ilgi çekici bulabilirsiniz. 5.30'da bahsettiğim kısım başlıyor.

eleştirileriniz için çok teşekkür ederim arkadaşlar. çok değerli benim için.
şimdi hemen anladığım bi kaç şey oldu: mesela gösteri için 4-5 saaatlik bir yol çektiğim gecenin 2 sinde dönüp tüm haftamı mahvettiğim ve 200-300 tl harcadığım için, bilet fiyatına 10 tl vermiş ya da çoğu zaman çoğunun hiç vermemiş seyircilerden kendi deneyimimi üstün görmek hatasına düşüyorum. ne olursa olsun bunu yapmamalıyım, seyirciye saygımı ve onu kendi hikayelerime çekme çabamı artıracağım.
diğeri de yine acaba şu söylediğim nasıl karşılanır bu söylediğime tepki ne olur meraklarını bırakıp derli toplu bir setle seyirci karşına çıkmam gerekiyor.
paul.newman söylediğin standupçıları izledim ama senin verdiğin perspektiften tekrar inceleyeceğim.
KEzzAP dediğin gibi her gösteride yeni malzeme denemeye çalışıyorum, bu da yine maddi manevi zor şartlarda gösterilere katılmamla alakalı -benim deneyimim daha üstün- bir sorun sanki. Daha seyirciye dönük setler hazırlamaya çalışacağım bakalım.

filmfabrikasi sakinlerine de standup seyircilerine duyduğum gibi çok saygı duyuyorum, eleştirilere cevap verirken bir saygısızlık etmişsem özür dilerim. değerli zamanınızı bana ayırdığınız için teşekkürler.

Stand up olayı seyirci reaksiyonu ile sekillenmesi gereken bir durumdur. İşin zeka gerektiren kısımıda budur aslında, bir çok ünlü stand up komedyeni aslında lokal olarak sahne aldıkları seyirciyi gösteriden önce gözlemler ve yahut o seyirci profili ile ilgili bir on kabul ile gösterisini şekillendirir.

Küfür olayida seyirci profiline bağlı bir durum .

Seyircinin suyuna gitmek bir tercihdir seyirciyi provake etmekte ayrı bir tercih;

misal George carlin izlersen , seyircinin kutsalina saldirmaktan geri durmaz , espirinin girizgahinda provake edici yer yer küfüre varan bir dil kullanır , bu seyircinin "ne oluyor lan " demesini ve sahnedeki adamı daha dikkatli dinlemesini sağlayan bir teknik ,sonrasında olayın gelişmesinde seyirciyi konudan ayıran sözlerle "aslında sözüm size değil ama böyle birşey var " düzlemine getirir ve en sonunda punchline ile espiriyi bitirir ve gerçek reaksiyonu alır .

Yada Ricky gervais izlersen oda espirinin başında seyirciyle aynı genel kabul görmüş bir dille konuya girer fakat sonunda seyircinin düşündüğü şeyden tam tersi bir punchline ile bağlar. Bir kaç örnek vereyim

" merak etmeyin mel Gibson ile ilgili espiri yapmayacağım biliyorsunuz kendisi çok zor bir yıl geçirdi , evet çok acı çekti ; gerçe Yahudiler kadar değil ama olsun "

"Dinle ilgili espiri yapmama kiziyorlar ama bir tane yapacağım ,iki yahudinin ölmesini nasıl sağlarsınız ? Ortalarına bir 5 dolar atın onlar kendisi halleder (seyirciden yuhlama ve tepki sesleri gelir ) ne o salonun hepsi yahudi mi ? Ozaman Katolik versiyonunu yapayım , 5 dolar yerine küçük bir çocuk koyun (hafif bir kahkaha sesi yükselir ) hadi ama tamam dini boşverin , çocuk kalsın , M. Jackson versiyonuna geçelim ( seyirci kopar )

Bu örnekler gibi bir sürü örneği izleyerek görebilirsin ,sonuç küfür yahut tabulara saldırmak ise yerli yerinde ve manevra açık bir kivraklik göstermen lazım .

sağolasın Dnd . Bu formu seviyorum ya, geçen de burdan arkadaş -adını söylemiyorum bize de gönder bize de gönder diyerek darlamayın adamı- jimmy Carr'ın eğitim cdlerini gönderdi. hemen nasıl doğrusunu yapabileceğimle ilgili bir sürü güzel fikir, eğitim cdleri. tabii ki takdir edersiniz ki bu işler pratiğe dayalı. bakalım bu tutmayan son gösterimi burdan aldığım ilhamla haftaya Ankara'da tutacağını düşündüğüm bir şekilde tekrar yapıcam, bakalım tutacak mı. Oralarda olanları da beklerim, oturur konuşuruz, 31 ekimde route ta. standupçı adayları için bir geceymiş, gelenler beklentisini düşük tutarak gelirlerse iyi olur 🙂

Stand up olayı seyirci reaksiyonu ile sekillenmesi gereken bir durumdur. İşin zeka gerektiren kısımıda budur aslında, bir çok ünlü stand up komedyeni aslında lokal olarak sahne aldıkları seyirciyi gösteriden önce gözlemler ve yahut o seyirci profili ile ilgili bir on kabul ile gösterisini şekillendirir.

Küfür olayida seyirci profiline bağlı bir durum .

Seyircinin suyuna gitmek bir tercihdir seyirciyi provake etmekte ayrı bir tercih;

misal George carlin izlersen , seyircinin kutsalina saldirmaktan geri durmaz , espirinin girizgahinda provake edici yer yer küfüre varan bir dil kullanır , bu seyircinin "ne oluyor lan " demesini ve sahnedeki adamı daha dikkatli dinlemesini sağlayan bir teknik ,sonrasında olayın gelişmesinde seyirciyi konudan ayıran sözlerle "aslında sözüm size değil ama böyle birşey var " düzlemine getirir ve en sonunda punchline ile espiriyi bitirir ve gerçek reaksiyonu alır .

Yada Ricky gervais izlersen oda espirinin başında seyirciyle aynı genel kabul görmüş bir dille konuya girer fakat sonunda seyircinin düşündüğü şeyden tam tersi bir punchline ile bağlar. Bir kaç örnek vereyim

" merak etmeyin mel Gibson ile ilgili espiri yapmayacağım biliyorsunuz kendisi çok zor bir yıl geçirdi , evet çok acı çekti ; gerçe Yahudiler kadar değil ama olsun "

"Dinle ilgili espiri yapmama kiziyorlar ama bir tane yapacağım ,iki yahudinin ölmesini nasıl sağlarsınız ? Ortalarına bir 5 dolar atın onlar kendisi halleder (seyirciden yuhlama ve tepki sesleri gelir ) ne o salonun hepsi yahudi mi ? Ozaman Katolik versiyonunu yapayım , 5 dolar yerine küçük bir çocuk koyun (hafif bir kahkaha sesi yükselir ) hadi ama tamam dini boşverin , çocuk kalsın , M. Jackson versiyonuna geçelim ( seyirci kopar )

Bu örnekler gibi bir sürü örneği izleyerek görebilirsin ,sonuç küfür yahut tabulara saldırmak ise yerli yerinde ve manevra açık bir kivraklik göstermen lazım .

bu arada en sevdiğim iki standupçıyı örnek vermişsin, aynen onlar gibi olmak istiyorum. George Carlin'in a.m s.ik. y.arak t.aşak diye girdiği bir gösterisi vardı. bunları oldukça ritmik söylüyordu, bayılmıştım. şöyle bağlamıştı, bunlar televizyonda söylememin yasak olduğu kelimeler 🙂 ama o sözüm size değil kendime de değil ama böyle birileri var düzlemine nasıl getirdiği...yani böyle tespit şakaları yapmak için henüz çok yeni görüyorum kendimi, o yüzden eleştirdiğim şeyleri kendi üzerimden ya da ailemin üzerinden eleştirmeye çalışıyorum ama o da "böyle birileri var" düzlemini ıskalamama sebeb oluyor sanırım. belki kendime güvenip, şu toplum eleştirmenliği işine başlamam gerek bilemiyorum. ama işte çok yeni olunca, sen kimsin aq un muhabbetine maruz kalmaktan çekindiğim için bu işe girişemiyorum. ama en azından kendimde değil de başkasında bu sorunlar varmış gibi bir hikaye uydurarak anlatıcam 31 ekimde. gelirseniz görürsünüz, video çekiminde bir aksilik olmazsa youtube tan izlersiniz ya da.